Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkede istikrarı tehdit ediyor mevcut sistem. İstikrar ve güven aslında kalkınmanın, başarının olmazsa olmazıdır." dedi.
Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Sözlerine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim için her gün kadınlar günüdür" diye konuştu.
'MİLLETİMİZ 15 TEMMUZ'UN ANAYASAL TEMİNATINI İSTİYOR'
Dünya Kadınlar Günü etkinliğine katılmak için Ankara'ya gelirken trafik kazasında hayatını kaybeden Türk Metal Sendikasının kadın üyelerine Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyen Erdoğan, ailelere ve sendikaya başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine neden ihtiyaç duyulduğunun sorulması üzerine Erdoğan, nerelerde sıkıntı yaşandığını, nerelerde rahat çalışma zeminin yakalandığını 14 yıllık sürede öğrenme fırsatı bulduklarını bildirdi.
AK Parti'nin girdiği ilk seçimde yüzde 34,4 oy oranına ulaştıklarını, neredeyse anayasayı değiştirebilme noktasına gelindiğini hatırlatan Erdoğan, "Buna rağmen birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldığımız için orada da bunu başaramadık. Çünkü zaman oluyor içinizden de fire verebiliyorsunuz, böyle bir durumla da karşı karşıya kalabiliyorsunuz." ifadesini kullandı.
'Liderler yapamadı gelin bu reformu birlikte gerçekleştirelim'SİSTEM İSTİKRARI TEHDİT EDİYOR
İkinci seçimde oy oranlarının arttığını ancak milletvekili sayılarının düştüğüne değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü seçimlerde yüzde 50 oy oranına yaklaştıklarını ama milletvekili sayısının biraz daha düştüğünü anlattı. Anayasa değişikliğini hedefleri olmasına rağmen gerçekleştiremediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Muhalefet şöyle bir yaklaşım tarzı içinde bulunuyor: Siz, beyaza 'Beyaz' diyorsunuz, muhalefetin huyudur özellikle bizde, siz 'Beyaz' diyorsanız o 'Siyah' diyecektir. Bunun yolu nedir? Bunun yolu sadece Parlamentoda bu işi tartışmak, konuşmak değil. Hemen bazı bakanlarımız hakkında bakarsınız bir-iki hafta içinde gensoru gelir. Bu gensoruyla siz tabii Parlamentoda tıkanıyorsunuz, sizi çalıştırmıyorlar. Biliyor ki 'Bu sayım benim yeterli değil, bu geçecek' ama buna rağmen o gensoruyu vermek suretiyle orada bir tıkanmayı, patinajı meydana getiriyor. Aradan bir müddet geçiyor bakıyorsunuz tekrar bir gensoru. Güven oylaması olaylarında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Bütün bunların yanında ülkede istikrarı tehdit ediyor mevcut sistem. İstikrar ve güven aslında kalkınmanın, başarının olmazsa olmazıdır. Eğer biz bugün başarılı olabilmişsek, başarılı olabilmemizin arkasında yatan gerçek şudur, o da biz, yani aynı ekolden gelen insanlar olarak gerek Sayın Gül ve benim başbakanlığım dönemim, Sayın Davutoğlu ve Sayın Binali Bey dönemi, biz tabii aynı ekolden geldiğimiz için bizde sıkıntı söz konusu değil."
- "BİZİM HIZA İHTİYACIMIZ VAR"
Erdoğan, Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı dönemini hatırlatarak, "Sezer döneminde biz bazı sıkıntıları yaşadık. Bu sıkıntılar bize bazı şeyleri öğretiyor. Nedir? Aynı ekolden gelmediğiniz zaman bakıyorsunuz bir dayatmayla karşı karşıyasınız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde anayasa kitapçığı fırlatıldığını, ardından Türkiye'nin ekonomik olarak adeta bir çöküşle karşı karşıya kaldığının unutulamayacağını vurguldı.
'Askerimiz teröre karşı başarılı operasyonlar yapıyor'Erdoğan, "Mesela benim bazı atamalarda istediğim neticeyi alamıyordum. Halbuki cumhurbaşkanı öyle şeye ret vermeli veya kabul etmemeli ki o da nedir, gerçekten sizin teklif ettiğiniz isim o makama layık bir isim değilse, 'Bunu şu şu nedenle kabul etmiyorum' dersiniz. Ama biz öyle şeylere rastlamadık, tam aksine çok çok layık olan arkadaşlarımız reddedilmiştir, veto edilmiştir." ifadesini kullandı.
