İstanbul Sağlık Fuarı'nın kapanış programında konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Sağlıkta vatandaşın memnuniyeti yüzde 70'lerin üzerinde. Sağlık olsun demek lafla olmuyor. Bugün git yarın gel olmaz, insanımız insanca muamele görecek. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi Ak Parti'nin iktidarda göz önüne aldığı en önemli prensibidir" dedi.
Başbakan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
* Bu sağlık fuarı 5 in civarında katılımcıyla dördüncüsü. Burada söyleyeceğim en önemli şey şu: Sağlık araç ve gereçleri... Bunlara ülke olarak büyük paralar veriyoruz. Bu alanda çok güzel işler de yapılmaya başlandı. Sağlık kümelenme noktaları oluştu. Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilimizi cazibe merkezi haline getirme konusunda teşvik edici kararlar aldık. Herhangi bir projeyi devlet yatırımcısıyla konuşacak ve ihtiyacı olan her desteği verecek. Artık istediğiniz ürünü Türkiye'de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadı. İlk hedefiniz millileştirme ve yerlilileştirme. Genç bir nüfusumuz var. Ama 10 yıl sonra 65 yaş üzerinde 8,5 milyon insanımız olacak. bu vatandaşlarımızın bakımı için şimdiden tedbirlerimizi almalıyız. Bakanlıklarımız elele toplumda desteğe ihtiyaç duyan kesimlere ihtiyaçlarını sağlamak için yarış halindeler. Türkiye'deki sağlık sisteminin birçok ülkede örnek olması tesadüf değil. Ak Parti iktidarları olarak iki alanı öncelikli hedef seçtik. Biri eğitim diğeri sağlık.
AVRUPA TÜRKİYE İLE Mİ TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE Mİ İŞ BİRLİĞİ YAPACAK!
* 22 bin aile hekimimiz var. Sağlıkla ilgili sorunlar büyümesin ve sağlık merkezlerinde bekleme olmasın istedik. Sağlık kalp atışı gibi takip edilsin istedik. Bugün bu alanda her girişim için gerekli tedbirleri hazırlamıştır. Şimdi Türkiye'ye kısıtlama yapmak için modası geçmiş laflar söylüyorlar. bu mileti kısıtlamalarla terbiye edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. AB bir karar aldı.İki gün önce Avrupa Parlamentosu'nda milletvekilleri toplandılar, Türkiye'yle müzakerelerin durdurulmasına karar verdiler. Bu kararın bizim için hiç kıymeti harbiyesi yoktur. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. İstedikleri kadar karar alsınlar. Aziz milletimiz ne karar alırsa ona boynumuz kıldan incedir, onun dışındaki kararların bizim için hiç ama hiç önemi yoktur. İstedikleri kadar karar alsınlar. Biz aziz milletimizin dışındaki kararların önemi yoktor. Türkiye'nin dinamik yapısı ve bölgedeki potansiyelini biliyoruz. AB Türkiye'nin taşıdığı değerleri de iyi bilsin. Ancak Avrupalı dostlarımız mesele Türkiye olunca objektif değerlerinden uzaklaşıyorlar. Bu kararın hiç ama hiç anlamı yok. AP bu kararla kendini küçük düşürmekten bşaka bir iş yapmamıştır. Milletimizin AB'ye zaten azalmakta olan güven duygusunu daha da zedelemiştir. Birlik, bu kararını siyasi basiretten, iyi niyetten uzak bir şekilde almıştır. Öncelikle AB, Türkiye ile mi yoksa Avrupa'da kol gezen terör örgütleriyle mi iş birliği içinde olacak, bunun kararını vermelidir. Türk milleti bunu beklemektedir. Mültecileri milletin gözü önünde teklemediniz. İnsanlığın ölmediği ülke Türkiye. AB bilsin ki mültecilerle ilgili anlaşmamız ilahi nahiye böyle devam edecek değildir. Türkiye sözüne sadıktır ama Avrupalı dostlarımızın da verdikleri sözlerin arkasında durmasını bekliyoruz. 53 senedir bu yollarda yürüyoruz. Ne için yürüyoruz? Daha güzel bir dünya için, daha güvenli bir Avrupa için. Bütün bu gayretler ortadayken kalkıp Türkiye'ye ayar vermeye çalışmak, en hafifinden vizyonsuzluktur. Ben öyle ümit ediyorum ki bu karar (AP'nin kararı) Avrupa Birliği Liderler Zirvesinde hiçbir şekilde dikkate alınmayacak ve yarım asrı geçen Avrupa Birliği-Türkiye yolculuğunun zarar görmesine rıza göstermeyecek Avrupa'da vizyon sahibi hala liderler olduğunu düşünüyorum.
"Avrupa Türkiye ile mi terör örgütleri ile mi işbirliği yapacak"
EKONOMİ İLE İLGİLİ SPEKÜLASYONLAR
* Ekonomimizle ilgili de bazı spekülasyonlara şahit oluyoruz. Türkiye ekonomisi 14 yıl içinde bugünkü dalgalanmaya benzeyen en az 5 dönem atlattı. Türk ekonomisi bu şokların hepsini büyük bir başarı ile atlatmasın bildi. O bakımdan bugünlerde yaşadığımız olay, Amerikan seçimlerinden sonra tüm dünyada para birimleri değer kaybetti. Bunun kaynağı Trump'ın uygulayacağı politikalardır. Çünkü Trump kendi ülkemle ilgileneceğim diyor. Yani gerekirse faizi de yükselteceğim diyor. Bu yüzden bir dalgalanma yaşıyoruz. Bunu sadece türkiye'ye mahsus bir durum olarak görmek hatadır. Temeli sağlam bir ekonomiye sahip olduğumuzu bilmenizi istiyoruz. Piyasaların, iş adamlarımızın tedirginliklerini gidermek bizim görevimiz. Tedbirlerimizin iki boyutu var. Parasal politikalarda merkez bankası gerekli çalışmaları yapıyor. Hükümet olarak bizde dövize olan ihtiyaçta sıkıntı olmaması için devletin yaptığı sözleşmelerin dolar cinsinde olanları Türk parasına çeviriyoruz. İhracatçılarımız, önce merkez bankasından döviz satın alıyor işlerini bitirince de borcunu geri ödüyor. Bu borçlar geri ödenirken döviz yerine Türk lirası ödeyecek. Ayrıca bundan sonra da Türkye'de yapılacak sözleşmeleri Türk lirası üzerinden yapılması kararı aldık. Böylece kısa ve orta vadede 10 milyon dolarlık kaynağı piyasaya vermiş oluyoruz.
"2019'A KADAR SEÇİM MEÇİM YOK!"
* FETÖ başta olmak üzere Türkiye düşmanları böyle haberlere yer veriyorlar. Bunlar külliyen yalandır. İnşallah 2017'den itibaren yatırımlara, üretime daha fazla kaynak ayıracağız. OHAL'in şartları da ortadan kalkmış olacak Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili de sınırlı değişikliği yapıp yolumuza devam edeceğiz. Seçim meçim yok. 2019'a kadar vatandaş seçimini yaptı. 15 Temmuz'da silahlarla tanklarla yapmaya çalıştıkları alçakça girişimi şimdi ekonomimizi bozmaya çalışarak yapmaya çalışıyorlar. Orada da çakılacaksınız!
"2019'a kadar seçim meçim yok!" Başbakan Binali Yıldırım İstanbul Sağlık Fuarı'nın kapanış programında konuştu