Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlıyor.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Meşhur kamuoyunda bilinen 'By Lock' var. O kriptolu bir yazılım, onun bile bizim işten çıkardığımız eski TÜBİTAK çalışanları, yani FETÖ yapılanmasına mensup kişiler tarafından geliştirilmiş olacağı yönünde kuvvetli tespitlerimiz var. Yaklaşık 215 bin kişinin haberleştiği bir ağ ve kriptolu bir yazılım bu. Bu yazılımı TÜBİTAK'ta çalışan malum yapıya mensup kişilerin geliştirdiği yönünde elimizde ciddi veriler var." dedi.
"MADALYALAR FETÖ MENSUBU ÖĞRENCİLERE VERİLMİŞ"
Bilim olimpiyatlarında madalyaların FETÖ mensubu öğrencilere verildiğini kaydeden Faruk Özlü, "Bilim olimpiyatları yapılıyordu. 2011 yılında bu bilim olimpiyatlarında toplam verilen 92 madalyanın 73'ü bu kapatılan liselere (FETÖ bağlantılı) mensup öğrencilere verilmiş. Bu kadar bir taraflılık akla sığacak bir şey değil. 2015 yılında da 114 madalyanın 54'ü veriliyor. Bu olimpiyatları durdurduk." diye konuştu.
"DÜŞÜŞ NORMAL"
Konuşmasında sanayi üretimi verilene de değinen Özlü, "Bizim bu sene toptan büyüme hedefimiz yüzde 4,5 idi. Yaşanan olumsuz gelişmeler oldu. Bu düşüş aslında normal. Olumsuz siyasi gelişmeler olduğu bir ülkede bu tip düşmelerin olması doğal. Bütün bunlara rağmen sanayi sektörü en az etkilenmiştir diyebiliriz." ifadelerini kullandı.
"TÜBİTAK BURSLARININ BUGÜN İTİBARIYLA TEKRAR AÇILMASI SÖZ KONUSU"
Bakan Özlü, "TÜBİTAK burslarıyla ilgili malum yapıyla ilgili tespit noktasında çalışma yaptık. TÜBİTAK burslarında birtakım kesintiler olmuştur, bunları tekrar değerlendirip, inceledik. Bugün itibarıyla bursların tekrar açılması söz konusudur." şeklinde konuştu.
FETÖ İLE İLİŞKİLİ KİŞİLERİN UZAKLAŞTIRILMASI
Bakan Özlü, darbe girişiminin ardından hem bakanlıkta hem de bağlı kuruluşlarında çok kapsamlı bir çalışma yürüttüklerini ve bunlara devam ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bakanlığımıza bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlar var. Bakanlığımız bünyesinde 3 bin 500 çalışanımız var. Bağlı ve ilişkili kuruluşlar ile birlikte yaklaşık 12 bin çalışanımız var. Yürüttüğümüz çalışmalarda komisyonlar oluşturduk. Her birimde, her kuruluşta çalışma grupları oluşturduk. Burada Paralel Devlet Yapılanması veya FETÖ ile ilgili veya müzahir olabilecek isimlerin üzerine tek tek gittik. Burada hata yapmamak da esastı. Kurunun yanında yaşın da yanmaması için ciddi bir çalışma yaptık. En az hata ile bu tespitleri yaptık. Toplamda ilk aşamada 326 personelin işine son verdik. Bunlardan 167'si TÜBİTAK'tandı. İkinci aşamada da 201 kişinin işine son verildi. Bu bize bağlı Patent Enstitüsü, KOSGEB, bunlar personel sayısı daha az kurumlar. Bizim TÜBİTAK bünyesindeki tespit, teşhis ve emin bir şekilde malum yapı ile ilgisi olabilecek olan kişileri belirleme işlemi devam ediyor. Burada 5 kategoride değerlendirdik. İlk 4 ve 5 kategori olanları tamamen çıkardık. ilk 3 kategoriye giren, delilleri tam olarak tespit edemediklerimiz hala var. Onlar üzerinde çalışıyoruz."