DÜNYANIN HAYRANLIĞINI KAZANDIK
Bu isimlerden birinin Mehmet Şimşek olduğuna işaret eden Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"Mehmet Bey Avrupa'da gayet iyi yetişmiş arkadaşımız olmasına rağmen, dünyanın en önemli kuruluşunda üst düzey yönetici olarak çalışmış olmasına rağmen aynı şekilde hiçbir gerekçe sunmadan 'Ben böyle istiyorum.' 'Ben böyle istiyorum' demekle siz bir başbakanın ki icranın neredeyse başında o, onun önünü keserseniz bu, ülkenin istikrarına hizmet etmez. Ülkedeki güvene ekonomide hizmet etmez. Bunları yaşadık, bu benim verdiğim basit bir-iki örnek. Bizim ise hıza ihtiyacımız var. Biz şu dönemde, 14 sene içinde ekonomide diğer ülkelerle, batı ülkeleriyle çok ciddi bir yarışın içine girdik. Biz görevi devraldığımız zaman kasa tam takırdı, bizden önceki yönetimlerin sözlerini hatırlayalım. Delikli paraya ihtiyacı vardı ülkenin, maaşlar ödenmiyordu, 6-8 ay memurların, işçilerin kamuda maaşları ödenmiyordu, böyle bir dönemden biz bunu devraldık ve devralır almaz da biz sadece bu tür maaş ödeme sıkıntılarını aşmayı bir taraftan da süratle yatırımlara girdik. Bu yatırımlarla beraber batının, dünyanın hayranlığını kazandık. Bunu batı o zamanlar kendi diliyle, hani şu anda bize bu çirkin yaklaşımlar gösteren batı, ne diye ifade ediyordu, 'Türkiye bir sessiz devrim gerçekleştirdi.' Bunu ben söylemiyorum onlar söylüyor. Bu sessiz devrimi işte o aynı ekolden gelen ekip olarak aramızdaki dayanışmayla bir atağa kalktık ve bu kalktığımız atak neticesinde süratle Türkiye hakikaten netice almaya başladı."
'Sayın Kılıçdaroğlu artık Başbakan yok sadece Cumhurbaşkanı ve kabinesi var'
- "SSK'NIN BAŞINDA ŞU ANDA MUHALEFETİN BAŞINDAKİ ZAT VARDI"
Yapılan yatırımlara ilişkin örnekler veren Erdoğan, 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılırken, 14 senede üzerine 18 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettiklerini vurguladı. Havalimanı sayısını 25'ten 55'e çıkardıklarını söyleyen Erdoğan, bir olan havayolu şirketi sayısının da 6-7'ye ulaştığını belirtti. Eğitimde 250 bin civarında derslik yapıldığını, üniversite sayısının 79'dan 181'e çıkarıldığını aktaran Erdoğan, "Bunlar durup dururken olmadı." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta ciddi reformun yapıldığını, bunun dünyaya örnek olduğunu, Avrupa'nın değişik ülkelerinden hastaların Türkiye'ye tedavi için gelmeye başladığına da dikkati çekerek, sağlıkta devletçilik anlayışına teslim olan yapıyı da ortadan kaldırdıklarını bildirdi.
'Türkiye artık güvenli bir liman oldu'Devletin içindeki kurumların kendine ait hastanelerinin olduğunu, işçinin, memurun farklı hastanelere gittiğini anımsatan Erdoğan, "SSK'nın başında da malum belli süreler şu anda muhalefetin başındaki zat vardı. Onun döneminde de SSK hastanelerinin ne halde olduğunu, zaten yaşayanlarınız var, ben çok iyi yaşadığım için gayet iyi biliyorum. Savaş Ay'ın, rahmetlinin programını izleme durumunda olanlar varsa o dönemde neler yaşandığını, hangi çileleri çektiğimizi çok iyi biliyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, tüm bunları değiştirdiklerini, tüm illerde, büyük ilçeleri hastaneye kavuşturduklarını belirterek, şehir hastanelerini de yapmaya başladıklarını, bunlardan Yozgat ve Mersin'dekinin tamamlandığını hatırlattı. İlk etapta 30 büyük şehirde söz konusu hastanelerin kurulacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan adalet ve emniyet saraylarını anımsattı.
