Başbakan Binali Yıldırım, WOW Hotel'de düzenlenen Kanaat Önderleri Buluşması'ndaki konuşmasında, bugünün Nevruz Bayramı olduğunu hatırlatarak, yurdun çeşitli yerlerinde baharın gelişini müjdeleyen Türk ve Müslüman aleminde kutlanan önemli bir günü çeşitli etkinliklerle kutladıklarını söyledi.
"Başbakan-Cumhurbaşkanı anlaşmazlığı yeni bir şey değil"
Başbakan Yıldırım, o günden itibaren Türkiye'de artık her şeyin değiştiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İki tane seçilmiş vardı Türkiye'de. Bir yüzde 50 ve daha fazla oyla seçilen Cumhurbaşkanı, bir de yine meclis seçimleriyle oluşan seçilmiş bir başbakan. Böylece yeni bir durumla karşı karşıya kaldık. Aslında bugün milletin önüne gelen Anayasa değişikliğinin çıkış noktası çok eski, 1950'den beri devam ediyor. Başbakan-cumhurbaşkanı anlaşmazlığı yeni bir şey değil. En güçlü şekilde iktidara merhum Adnan Menderes geldiği zaman bile merhum Celal Bayar ile anlaşamamış. Hatıralarında okudum, 'Bazen canımdan bezdiriyordu.' diyor. Geldik Özal'lı yıllara, orada da aynı şey var. Hatta 70'li yıllarda 'Cumhurbaşkanı şunu seçerseniz seçersiniz, yoksa meclisi kuşatırız' denilen tarihleri biliyoruz. 80'li yıllarda merhum Özal'ın yine başbakanla ters düştüğünü biliyoruz. Demirel'in 'kızım' deyip getirdiği Sayın Tansu Çiller ile nasıl sorun yaşadığını hep birlikte gördük. Rahmetli hocamız Erbakan'ın nasıl bir dayatma ile karşı karşıya kaldığını hep birlikte hatırlıyoruz. Merhum Ecevit bile arayarak seçtiği, bulduğu 'Türkiye için bulunmaz bir aday' diye takdim ettiği Ahmet Necdet Sezer ile hangi duruma düştüğünü ve o durumların ülkemize neye mal olduğunu hep birlikte gördük."
Başbakan Yıldırım, yaptığı açıklamada, "Demokrasi yolunda birçok sessiz devrim yaptık. Devletle vatandaş arasındaki ihtilafların çözümü için çok ciddi inisiyatifler aldık. Bütün bunlara rağmen, 15 Temmuz ihanetine maruz kaldık ve tam demokrasiye ulaşmak için yeni adımlar atma ihtiyacını gördük. 15 Temmuz, Türkiye'de gelecek açısından bir dönüm noktasıdır." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz, bir anlamda ikinci Kurtuluş Savaşı'dır ve bu savaştan, bu mücadeleden millet yüzünün akıyla çıkmıştır. Dünya demokrasilerinde görülmemiş bir iş olmuştur. Millet o gün, o gece Başkomutanının, Cumhurbaşkanının, Hükümetinin çağrısına tereddütsüz cevap vermiş ve meydanları doldurarak, tanklara, uçaklara, bombalara karşı göğsünü siper etmiş, ezanları dindirmemiş, bayrağı indirmemiştir."
"Biz vatandaşımızı doğru bilgilendirmeye gayret ediyoruz"
Başbakan Yıldırım, 15 yılı geride bıraktıklarını hatırlatarak, "Türkiye'nin geldiği noktayı sizler biliyorsunuz. Türkiye'ye de alt yapısı yolları, havaalanları, tren yolları, hastaneleri, okullarıyla daha birçok hizmetleriyle, tarımda, ekonomide, sanayide büyük işler başardık. Bunu neye rağmen başardık? Karşı karşıya kaldığımız engellere rağmen başardık. Bakın 28 Şubat'ta da dayatma gördüler. Dayanabildiler mi? Dayanamadılar. Çünkü güçlü irade yoktu. Tek başına güçlü irade yoktu. İşte bugün yapmak istediğimiz, Türkiye'yi bu ve buna benzer herhangi bir demokrasi ve milli irade dışı girişimlere, teşebbüslere karşı garanti altına almak. Bu sistemin adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Hükümeti başkaları kurmuyor, millet doğrudan sandıkta kuruyor. Tek farkı budur. Bu da mutlaka istikrar, mutlaka güçlü iktidar anlamına geliyor." şeklinde konuştu.
