Diyanet İşleri Başkanlığı, 33'üncü İl Müftüleri İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesini yayınladı. 15 maddeden oluşan bildirgede, darbe teşebbüsünde bulunan terör örgütü FETÖ'nün oluşturduğu tehlikeye işaret edilerek, "Operasyonlar devam etmeli. Sorumlular cezalandırılmalı" mesajı verildi.
Bundan sonraki süreçte dini alet eden kurumlara yönelik mücadelenin sürmesi gerektiği belirtilerek, "İslam'ın ana kaynaklarına, tarihi bilgi birikim ve tecrübesine göre sağlıklı bir din anlayışının yerleşmesi; hurafeci, sapkın, batıl inanış ve düşüncelerin izalesi için üzerine düşen vazifeyi yapmaya devam edeceğiz" denildi.
"Şahıs merkezli gelişen oluşumlar..."
Açıklamada dikkati çeken bir nokta ise, "Yeni FETÖ'lere karşı" yapılan uyarı. Son dönemde 'şahıs' merkezli birtakım hareketlerin varlığına işaret eden bildirgede şöyle denildi:
"Ülkemizde son dönemde görünümleri ve etki alanları giderek artan birtakım türedi dinî hareketler dikkat çekmektedir. Şahıs merkezli gelişen bu tür oluşumlar, kendileri dışındaki herkesi karalayarak hatta tekfir ederek çarpık bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta; İslam'ın evrensel değerlerinden uzak kişisel ve hizipsel menfaatleri öncelemektedir. Alternatif Cuma namazları, çarpık fetvaları, sözde eğitim faaliyetleri, ilkesiz radyo ve televizyon yayınları ile taraftar toplamaya çalışan bu grupların toplumsal hasarlarını önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır."
İŞTE 15 MADDELİK BİLDİRİ
1. Milletimiz 15 Temmuz darbe girişimini feraset ve cesaretiyle durdurmuştur. Bu hain darbe girişimi bir kez daha göstermiştir ki, din kisvesi altında menfaat devşiren, ayrıştıran ve sinsi planlarıyla toplumumuzun bilincinde derin yaralar açan din istismarcılarına karşı etkin mücadele yürütülmesi kaçınılmazdır. Menfur terör hareketinin ve bu hareketin beslendiği hastalıklı düşüncelerin izale edilmesinde, milli birlik ve beraberliğimizin
güçlendirilmesinde, millet olma şuurunun pekiştirilmesinde toplumun bütün kesimlerine
büyük görevler düşmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının bütün müftülükleri ve yurt
sathında her düzeyde görev yapan din görevlileriyle birlikte darbe girişimi karşısında
sorumlu ve kararlı tutumu milletimiz tarafından takdirle karşılanmıştır. Başkanlığımız,
darbe girişiminin ardından da din ve mukaddesatı istismar eden zihniyet ve odaklara karşı toplumu bilgilendirme ve aydınlatma görevini aksatmadan sürdürme kararlılığındadır.
2. FETÖ/PDY,samimiyet, ihlas ve hayırseverlik gibi dini değerlerimizi; imam, vaiz ve cemaat gibi İslâm'ın en temel kavramlarını istismar ederek en büyük zararı maalesef yüce dinimize vermiştir. FETÖ/PDY, halkımız arasında şüphe, kuşku ve endişe ortamı oluşmasına neden olmuş, milletimizin arasındaki güveni tahrip etmiştir. Ailelere acı, anne babalara hüsran, aldatılmışlara hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşatmıştır. Şimdi millet olarak hepimize düşen görev, bu kaygı ve şüphe ortamını ortadan kaldırmak, güveni yeniden her düzeyde tesis etmek için basiretle, var gücümüzle çalışmaktır.
3. 15 Temmuz kalkışmasını planlayanlar, bu hain girişime destek sağlayanlar adalet önünde hesap vermeli ve hukuk nezdinde hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılmalıdırlar. Maşeri
vicdanı, şehitlerimizin ve milletimizin hukukunu korumak bakımından adaletin işletilmesi
son derece önemlidir. Yürütülen hukuki süreçlerde, hak, hukuk, adalet ve masumiyet
ölçülerinin ihlal edilmemesi için azami gayretin gösterildiği açıktır. FETÖ/PDY ile
mücadele edilirken başka hak ihlalleri ve mahrumiyetlerin yaşanmaması için de büyük özen gösterilmesi gerektiği izahtan varestedir.
4. Darbe girişimi sonrasında, dinî oluşum ve yapılar irdelenmeye, sorgulanmaya ve kimi
tartışmalara konu edinilmeye başlanmıştır. Bu kabil yapılara karşı kaygı, endişe ve
şüphelerin çoğaldığı bu süreçte Başkanlığımız, İslam'ın ana kaynaklarına, tarihi bilgi
birikim ve tecrübesine göre sağlıklı bir din anlayışının yerleşmesi; hurafeci, sapkın, batıl
inanış ve düşüncelerin izalesi için üzerine düşen vazifeyi yapmaya devam edecektir.
Toplumun din güvenliğini tehdit eden oluşumların önlenmesi için milletin vicdan
hürriyetini güvence altına alacak düzenlemelerin yapılması ertelenemeyecek bir
zorunluluktur.
5. Ülkemizde son dönemde görünümleri ve etki alanları giderek artan bir takım türedi dinî
hareketler dikkat çekmektedir. Şahıs merkezli gelişen bu tür oluşumlar, kendileri dışındaki herkesi karalayarak hatta tekfir ederek çarpık bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta; İslam'ın evrensel değerlerinden uzak kişisel ve hizipsel menfaatleri öncelemektedir.