6 NİSAN MÜJDESİYLE BENCE RAYINA OTURACAKTIR
Enerjide önemli kazanımların sağlandığını, barajlar ve göletlerle ülkenin donatıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bunları, bu kadar istikrarlı bir şekilde sürdürmenin en önemli yolu, tabii bunu şahsa bağlı olarak konuşmuyorum, sisteme bağlı hale getirirsek bu çok daha ideal bir şekilde gidecektir. Onun için sisteme bağlı bir istikrar, sisteme bağlı bir güven inşallah bu 16 Nisan müjdesiyle bence rayına oturacaktır diye düşünüyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hesaplaşma günü inşallah 16 Nisan. Demokratik hakkını o gece nasıl demokrasiye sahip çıkarak benim vatandaşım koruduysa şimdi o gecenin devamı anlamında inşallah 16 Nisan'da da sandıkta demokratik hakkını çok daha güçlü bir şekilde kullanacaktır diye düşünüyorum." dedi.
FARKLI VESAYET ODAKLARINA MİLLETİN ÇOK FARKLI BİR CEVABI
Gerek 15 Temmuz ve sonrası, gerekse 1970'ten bu yana yaşanan sürecin halihazırdaki cumhurbaşkanlığı sistemi önerisine nasıl yansıdığının sorulması üzerine Erdoğan, 15 Temmuz'un çok önemli şeyler öğrettiğini belirtti.
15 Temmuz'un kısa bir sürecin neticesi olmadığını, bakıldığında bu işin 40 yıllık bir mazisinin olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"O gece yapılan bu kalkışma hareketi karşısında milletimizin duruşu neyin ifadesiydi? Ben orada milletimizin imanını, vatan ve millet sevgisini görüyorum, Onların sadece bizim yaptığımız bir davetle meydanlara, havalimanlarına dökülmesini bu aşkın bir neticesi olarak görüyorum. Eğer bu inanç olmazsa zaten siz böyle bir neticeyi alamazsınız. Özellikle meydanlarda söylüyorum, Akif'in 'Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın' ifadesinde kendisini bulan, gövdesini tankların önüne koyan bir nesil var. Bakıyorsun iki paletin arasından Sabri kendini atıyor, oradan kurtarıyor, ikinci tank geliyor. İkinci tankın iki paleti arasına kendisini tekrar atıyor. Şu inanca, anlayışa, gözü pekliğe bak. Rabbim kendini hıfzediyor ve oradan çıkıyor. Bunun yanında param parça olan hanım kardeşlerimiz de var tankların sıkıştırması neticesinde. 11 hanım kardeşimizi şehit verdik."
Erdoğan, 15 Temmuz'da 249 şehit verildiğini, sadece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi çevresinde 29 şehit ve 36 gazinin, Türkiye genelinde ise 2 bin 193 gazinin olduğunu anımsattı.
Bütün bu direnişi gösterenlerin, bu vatanı teslim almak isteyenlere karşı "Biz bu vatanı sizin gibi hainlere, katillere, alçaklara asla teslim etmeyeceğiz." dediklerini vurgulayan Erdoğan, bu direnişin farklı vesayet odaklarına milletin çok çok farklı bir cevabı olduğunu aktardı.
- "15 TEMMUZ KARARLILIĞI DEVAM EDİYOR"
FETÖ'nün darbe girişiminin olduğu gece her şeyin belli olduğunu, milletin ak süt içindeki o ipliği ayırır duruma geldiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"O kararlılık hala devam ediyor, bitirmedi işi. Şimdi nereye gidersek, hangi meydana gidersek gidelim artık 10 binler, 50 binler bakıyorsunuz o meydanlarda. Daha büyük meydanlara gitmedik oralarda da inanıyorum ki yüz binler bizi bekliyor. Çünkü bir şeyin kararını veriyor şimdi. '15 Temmuz'un anayasal bir teminat altına getirilmesini istiyoruz' diyor. Niye diyor bunu? Şimdi kim 'hayır' diyor, bakıyor. Kandil'deki teröristler 'hayır' diyor. Kim bunlar, PKK. Beyanatlarını veriyorlar ve diyorlar ki 'hayır' deyin. Kim diyor? Feto'cular 'hayır' diyor. Bunlar değil miydi 15 Temmuz'da milletime karşı bu darbe girişiminde bulunanlar. Benim vatanımı parçalamak isteyenler bunlar değil miydi? Şimdi hesaplaşma günü ne zaman? Hesaplaşma günü inşallah 16 Nisan. Demokratik hakkını o gece nasıl demokrasiye sahip çıkarak benim vatandaşım koruduysa şimdi o gecenin devamı anlamında inşallah 16 Nisan'da da sandıkta demokratik hakkını çok daha güçlü bir şekilde kullanacaktır diye düşünüyorum."