Referandumla ilgili yürütülen kampanyalara dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bir kampanya süreci var ve herkes kendini göre anlatıyor. Bu kampanyada 'hayır' propagandası ve 'evet' propagandası yapan var. Bunlar gayet normal. Demokraside bunlar olmalı ama öyle şeyler vatandaşa söyleniyor ki insanın kanı donuyor. Ana muhalefet partisi genel başkanı diyor ki; 'Bu sistem eğer kabul edilirse, bu referandumda 'evet' çıkarsa, devrisi gün bütün malınız, mülkünüz elinizden alınacak, iş yerlerinize el konacak. Dükkanlar kapatılacak.' Efendim, 'memurların tamamı sözleşmeli hale gelecek. Bakanlar Kurulu olmayacak veya olursa 100 kişi olacak. Her türlü, 24 saatte her türlü değişikliği yapacak ve ülke elden çıkacak.' Yani ne diyeyim? Herhalde bunu Erzurumlu 'Teyo Pehlivan' duysa pataklar. Yapacak bir şey yok. Bu kadar abuk subuk işler olur mu ya? Ya vatandaşın karşısına çıkıyorsunuz, bir ana muhalefet liderisin, söyleyeceğin şeylerin bir kıymetiharbiyesi olması lazım, inandırıcı boyutu olması lazım. Her neyse, herkes marifetini ortaya koyuyor. Biz vatandaşımızı doğru bilgilendirmeye gayret ediyoruz."
"Bu yola baş koyduk"
Başbakan Yıldırım, "Bölge insanının, hatta Kürtlerin, Türklerin, hepimizin sorunu terör örgütüdür. İşte bu sorunu aramızdan çıkarıp atacağız. Bundan bütün vatandaşlarımız emin olabilir. Terörün 't'si kalmayıncaya kadar, bu topraklarda vatandaşlarımızın her biri, yurdun her köşesine rahatça seyahat edebilecek, iş kurabilecek, yaşayabilecek, eğitimini yapabilecek. Bundan emin oluncaya kadar, bu alçak eli kanlı terör örgütüyle mücadelemiz devam edecek. Bu yola baş koyduk. Bu milletin arasını açmaya, kardeşi kardeşe hasım yapmaya, bunlara asla müsaade etmeyeceğiz." şeklinde konuştu.
"Dost bildiğimiz bazı ülkeleri nasıl izah edeceğiz. Onlar da çok keskin bir şekilde, aleni bir şekilde bu 'hayır' kampanyasının, 'hayır' korosunun içine dahil oldular." diyen Başbakan Yıldırım, "Bunda da aslında anlaşılmayacak bir şey yok. Güçlü bir Türkiye, bölgesinde istikrarı sağlamış, sadece kendine değil komşularının da geleceğini bel bağladığı bir Türkiye bunları rahatsız ediyor. Bunu Irak'taki iç savaşta gördük, Suriye'deki karışıklıkta gördük. Türkiye'nin burada nasıl bir teminat olduğunu, bölgenin nasıl güvenliğini sağladığını herkes gördü." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizi birbirimize bağlayan milli değerlerimiz var, dini değerlerimiz var. Dini değerlerimizin bilinçli olarak terör örgütü tarafından zayıflatılması, bir anlamda bölgedeki sorunların büyümesine sebep olmuştur. Dolayısıyla hem dini değerlerimize, hem milli değerlerimize, birliğimize, beraberliğimize sahip çıkacağız, geleceği birlikte inşa edeceğiz. Bundan hiçbir endişeniz olmasın."
