Soylu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Adıyaman'daki yerleşkesinde işadamları ve esnaf temsilcileriyle kahvaltıda buluştu.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, Adıyaman Valisi Abdullah Erin ve Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu'nun da hazır bulunduğu toplantıda konuşan Soylu, "huzurun başkenti" diye nitelendirdiği Adıyaman'da bereketli bir mekanda halka buluştukları için yaşadığı mutluluğu dile getirdi.
Türkiye'deki herkesin içinde bulunduğu coğrafyada birlik içinde yaşadığı için şükretmesi gerektiğini belirten Soylu, bunları başarmak için herkesin özüne dönmesi, "öteki" diye nitelendirilen kesimlere de dokunması gerektiğine işaret etti.
Böylelikle birlikte olmanın büyük zenginliği ve medeniyet zenginliğinin kavranabileceğinin altını çizen Soylu, "Sizler gözlerinden herşeyi anlatan, ifadelerinizle kitaplar yazabilecek bir milletin mensuplarısınız. Çok badirelerden geçtik ama Allah'a şükürler olsun ki, dimdik ayaktayız. Dünyada bir çok istenmeyen olay, etrafımızda ateş çemberi olmasına rağmen ayaktayız. Avrupa'nın nereye gideceği belli olmamasına rağmen istikametimize devam ediyoruz. Hiç bir zaman istikametimizden vazgeçmedik." diye konuştu.
"İstikametinden vazgeçmeyenler sadece siyasi irade değil, milletin ta kendisidir." ifadesini kullanan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Seçimlerde kullandığı oyla, gerçekleştirdiği tavırla, bir taraftan başına hangi çorap örülmeye çalışırsa çalışsın, medeniyetten gelen tavır ve birbirini kucaklaması, dinine, milletine, kardeşliğine, gelenek ve göreneğine bağlılığıyla, bu milletin birliğine bağlılığıyla istikametimizden hiç vazgeçmedik. Bu ülke tesadüfler üzerine giden bir ülke değildir. Bu ülke, ortak hedefin ülkesidir. İstiklal mücadelesi de Birinci Boğaz Köprüsü'nün inşaatı da barajların, şehir hastanelerin yapılaması da bu hedefin birer ürünüdür. Marmaray'ı yapmak da ortak fikrin ürünüdür. Bu memleketi bir tesadüfler zinciriyle yönetildiğini zennedenler, yanılırlar. Siyaset yapanlar da biliniz ki milletimizin ve memleketimizin değerlerine sahiplerse, millet tarafından tutulur, sevilir ve unutulmazlar. 300-500 yıl geçmesine rağmen halen namazlarımızda millet ve şükranla yad ettiğimiz insanlar da böyledir. Her kim olursa millet muteber şekilde hizmet ediyorsanız biliniz ki nesillerden nesile giden bir hizmeti akıllara kazırsınız. Çünkü bu ülke vefa sahibidir."
Türkiye'de kör kavga, çatışma, karşılıklı tartışma içerisinde olduğumuz gibi izlenim oluşturulmaya çalışıldığına ancak bunların doğru olmadığına dikkati çeken Soylu, "Türkiye'nin bir istikameti var ve elbetteki bu istikametin muhalefeti olacak. Elbetteki böyle olmaz, böyle yapın diyenler olacak, bunları elbetteki demokrasi adına, çoğulculuk adına doğru kabul ediyoruz. Ama ülkemizin yarınlarına tutucu tutum ortaya koymak, iftira atmak, doğruyu yanlış şekilde anlatmak ve provokasyonlara alet etmek bunun dışındadır." dedi.
Türkiye'deki zenginlerin kavga ortamına dönüştürülmeye çalışıldığına dair çeşitli çabaların tarihte görüldüğünü aktaran Soylu, bunlara izin verilmeyeceğini, Türkiye'ye çelme takmak isteyenlere müsaade edilmeyeceğini dile getirdi.
- "Kendi arabamızı da üreteceğiz, uçağımızı da yapacağız"
İçişleri Bakanı Soylu, "Bu ülkenin ayağa kalkmasını, zenginleşmesini istemiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne isterlerse istesenler, hangi engeli koyarlarsa koysunlar, ayağımıza hangi çelmeyi takarlarsa taksınlar kendi arabamızı da üreteceğiz, kendi uçağımızı da yapacağız, 25 bin dolar gelir hedefine de çatlasalar da patlasalar da ulaşacağız. Umudumuz, geleceğimiz açık." değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa referandum sürecine değinen Soylu, şöyle konuştu:
"İçinde bulunduğumuz mevcut sistemin sıkıntılarını hep beraber yaşadık ama artık Türkiye yeni sistem sürecine giriyor. Bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı sistemidir, doğru ama bu sistemin dayandığı yer millettir. Bu sistem, anahtarın millette olduğu bir sistemdir. Hep şu ortaya konulmadı mı? Siyaset çok kavga ediyor, siyaset kendi içinde çok kavga üretiliyor. Bunu bu sistemi kurgulayanlar sağladı. Böyle istediler. Çünkü istediler ki siyaset çözüm öneri üretmesin, çocuklarımız siyasetçi olmasın istediler, kendi içerisinde kavga üretsin, oyalansın. Şimdi ne olacak? 50'nin üzerini alan iktidar olacak. AK Parti siyasi hayatına yüzde 36 ile başladı. O günden bu yana yüzde 14-15 fazla oy verenler olduğu için AK Parti ayakta. 'AK Parti, küçük olsun bizim olsun, kendi küçük iktidarımı yöneteyim' deseydi, yüzde 36'nın üzerine mi çıkardı? Tabii ki aşağı inerdi. Ben dahil olmak üzere bir çok kişiyi sistemin içine kattı. AK Parti içerisinde olmayan bir çok kişi sistemin içerisine alarak toplumun tüm kesimlerine mesaj verdi. Gerginliği azaltmak için en azından kendi içerisinde azaltmak için çabalayan bir irade ortaya koydu. Ama bunu sisteme taşımadığınız sürece bir anlamı olmazdı.
CHP ne yaptı? Nasıl ki AK Parti'ye yönelik tespitimi söylemişsem, aynı tespiti CHP'ye de söylerim. Çok net, 'nasılsa 24-25 alıyorum, bazı milletvekilimi Meclise taşıyorum, ben söylüyorum ama üretmiyorum.' Şimdi öyle değil. Ötekisine de ihtiyacı olan, bir takım ittifaklarla 25'i 50'ye taşıyabilecek irade gerekiyor. Bir takım ittifakla tam da onların söylediği gibi kutuplaşmaları değil tam tersine ittifakın, birliğin ve beraberliğin olabileceği yepyeni bir dönem başlıyor. Bu sistemin eski sistemin değil, birlik, beraberlik, uzlaşmanın herkesin bulunduğu yerden bir adım ileri veya geriye gidebileceği bir anlayış olacak. Cumhurbaşkanlığının yürütmeyi yaparken parlementoya karşı da sorumlu bir anlayışı olacak. Yasaların Meclisten çıkabileceği bir anlayış olacak."
Milletvekili yaşının düşürüleceğini hatırlatan Süleyman Soylu, "18-19 yaşında insan milletvekili olabilir mi diyorlar. Bizim bu coğrafyadaki en büyük zenginliğimiz ne? Tabii ki gençliğimiz. Türkiye'de genç nüfusu sistemin içerisine koymamız lazım. Çünkü yenilikleri ve gençliğin dinamizmini sistemimizde hissetmemiz lazım. Hem siyasetin hem iş dünyası ve ticaretin sistemin içerisinde olması, en önemli avantajımız olacak." açıklamasını yaptı.