- "YENİKAPI RUHU SÜREKLİLİK ARZ ETMEDİ"
Erdoğan, "Anayasa değişikliği de 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasıyla Yenikapı ruhu ile mümkün oldu. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle Türkiye reform, demokratikleşme yolunda yürür mü yoksa hayırcıların eleştirdiği gibi devam eder mi otoriterleşme mi ortaya çıkar?" sorusu üzerine, hassas bir noktaya temas edildiğini, Yenikapı ruhunun süreklilik arz etmediğini, gönüllerinin bu ruhun devam etmesini istediğini dile getirdi.
Anayasa değişikliğiyle ilgili Başbakan Binali Yıldırım'ın yaptığı ziyaretler ve çalışmaların ne yazık ki tavanda bu işin sürmediğini gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, tavanda bu iş sürmeyince bu adımların da hayata geçirilemediğini vurguladı.
- "MİLLETİM BİZİ MAHCUP ETMEYECEK"
Erdoğan, tavandan ümidini kestiği için tabana hitap ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yenikapı ruhunu teessüs ettirelim istiyorum. Onun için AK Parti, MHP, CHP, HDP, Saadet Partisi ve BBP'ye gönül vermiş kardeşlerime diyorum. Gelin liderlerin gerçekleştiremediği bu reformu hep birlikte inşallah 16 Nisan'da sandıkta gerçekleştirelim. 339 milletvekili AK Parti ve MHP'den olmak üzere bu halk oylaması kararını aldı. Parlamentoda bu iki partinin omuz omuza vermesiyle böyle bir adım atıldı. Tabii bu yeterli değil. Yeterli olan 367 idi. Onu sağlayamadığımıza göre şimdi iş asillere kaldı. O da millet. Milli irade zaten en önemlisi. Meclis'te de başkanın arkasında 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor. Biz bu hakimiyetin gerçek sahibi olan milletimize diyoruz ki gelin siz tabanda el ele millet olarak 'Ey parlamentodakiler siz yapmadınız ama şimdi biz bu anayasanın en azından cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik olan boyutunu halledeceğiz'. Burada anayasanın tümüyle bir değişikliği söz konusu değil. Sadece cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik boyutu söz konusu. Onu biz yapacağız. Onun için de ben milletime inanıyorum. Milletim bu eksik kalan kısmı inşallah 16 Nisan'da sandıkta gerçekleştirecektir. Bu güvenim var. Bunu gittiğim her yerde, meydanlara okuyorum. Milletim bizi mahcup etmeyecek diye de inanıyorum."
- "DİYELİM Kİ BİR VEYA İKİ TANE YARDIMCIM OLACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meseleye soğuk duranlar, 'Biz cumhurbaşkanımıza güveniyoruz, kendisini de seviyoruz ama ondan sonra ne olacak. Diyelim ki yurt dışı gezisine çıktı. Vekaleten onun görevinde bulunan kişi de hain çıktı. Böyle bir durumda biz kendimizi güvencede hissedebilir miyiz?' diyenlere ne cevap verirsiniz?" sorusuna karşılık, bu konuyu dillendirenlere meydanlarda gerekli cevabı verdiğini söyledi.
Erdoğan, "Yurt dışı dediniz, ben oradan gireyim. Diyelim ki bir veya iki tane yardımcım olacak, eğer ben isem. Bir başkası ise onun bir veya iki tane yardımcısı olacak. Yurt dışına çıktığı zaman da o ne yapacaktır, o ikiden birini veya bir taneyse atadığı yardımcısı zaten onun vekili anlamındadır. O vekili yönetecektir. Hükümet bunun ucunu açık bıraktı. İki tane de olabilir. Niye? Burayı sağlama almak için." ifadelerini kullandı.