Alternatif Cuma namazları, çarpık fetvaları, sözde eğitim faaliyetleri, ilkesiz radyo ve
televizyon yayınları ile taraftar toplamaya çalışan bu grupların toplumsal hasarlarını
önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır.
6. İslam'ın yüce değerleriyle ve gayesiyle uyuşmayan, din adına İslam'ın ahlak ve iffet
değerlerini ayaklar altına alan, din istismarı üzerinden ticaret yapan, Müslümanların dini
duygularını sömüren, toplumumuza bidat ve hurafelerle örülü gerçek dışı bir din anlayışı
sunan yazılı, görsel ve işitsel yayınlar hakkında ilgili kurumlar denetim mekanizmalarını
işletmelidir.
7. Bazı çevrelerin kendi görüş ve düşüncelerini tek doğru, indî mütalaalarını, rüya ve
vehimlerini hakikat olarak sunması, bunu kabul etmeyenleri ise bidat ve küfür ehli olarak
itham etmesi İslam'ın sahih bilgisi ile bağdaşmayan açık bir sapkınlıktır.
8. Lafızcı, şekilci, indirgemeci, tek tipçi ve parçacı yorumlarla kendilerinden olmayanları
tekfir ederek Müslümanları ayrıştıran, ötekileştiren, şiddeti körükleyen, İslamofobiyi
besleyen habis tezahürler İslam'ın inancından, ahlakından ve tarihinden derin bir kopuş ve sapmadır.
9. Batı dünyasında Müslümanlara yönelik ayrıştırıcı tutum ve davranışların artması, camilere yönelik saldırıların çoğalması, yurt dışındaki millet varlığımızın sorgulanmaya başlanması kaygı vericidir. Yabancı düşmanlığının radikal bazı siyasiler ve ırkçı söylemlerle tırmanışa geçtiği, İslam ve Müslüman karşıtlığının bazı ülkelerde iç siyasi mülahazalarla sistematik hale getirildiği görülmektedir. Sürecin küresel barış ve güvenliği tehdit edecek bir noktaya doğru evrildiği esefle müşahede edilmektedir.
10. Bölücü terör örgütü ve işbirlikçilerinin yol açtığı maddi-manevi tahribatın giderilmesi için başlatılan çalışmalar aksatılmadan sürdürülmelidir. Bu kapsamda Başkanlığımızın
hazırlamış olduğu acil eylem planı kararlılıkla uygulanmaya devam edilmelidir.
11. İletişim araçlarının ve teknolojik imkânların sınır tanımadığı günümüzde, genç kuşaklar
birtakım yayın ve telkinlerle bedensel ve ruhsal istismara maruz kalmakta, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşmaya itilmektedir. Bu gidişatın doğuracağı olumsuzlukların önlenebilmesi için gençliğin zihin dünyasını koruyacak, maneviyatlarını güçlendirecek, kimlik ve aidiyet bilinçlerini pekiştirecek çok boyutlu çalışmalar yürütülmelidir.
12. Camilerin toplumu kucaklayan, vaaz ve hutbeleriyle insanlara yön veren, huzur, güven, birlik ve bütünlük aşılayan manevi merkezler olması, Başkanlığımızın öteden beri üzerinde özenle durduğu aslî hedeflerindendir. Bu kapsamda gençlerin, kadınların, çocukların
camiyle buluşması daima teşvik edilmeli, engelli vatandaşlarımızın camiye erişimi
konusunda yapılan çalışmalar artırılarak devam ettirilmelidir.
13. Gerek ülkemizdeki muhtaçların gerekse misafir olarak ağırladığımız milyonlarca sığınmacı kardeşimizin yaralarını sarmada, hayata tutunmalarını kolaylaştırmada milletimizin hayır,
hasenat, sadaka, zekât gibi bağışların önemli bir payı ve katkısı olduğu açıktır. Zenginlerin malları üzerindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerine ait payın dağıtılması, fakirlik, yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayan kesimlerin sorunlarının çözümü için de büyük bir imkândır.
Diyanet İşleri Başkanlığının bu kabil hayri ibadetlere rehberlik yapması görevlerinden bir
tanesidir. Başkanlığın bu tür mali ibadetlerin ifasında da halkımıza rehberlik etmesi için
gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
14. Diyanet İşleri Başkanlığının gelişen ve değişen şartlara göre nitelikli insan ihtiyacını
karşılamak için din eğitim ve öğretim müfredatının her düzeyde yeniden değerlendirilmesi aciliyet kesbetmektedir. Bu kapsamda Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinin de araştırma ve
inceleme ünitelerini içerecek biçimde yeniden yapılandırılması, akademik bilgi ile
ilişkilendirilmesi ve Başkanlığın ulusal ve uluslararası ölçekte yürüttüğü hizmetleri deruhte edecek nitelikli insan kaynağını sağlayacak düzeye getirilmesi zorunluluk arz etmektedir.
Bu yöndeki düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.
15. Tarihi tecrübesi ve birikimiyle Diyanet İşleri Başkanlığı her geçen gün hizmet kapsamını
ve kalitesini artırma gayretindedir. Gerek yurt içinde gerekse gönül coğrafyamızda
yürüttüğü hizmetlerle küresel bir teşkilata dönüşen Başkanlığımızın, belli kişi ve kesimlerce eleştiri sınırlarının da ötesine geçerek itibarsızlaştırılmak istenmesi, karalama ve iftiralara maruz bırakılması bütün teşkilat mensupları ve aziz milletimiz tarafından üzüntü ve esefle karşılanmaktadır. Milletimizin dini-manevi hayatına rehberlik eden Başkanlığımıza yönelik bu tür haksız, yersiz, mesnetsiz ve tutarsız ithamlar, milletimizin vicdanını yaralamaktadır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
ETİKETLER