Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ile birlikte "Uluslararası Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi"ne katıldı. Emine Erdoğan, burada yaptığı konuşmada doğumun bir kadının yaşadığı en önemli bedensel ve ruhsal tecrübe olduğunu söyledi. Doğum anının, kadınlara gerçek bir bilgelik sunduğunu belirten Erdoğan, "Hep birlikte kadınlarımızı, tıbbi bir engel olmadığı müddetçe doğal doğuma teşvik edelim" çağrısını yaptı. Yeni bilimsel çalışmaların doğum sürecinin olağanüstü ve gizemli bir yolculuk olduğunu gösterdiğini belirten Erdoğan, "Uzmanlar, doğal doğum sırasında anne-bebek arasında bağ oluşturan bir hormonun, doğum sonrasında annenin süt üretiminde gerekli olan bir başka hormonu tetiklediğini söylüyor. Yine bebeğin doğmak için zorlu bir yolculuk yaptığı sırada, akciğer gelişimini tamamladığı ifade ediliyor" dedi.
SEZARYEN TERCİH EDİLMEMELİ
Emine Erdoğan, Türkiye'nin dünyada en çok sezaryen yapılan ülkeler arasında yer aldığına dikkati çekerek, "Sezaryen, gerçek sebeplerle ve doğru zamanda yapıldığında elbette hayat kurtarıcı bir fonksiyon üstlenebilir. Fakat ne yazık ki artık bir kurtarma ameliyatı olmaktan çıkıp tercih edilebilir bir doğum şekli halini almıştır. Sizler, konunun uzmanları olarak, sezaryenin bir talep konusu değil ancak zorunluluk gereği olabileceğini topluma birinci ağızdan anlatmalısınız. Doğal yöntemleri kadınlarımızın gündemine taşıyarak, onları cesaretlendirmelisiniz. Suda doğum, akupunktur, nefes egzersizleri gibi doğumu kolaylaştıran tamamlayıcı uygulamaları daha çok gündeme getirmelisiniz" diye konuştu.
EMZİRMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRALIM
Emine Erdoğan, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu'na göre, Türkiye'de ilk 6 ayda emzirme oranlarının yüzde 31 seviyesinde olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti: "Bu oranı artırmak gerekir. Kadınların, bebeklerini ideal sürelerde emzirebilmesinin önündeki en büyük engel çalışma şartlarıdır. Bir yanda kadınlarımızın her alanda etkin olmasını beklerken, diğer yanda onları özel yaşam ile çalışma hayatı arasında tercihe zorlamayacak şartlar tesis etmeliyiz. Devletimiz geçtiğimiz yıl, bu alanda çok önemli bir çalışma yaptı. Doğum izni, esnek çalışma saatleri, kreş imkânları gibi düzenlemeler, kadınlarımızı bir nebze olsun rahatlattı. Dileriz ki bu şartlar tüm iş alanlarında layıkıyla uygulanabilsin. Endüstriyel çağın, doğum gibi doğal bir konuyu dahi kendi şartlarına mahkûm ettiği bir dünyada, doğala dönmek hepimiz için kurtuluş yoludur."