- "16 NİSAN'A KADAR ÖMRÜMÜN OLDUĞUNU BANA KİMSE GARANTİ EDEMEZ"
Şahsıyla alakalı sorunun cevabının çok önemli ama değerler silsilesi içinde çok da basit olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Benim 16 Nisan'a kadar ömrümün olduğunu bana kimse garanti edemez. Burada olan arkadaşlarımın, aynı şekilde garanti edemez. Bugün 7 hanım kardeşim, Ankara'daki kadınlar gününü anmak için geliyorlardı ama onları kaybettik.
Samimi olmamız lazım. Bunlar samimiyetsiz yaklaşımın bana göre ifadesidir. Biz kendimize bir sistem yapmıyoruz. Biz ülkemizin geleceği için bir sistem inşa ediyoruz. Bu sistem geleceği kurtarmak, geleceği sağlama almak için kurulan bir sistemdir. Parlamenter demokrasi ile ülkemiz yönetilmedi mi? Yıllar yılı parlamenter demokrasi içinde koalisyonlar, darbeler görmedik mi? İstikrar, güven var mıydı? Sürekli olarak hükümetlerin değiştiği dönemler yaşadık ve sık sık hükümetlerin değişmesi, ülkemizde istikrarsızlığın en önemli boyutu oldu."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin artık rejimle ilgili attığı bir adım yok. Artık sadece bir sistem değişikliğiyle biz ülkemizde geleceği inşa etmenin adımını atıyoruz. Yapılan iş bu. Biz de faniyiz. Dolayısıyla fani olan değil, baki olan bir yapıyı oluşturalım. O da nedir? Sistemdir. İnşallah bu devletin, bu milletin bekayı temadisi bu kurulacak olan sistemle devam eder." dedi.
Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'de sık sık hükümetlerin değiştiği dönemler yaşandığını, bu durumun ülkede istikrarsızlığın en önemli nedeni, boyutu olduğunu belirten Erdoğan, 1950'den bu yana 67 yılda 48 hükümet kurulduğunu söyledi. Erdoğan, bu süre içerisinde İngiltere'de 15, Almanya'da 24 hükümet kurulduğunu, ABD'de 17 başkan seçildiğini, Fransa'da 11 cumhurbaşkanının görev yaptığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"İtalya'da da 41 hükümet kurulduğu için çözümü, tek parti iktidarını zorunlu kılmakta buldular son yaptıkları seçimde. Bu iş bir gerçeği gösteriyor. Artık, bu iş böyle yürümez. Bizim ne yapıp yapıp, burada bu sistem değişikliğini, dikkat edin, bunlar ne yapıyor? CHP, işi saptırıp 'Bunlar rejim değişikliğine gidiyor.' diyor. Bizim, böyle bir derdimiz falan yok. Bu iş 1923'te bitmiş. Türkiye'nin artık rejimle ilgili, alakalı attığı bir adım yok. Artık sadece bir sistem değişikliğiyle biz ülkemizde geleceği inşa etmenin adımını atıyoruz. Yapılan iş bu. Biz de faniyiz. Dolayısıyla fani olan değil, baki olan bir yapıyı oluşturalım. O da nedir? Sistemdir. İnşallah bu devletin, bu milletin bekayı temadisi bu kurulacak olan sistemle devam eder."
- "GÖRÜLMEMİŞ OPERASYONLAR ZİNCİRİ DEVAM EDİYOR"
Halk oylaması sonucunda cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmesi halinde, terörle mücadele ve ekonomik büyüme kapsamında neler yapılacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, terörle ilgili olarak son birkaç ay içerisinde devletin, hükümetiyle, askeriyle, polisiyle, güvenlik korucularıyla bugüne kadar görülmemiş operasyonlar zincirini devam ettirdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Güneydoğu ve Doğu Bölgelerinde bugüne kadar girilmemiş veya çok az girilmiş olan bölgelere asker ve polisin ciddi bir dayanışma içerisinde girdiğinin altını çizdi. Aynı şekilde güvenlik korucularının da burada görev aldığına değinen Erdoğan, bölgeden ciddi başarı elde ederek döndüklerini bildirdi. Erdoğan, sık sık buna yönelik müjdeler aldıklarını ve lider kadroların ele geçirildiğine belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnanıyorum ki, bu yeni cumhurbaşkanlığı sistemi ile biz terörle mücadelede çok daha seri neticeler alacağız. Niye? Şu ana kadar arkasında bölücü terör örgütlerini gören eş başkanlar vardı. Çıkıyor, açık açık 'Bizim arkamızda PKK var. Bizim arkamızda YPG var, bizim arkamızda PYD var, bizim arkamızda DHKP-C var.' diyor. Ne kadar terör örgütü varsa, bunları söylüyor. Bütün bunlar sayılıyor ama öyle bir yapı var ki bu yapı içerisinde bunlara anında bir müdahaleyi yapamıyorsunuz. Ama başkanlık sisteminde olay, böyle olmaz. Başkanlık sisteminde bunun kararını net, hemen kesin verir ve adımı atarsınız. Çünkü, bu işler öyle gecikmeye tahammülü olan işler değil.