"YERLİ OTOMOBİLDE ESAS BİR MARKA OLUŞTURMAK"
Özlü, yerli marka elektrikli otomobil projesinin, sadece bir teknoloji geliştirme projesi olmadığını, bir yerli 'marka' otomobil projesi olduğunu belirtti.
Türkiye'deki otomobil fabrikalarında Türk işçisinin çalıştığını, tamamının yerli taşeron ve yan sanayi kullandığını, çok ciddi ihracat yaptıklarını vurgulayan Özlü, geçen sene otomotiv sektörünün toplam ekonomideki payının 21 milyar dolar, otomotiv sektörü ihracatının da yaklaşık 17 milyar dolar olduğunu ifade etti. Bunun, Türkiye'nin toplam ihracatı içinde ciddi bir rakam olduğuna işaret eden Özlü, "Dolayısıyla bu fabrikalar aslında Türk ekonomisine katkı sağlayan fabrikalar. Bunlar da yerli ve Türkiye'de üretim yapıyor. Dolayısıyla buradaki maksat, buradaki ayrım, yani esas konu yerli bir marka oluşturmak." dedi.
"TEKNOLOJİ PROBLEMİ YOK. SORUN MARKALAŞMADA"
Türkiye'de son 30-40 yılda yapılan çalışmalarda otomotiv sanayisinde ciddi bir altyapı oluşturduklarının altını çizen Özlü, şöyle devam etti:
"Geçen hafta İstanbul'da Otomotiv Sanayi Derneği ile toplantımız oldu. Bu toplantıda otomotiv sanayicilerimizle otomotiv sektörünün sorunlarını konuştuk. Türkiye, bugün geldiği teknoloji seviyesiyle tek başına, bir yardım da almaksızın bir otomobili tasarlayıp üretebilir. Teknik olarak bir sorun yok. Bunu yaptıracağımız mühendislerimiz var, yan sanayimiz var. Yani otomotiv tasarım ve üretiminde, teknoloji anlamında bir problem görmüyoruz. Fakat sorun ticari ve markalaşma. Yani teknolojiden ziyade, bunu yapmak ticari bir hadise, ağırlığı olan bir hadise. Bir otomobil modeli ortaya çıkarmak için harcamanız gereken miktar 1 milyar dolar ise bunun markalaşması için harcamanız gereken meblağ 4-5 milyar dolar. Yani bunun 4-5 katı. Dolayısıyla bizim Türkiye olarak, dünyanın ilk 10 ekonomisine girmek isteyen, dünyanın ilk 17-18. ekonomisi olan bir ülkenin, yerli bir markası olsun hedefimiz var. Biz aslında otomobil yapmadan ziyade, bir marka oluşturmayı hedefliyoruz."
BİLİŞİM VADİSİ;
Gebze'de çalışmaları devam eden Bilişim Vadisi projesi için bölgedeki inşaatların 2015 yılında başladığını anımsatan Özlü, kamulaştırma noktasında bazı hukuki sıkıntılar olduğunu ancak bunların aşıldığını ifade etti.
Özlü, şu an bu bölgede yer almak için yaklaşık 30 firmanın başvurduğuna işaret ederek, "İnşaatlar hızla devam ediyor. TÜBİTAK, KOSGEB, TSE gibi Bakanlığımızın bağlı ilgili kuruluşları kurulan şirketin ortağıdır. Toplam 3 milyon metrekarelik alan söz konusu. Bittiğinde yaklaşık 150 bin kişiye istihdam sağlayabileceğimiz, yabancı yatırımcıların, yabancı şirketlerin de görev alabileceği bir proje." ifadelerini kullandı.
Yerli marka araçta gösterilen hassasiyetin bu projede de geçerli olduğunu vurgulayan Özlü, Bilişim Vadisi'nin yazılım ağırlıklı bir mega proje olduğunu ve bu açıdan Türkiye için büyük önem arz ettiğini söyledi.