İŞTE "GÜLEN, KARLOV'UN ÖLÜM EMRİNİ NEDEN VERDİ" SORUSUNA CEVAP VEREN LATİF ERDOĞAN'IN BUGÜNKÜ YAZISINDAN BAZI BAŞLIKLAR
Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesi olayı, FETÖ'yü sevk ve idare eden üst aklın, artık bu hain örgütü gözden çıkardığının da habercisi mahiyetindedir. Cinayetin, fail-i meçhul olarak gerçekleşmesi mümkünken, failin açık kimlikle bu katli gerçekleştirmesi söz konusu ettiğimiz sonuca önemli bir dayanaktır.
FETÖ'NÜN ARTIK KENDİNİ KAMUFLE ETME KAYGISI YOK!
Cinayetle ilgili ilk dillendirilen gerekçenin, yani Türkiye- Rusya ilişkilerinin tekrar askıya alınması meselesinin ise, zamanlama açısından akla en son bile gelmesi imkânsız ihtimal olduğu açıktır. Katil kimliğinin ve aidiyet adresinin bu kadar açık olmasını, sadece bir zihin kilitlenmesini temin aracı olarak değerlendirmek ise, isabet yanı olmakla birlikte eksiktir. İsabet yanı vardır, çünkü fazla vuzuh körleştirir, gösterilenden başkasını görünmez kılar. Eksiktir, çünkü bu cinayeti bu kadar açık etmekten maksat sadece bir kamuflaj gayesi olamaz. Bizce konunun en can alıcı noktası da budur; FETÖ'yü taşeron olarak kullananlar, onu Türkiye'ye teslim etmek adına çok açık, çok net gerekçeler oluşturmak peşindeler.. Rus Büyükelçisini hedef seçmelerinin sebebi ise, bir sonraki safhada FETÖ'nün makas değiştirerek Rusya ile iş birliği yapma şansını baştan sıfırlamak, böyle bir girişimi baştan engellemektir.
ABD ARTIK FETÖ'YÜ CİNAYETLERDE KULLANMAYA KARAR VERDİ
FETÖ, 15 Temmuz hain darbe girişiminden kendisi için çok daha tehlikeli sonuçlar verecek bir atraksiyona imza atmıştır. Rusya'nın FETÖ'yü silahlı bir terör örgütü kabul etmesi, dünyanın çok büyük bir coğrafyasında aynı kabulü tetikleyecek etki gücüne sahiptir. ABD içinse FETÖ, münferit cinayetlerde kullanılabilecek seviyeye düşürülmüş hal ve keyfiyetiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devletine rağmen korunması gerekli kıymete haiz olma durumunu çoktan kaybetmiş konumdadır. FETÖ'nün bu kadar dışlanmışlığı elbette Almanya gibi bazı Avrupa ülkelerine de doğrudan etki edecek; onlar da FETÖ ile münasebetlerini yeniden gözden geçirme zorunda kalacaklardır.
FETÖ'NÜN GELECEKTEN HİÇBİR UMUDU KALMADI!
FETÖ, geleceğe ait zerre kadar ümit ışığı kalmamış karanlık bir bataklığa gömülmüş bulunuyor; her çırpınışı onu daha da batırmaktan başka işe yaramıyor ve bu fasit döngü Gülen hayatta kaldığı sürece hep böyle devam edeceğe benziyor. Ve bu fasit döngünün her yeni hamlesi, Gülen'e bel bağlayanları her defasında karamsarlığın en karanlık gayyalarına savuruyor; ölümü onlar için nimetlerin en büyüğü haline getiriyor. Bu da, Gülen'in verdiği intihar fetvalarının uygulanabilir olmasını onlar için kolaylaştırıyor; onları kendilerince kutsal saydıkları intihar için emir bekler hale getiriyor.
GÜLEN'İN BU SUİKASTİ İŞLEMEKTEN BAŞKA ÇARESİ YOKTU
Karlov'un, polis kimliği de taşıyan FETÖ üyesi katilinde bu hali okumak gayet mümkün. Ayrıca söz konusu deşifrenin, muhtemel benzeri cinayetleri ele vermesi, böylesi bir sürecin başladığını göstermesi de üzerinde ciddiyetle durulması gereken diğer önemli bir husustur. Bir örgüt üyesinin bu düzeyde işlediği cinayeti örgüt liderinden bağımsız ele almak elbette imkânsızdır. Gülen'i, sonucu her açıdan kendisi için vahim böylesi bir eylemi kabule zorlayan ne? Ya Gülen, bu vahim sonuçları göremeyecek kadar basiret yoksunu bir kişi ki durmadan yanlış üstüne yanlış yapıyor; ya da sonucun vahametini gördüğü halde, kendisini kontrolde tutanların emrini kayıtsız şartsız yerine getirmekten başka bir inisiyatife malik bulunmuyor. Hangi şık doğru olursa olsun sonuç değişmiyor; örgüt her geçen gün artan ölçekte pisliğe ve hüsrana gömülüyor.
FETÖ LOBİSİ PUTİN'İ KANDIRMAK İSTEYEBİLİR. ÇOK DİKKAT EDİLMELİ!
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le olan samimi dostluk ve ilişkileri biliniyor. Her iki lider de Karlov'un öldürülmesinden FETÖ'yü sorumlu tutuyor. Fakat FETÖ'nün Rusya lobisi de bu arada boş durmayacak, Putin'i bu kanaatinden vazgeçirmeye gayret edecektir. Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü eski başkanı Rostislav Ribakov'un Putin'le teklifsiz görüşen etkili bir isim olduğunu biliyoruz. Diyalog Avrasya Platformu'nda dönem başkanlığı da yapan Ribakov'un ateşli bir Gülen sempatizanı olduğu da kimsenin meçhulü değil. Diplomatlarımızın strateji geliştirirken bu hususu da göz önünde bulundurmalarında fayda var. Bir not: Gülen-Ribakov ilişkilerini en iyi bilenlerden birisi firari Adil Öksüz'ün kayınbiraderi Ali Sami'dir. Onun da bilgisine müracaat edilebilir.
ALLAH TUZAKLARINI BİR KEZ DAHA BAŞLARINA GEÇİRDİ
Elbette, böylesi profesyonelce işlenmiş cinayetin faillerinin bu cinayetten beklentileri tek kalemlik beklenti değildir. Özellikle, Türkiye-İran- Rusya arasında Dışişleri Bakanları seviyesinde yapılan zirveyi engellemek; Suriye siyasetinde başlatılan insani yaklaşımları akamete uğratmak; Avrasya Tüneli'nin tamamlanması örneğinde olduğu gibi AK Parti hükümetine ait dev yatırımlardaki başarıları gölgelemek; Anayasa değişikliği ile ilgili Meclis görüşmelerini engellemek gibi kem gaye ve beklentileri bu meyanda ifade edebiliriz. Onlar bir tuzak kurdular, Allah da onlara kendi tuzakları içinde bir tuzak kurdu. Kaybedenler yine onlar oldular.. (Yeni Akit)