Şu anda hükümetimizin hakikaten bu konudaki kararlı adımlarıyla atılan adımlar var. Anayasanın amir hükümleri bu işe yol veriyor, yasalar bu işe yol veriyor ama bu işletilmedi. Şimdi işletilince birçok şeyler, taşlar yerli yerine oturmaya başladı. Bu parlamento için de geçerli, bu yerel yönetimler için de geçerli. Çünkü, yerel yöneticilerin dokunulmazlığı da yok. Parlamentodakilerin dokunulmazlığı vardı. Dokunulmazlığın kaldırılmasını kendileri talep etmişti. Dokunulmazlıklar kaldırıldı. Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra kendilerine davet yapılan milletvekillerinin bir kısmı giderek ifadelerini verdiler. Serbest kaldılar. Bir kısmı ise kaçtı, şu anda yurt dışında olanlar var. Bir kısmı da yakalandı ve ifadeleri alındıktan sonra şu anda içeride."
- "İRADESİNİ RAHATLIKLA ORTAYA KOYABİLECEK"
Tüm bunların yanında yerel yöneticilerde çok ciddi yolsuzluklar olduğunu dile getiren Erdoğan, bunları defalarca açıkladıklarını vurguladı. Erdoğan, "Neydi bu yolsuzluklar? Devletin yerel yönetimlere vermiş olduğu parasal destekler var. Hepsinin, nüfusa dayalı olarak devletten aldığı bir yardım var ama bu yardımlar oraya hizmete gitmiyor. Nereye gidiyor? Dağa gidiyor?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekranların başında kendisini izleyen vatandaşlara seslenerek, şu görüşlere yer verdi:
"Bu paralar nerede harcandı? Bu paralar, ne yazık ki maaşlara varıncaya kadar, alınan ücretlerin yarısı terör örgütüne, yarısı kendilerine verildi ve bunun yanında da bütün o çukurlar, kanallar, bütün bunlar devletin araç gereçleriyle oralarda açılmadı mı? Bütün bunların o şekilde açılmasıyla birlikte maalesef Güneydoğu insanca yaşamanın imkanlarını kaybetti. Benim Güneydoğu'daki Kürt kardeşimin insanca yaşama hakkı yok mu, Zaza kardeşimin insanca yaşama hakkı yok mu, Arap kardeşimin insanca yaşama hakkı yok mu?
Bir kısmı şehirlerini terk ettiler. Mesela Siirt. Orada çok Arap vardı, boşaldı. Aynı şekilde Şanlıurfa'ya geliyorsunuz, orada çok Arap vardı. Bir kısmı boşaldı. Mardin de öyle, terk ettiler. Niye? Can korkusu sebebiyle terk ettiler. Buna hakkınız var mı? Bir taraftan 'Biz onların temsilcisiyiz.' diyeceksiniz, öbür taraftan kan gövdeyi götürüyor ve silah zoruyla oy alacaksınız. Bunlar, demokratik bir süreç içerisinde alınmış oylar değil, silah zoruyla alınmış oylardı. 16 Nisan, aynı zamanda bu işin barışla, bu darbe tehdidi vesaire birbirinden tevkif edildiği, ayrıştırıldığı gün olacak. Artık benim vatandaşım, benim milletim milli irade olarak iradesini rahatlıkla, huzur içinde gelip ortaya koyabilecek."
- "TÜRKİYE, ARTIK GÜVENLİ BİR LİMAN OLDU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik açıdan da Türkiye'nin koalisyonlar döneminde ortalama yüzde 4, tek parti veya tek hükümet döneminde yüzde 5,5 büyüme kaydettiğine işaret ederek, "Bunu, 1991'den bu yana hep tek parti veya tek hükümetler dönemiyle ele alırsak, milli gelirimiz 2 kat fazla büyüyecekti. Bugünkünden biz 2 kat daha zengin olacaktık ama bunu ne yapamadık, yakalayamadık. Enflasyona bakıldığında koalisyon dönemlerinde, tek parti hükümetleri döneminde de 2,5 kat daha fazladır." dedi.