"Terör örgütleri, kol kola vermiş değişime var güçleriyle karşı çıkıyorlar"
Bir ve beraber olmaktan, geleceğe birlikte yürümekten başka hiçbir seçeneğin olmadığını vurgulayan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu bizim geçmişimizde var. Bu bizim yönetim anlayışımızda var. Daha geriye gidin, Selçuklu'ya gidin hep hoşgörü hakim olmuş, hep farklılıklar zenginlik olarak görülmüş. Hiçbir zaman birbirimizin farklılığını ayrışma sebebi görmemişiz. O zaman büyük devlet olmuşuz. Kıtaları feth etmişiz. Ama hiçbir şekilde insanların yaşamlarına, inançlarına, tercihlerine müdahale etmemişiz. Irkçılık yapmamışız, iftira yapmamışız, kimseyi esaret altına almamışız. Böyle bir gelenekten, böyle şanlı bir tarihten geliyoruz.
Ama bugün görüyoruz terör örgütleri, kol kola vermiş Türkiye'nin geleceğini inşa edecek bu değişime, dönüşüme, bütün var güçleriyle karşı çıkıyorlar. Terör örgütlerinin başındakiler 'eğer bu referandumdan evet çıkarsa biz biteriz' diyorlar. Tespitleri doğru. İnşallah evet de çıkacak, onlar da bitecek."
"Hiçbir ülke Türkiye'ye dayatma yapamaz"
Milletin sorunlarını çözmekte zorlanmış olabileceğini ama bu milletin kabul etmeyeceği tek şeyin dayatma olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Hiçbir ülke Türkiye'ye dayatma yapamaz. Yaptığı zaman cevabını en ağır şekilde alır. Bu millet onuruna ve istiklaline çok düşkün bir millettir. Tarihte esaret altına girmeyen tek ulus vardır o da Türklerdir, Türk milletidir, biziz. İnşallah bugünler de geçecek, Türkiye artık bu kısır tartışmaların, zaman kayıplarının ötesine geçmiş olacak. Sürekli iktidarla, sürekli istikrarla büyümesini çok daha hızlı şekilde gerçekleştirecek. Yeni iş alanları, yeni yatırımlar, gençlere ve kadınlara yönelik birçok yeni projeyle bölgesel kalkınma farklarını da tamamen ortadan kaldıracağız.
"Son 1 ayda 2,5 milyar dolar girişi oldu"
Başbakan Yıldırım, her türlü engele rağmen iş yaptıklarını ve çalıştıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Daha geçen gün 18 Mart'ta yine bir ilke imza attık. 1915 Çanakkale Köprüsü, bu da bir ilktir. İki ayak arasındaki açıklık 2 bin 23 metredir. Dünyada bu kadar geniş açıklıkta bir köprü daha yapılması. Bu da bir ilktir. İlkler bu millete yakışır. Türkiye'ye yakışır. 10,5 milyar liralık yatırım... 10,5 milyar ne demek biliyor musunuz? 1950'deki Türkiye'nin gayrisafi milli hasılasıdır. Türkiye nereden nereye geldi. 'Borcunuz var, notunuzu düşüreceğiz. Şöyle olacak, böyle olacak.' Hiç oralı olduğu yok. Yatırımcılar Türkiye'ye güvenmeye devam ediyor. Son 1 ayda 2,5 milyar dolar giriş oldu Türkiye'ye. Dolar hafif kıpırdayınca yaygara kıyamet koparanlar, geriye gidince ses soluk kesiliyor. Sus pus... Ne yaparsa yapsınlar, bizim kaynağımız milletimizdir. Bizim kaynağımız ülkemiz ve öz güvenimizdir. Bu öz güven olduğu müddetçe hiçbir güç, hiçbir kimse bize bir şey yapamaz. Kardeşliğimize, birliğimize ve beraberliğimize asla zarar verecek bir iş içinde olmayacağız."