Faiz oranları bakımından, koalisyon dönemleriyle tek parti dönemleri arasında 5 kata yakın fark olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bugünle karşılaştırıldığında bunun 10 katı geçtiğini bildirdi.
Göreve geldiklerinde devletin borçlanma faizinin yüzde 63 olduğunu şimdi ise tek haneli rakamda olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hatta bu Gezi Olayları öncesi 4,6'ya kadar düşmüştük. Bunu hazmedemeyenler ne yaptılar? Türkiye'yi Gezi Olayları ile böyle bir tehdit, böyle bir sıkıntıya soktular ve tekrar çift haneli rakama doğru Türkiye ne yazık ki böyle bir durumla karşı karşıya kaldı." diye konuştu.
Erdoğan, yüzde 63 devletin borçlanma faizinin olduğu dönemde de bir durumun daha söz konusu olduğunu aktararak, o dönemde enflasyonun yüzde 30 olduğunu, ancak daha sonra onun da tek haneli rakama düştüğünü ifade etti.
Uluslararası yatırımlara ilişkin olarak da çok ciddi bir hedefi yakaladıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı:
"Türkiye, artık güvenli bir liman oldu. O günden bugüne dev yatırımlar noktasında, bölünmüş yolların ciddi bir kısmı otoyollar statüsünde yapılmış yollardır. Barajlar aynı şekilde bu dönemlerde yapıldı. Köprüler, Osmangazi Köprüsü'nü böyle yaptık. Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü böyle yaptık, Avrasya Tüneli'ni böyle yaptık, 30 tane havalimanının büyük bir kısmını çeşitlendirmeyle bu şekilde yaptık. Yoksa, biz geçmiş dönemdeki mantıkla olsaydık, kendi kasamızdaki paralarla bunları yapacağımızı zannetseydik, yapamazdık. Ama öyle bir güvenli hale geldik ki, bize yabancı sermaye şöyle baktı, 'Benim burada yaptığım yatırımda ben kaybetmem, kazanırım. Öyleyse, ben burada bu yatırımı yapabilirim.' dedi. Güvenli bir liman olmak, ekonomide bu demek. Daha önce ben hatırlarsanız 'Teğet geçecek.' dedim, teğet geçti. Şimdi, aynı şeyi yine söyledim. Bu kredi derecelendirme kuruluşları bir şeyler söylediler. Aynı şeyi söyledim. Şimdi, olumlu sinyaller gelmeye başladı. Bu ülkenin, ekonomik kaderini, onlar değil, biz belirleyeceğiz."
İş adamlarına istihdamı artırmalarına yönelik yaptığı çağrıyı anımsatan Erdoğan, şu anda yoğun bir şekilde alımların olduğunu dile getirdi. Erdoğan, şimdi mevsimsel istihdam sürecinin geldiğini hatırlatarak, onların da alımlarıyla beraber istihdamdaki sıkıntının süratle aşılacağını ve tek haneli rakamlara inileceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekonomide Türkiye'nin herhangi bir zaafı, herhangi bir sıkıntısı kesinlikle yoktur ve kararlı bir şekilde yolumuza burada da devam ediyoruz, devam edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Parlamentonun denetim gücü daha da artırılıyor. 'Buna hiç dokunma' diye bir şey yok. Öyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Aynı şekilde bir seçim kararı mı alma noktasında adım atmak ister, parlamentonun yetkisi yine aynen var. Ama böyle bir karar alındığı zaman cumhurbaşkanlığı seçimiyle aynı günde yapılacaktır." dedi.
Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Bu sistemle Cumhurbaşkanlığı çok güçlenecek. Acaba Meclis zayıflayacak mı?" sorusu üzerine Erdoğan, bu noktada yeni anayasa maddelerini doğru okumayan bazı siyasiler olduğunu ifade ederek yeni sistemin çift başlılığı ortadan kaldırdığını söyledi.
Yeni sistemde karar mercinin tek olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın ana muhalefet başının arka arkaya yaptığı gafları gördünüz. İşte 'Başbakan bir partiden cumhurbaşkanı bir başka partiden olursa burada doğacak çelişkiler millete niye anlatılmıyor' gibi böyle, bu tür maalesef saçmalıklarla karşı karşıya kaldık. Gel şunu bir oku ya, 18 maddeyi bir oku, burada ne var. Burada bir defa cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık birleştiriliyor. Artık başbakan yok. Artık sadece cumhurbaşkanı var ve cumhurbaşkanının da takdir edeceği bir kabinesi var. Bu kabine de tamamen dışarıdan. İçeriden olması halinde milletvekilliği düşüyor."
Bu noktadaki arzusunun kabineye seçilecek kişinin milletvekilliğinin düşmemesi veya partilerin yedek milletvekili koyabilmesi yönünde olduğunu belirten Erdoğan, "Yani, parlamentodan birinin alınması halinde kendi partisinden, yine o partiden bir kişi o kabineye girenin yerine Meclise girmeli. Ama olmadı. Şimdi bu sistemle dışarıdan bir kabine oluşuyor. Bu kabineyle de tabii ki bu süreç işleyecek. Ama asıl önemli olan, artık Sayın Kılıçdaroğlu, başbakanlık yok." dedi.
- "PARLAMENTONUN DENETİM GÜCÜ ARTIYOR"
Yeni sistemle yürütmenin cumhurbaşkanında olacağını kaydeden Erdoğan, bu konuyla ilgili tarihçi Halil İnalcık'ın Söyleşiler ve Konuşmalar kitabından bir bölüm okudu.
Erdoğan, parlamentonun yasama yapma yetkisinin ortadan kalktığına dair ciddi bir gündem oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir şey yok. Tam aksine güçlendiriyor. Parlamentonun denetim gücü daha da artırılıyor. 'Buna hiç dokunma' diye bir şey yok. Öyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Aynı şekilde bir seçim kararı mı alma noktasında adım atmak ister, parlamentonun yetkisi yine aynen var. Ama böyle bir karar alındığı zaman cumhurbaşkanlığı seçimiyle aynı günde yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı böyle bir adım atacak olursa tabii burada bir oran var, o oranın olması lazım. Aynı şeyi cumhurbaşkanı yapacak olursa, yine aynı günde hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de parlamento seçimi olacak. Bu konuların bir kenara atılması insanı ciddi manada üzüyor."
- "BUNUNLA BİZ ONLARA ÖZ GÜVEN KAZANDIRIYORUZ"
TRT'nin yayınladığı "Diriliş Ertuğrul" dizisine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, yapımın son dönemlerde 7'den 70'e herkesin hayranlıkla izlediği dizi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dizinin, "yapılamaz, yapamayız" diyenlere karşı çok iyi bir cevap olduğunu belirterek "Ben inanıyorum ki bu ekip, bundan sonra çok daha farklı dizileri arka arkaya getirecektir. Benim 13 yaşında torunum sadece yayınlandığı akşam izlemiyor, tekrarını izliyor. Bununla biz onlara öz güven kazandırıyoruz. Bu çok önemli. Körfez ülkelerinde herkes 'Çok güzel bir dizi, bunu biz de alalım' diyor. Bazıları kendi dublajlarını yaptırıyorlar. Tarihimizden ilham alarak geleceğe çok daha farklı bir öz güvenle bakacağımızın inancı içindeyim." diye konuştu.
"Payitaht Abdülhamid" dizisinin de çok ses getireceğini ifade eden Erdoğan, TRT'nin bu konuda çok önemli bir adım attığını belirtti.
- "TEMSİLDE ADALET NOKTASINDA ÇOK DAHA BÜYÜK BİR RAKAMA SAHİBİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemde, milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkmasıyla ilgili konunun da iyi bilinmesi gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti:
"20 Temmuz 1961, o zaman senato var. Senatonun kuruluşuyla beraber biliyorsunuz kontenjan senatörleri 15 civarında, toplam 165 senatör var. Milletvekili sayısı o zaman 450. Toplamda 615 kişiden oluşan bir parlamento var. Şimdi onu şu 600'ü yadırgayanlar konuşmuyor, ki o günden bugüne nüfus temsilinde adalet noktasında çok daha büyük bir rakama sahibiz. Dolayısıyla 600 rakamı şu anda temsilde adalette çok daha önemli bir yere oturuyor ve 600 de tek kamaralı sistem, şimdi bunda senato yok, sadece milletvekili var."