Muğla'da 12 Mayıs 2010'da Recai Güreli Caddesi üzerinde karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada silahla vurulan üniversite öğrencisi Şerzan Kurt hayatını kaybetmişti. Çıkan olayların ardından İzmir'den gelen ve son OHAL kapsamında kapatılan Zaman Gazetesi muhabirleri tarafından yayımlanan haberde 'Provokasyonun kod adı: Derin' başlıklı haberin ardından gözaltına alınan Gültekin Şahin Eskişehir'de görülen davada 16 yıl hapse mahkum oldu.
"MÜVEKKİLİM HEDEF GÖSTERİLDİ"
Şahin'in avukatı Kemal Ertuğrul, gazetecilere yaptığı açıklamada, polis memuru Gültekin Şahin'in bir kumpas sonucu cezaevine girdiğini iddia ederek, "Müvekkilim 2010 yılında yaşanan olayın hemen ardından, OHAL kapsamında kapatılan Zaman Gazetesi tarafından 'Kod Adı Derin' başlıklı yapılan haberle mesnetsiz bir şekilde suçlandı, gazete aracılığı ile olayın provokatörü olarak gösterildikten sonra tutuklandı" dedi.
DÖNEMİN EMNİYET MÜDÜRÜ FİRARDA
Avukat Ertuğrul, olayın yaşandığı dönemdeki Muğla Emniyet Müdürünün FETÖ/PDY soruşturması kapsamında hakkında tutuklama kararı bulunduğunu ve bu kişinin firarda olduğunu, aynı gece nöbetçi Emniyet Müdürünün de aynı soruşturma kapsamında tutuklandığını, emniyette giriş ve çıkışı gösteren video CD'lerinin boş çıktığını, teslim alındığı söylenen CD'lerin başka, teslim edilen CD numaralarının ise başka olduğuna dikkati çekti.
"DELİLLER KARARTILDI"
Kemal Ertuğrul, Eskişehir'de görülen davada ise mahkeme heyeti arasında bulunan bir hakimin yine FETÖ/PDY soruşturması kapsamında avukatlıktan hâkimliğe geçiş sınavında yapılan usulsüzlük nedeni ile HSYK tarafından meslekten ihraç edildiğini ve olayla ilgili incelemenin sürdüğünü kaydetti.
Başından sonuna soruşturmayı yürüten kişilerin bir şekilde bir terör örgütüyle direkt bağlantısı olduğunun saptanmasının akıllarda soru işareti bıraktığını kaydeden Ertuğrul, "Süreci takip ettiğimizde bu olayın bir kumpas olması mümkün. Çünkü örgütle ilgili her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Yeni bir ciddi olay ya da yeni bir faaliyet alanı ortaya çıkıyor. Soruşturma yapıldığı aşamada olayla ilgili en önemli delil olarak gösterilen bir video çekimi var. Video çekimi 7-8 dakika gibi bir şekilde tespit edilmiş, ancak bu çekim savcılığa intikal ettiğinde kısaltılmış olarak gelmiştir. Biz bu olayda başından sonuna kadar dosya kapsamı doğrultusunda bir takım eksiklikler, yanlışlıkların mevcut olduğunu söyledik. Bunlar da direkt sonuca etki eden olaylardır. Olağan bir yargılama sürecinde müvekkilin mevcut deliller doğrultusunda beraat etmesi gerekirken müvekkilim 16 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır" dedi.
"ADLİ TIP RAPORUNDA BİRDEN FAZLA ÖLÜM NEDENİ VAR"
Dosyada en önemli sayılabilecek delillerden birisinin de Adli Tıp Kurumundan gelen bilirkişi raporu olduğuna dikkati çeken Ertuğrul, "Bu rapora göre ölen üniversiteli gencin ölüm sebebi birden fazladır. Raporda silahla yapılmış olduğu söylenen yaralanmanın tek başına ölüme sebep olabilecek nitelikte olduğu ancak başındaki yaralanmanın da tek başına ölüme sebebiyet verecek nitelikte olduğu yer alıyor. Yani bu şunu gösteriyor, bu olayda ölen üniversiteli gencin başında küt bir cisimle vurularak oluşan yaralamada tek başına ölüm sebebi olarak nitelendirilmiştir. Yani silahla yapılan yaralama olmasa bile bu yaralama sebebiyle ölümün gerçekleşeceği bir şekilde bilirkişi raporuyla belirtilmiştir. Bu konularda hiçbir şekilde bugüne kadar kamuoyunda özellikle de basında dile getirilmemiştir. Ama biz bu aşamada uzun süren yargılama sürecine karşın, yargılama sürecinde yaşanan bir takım haksızlıklara, sıkıntılara karşın sonuçta yargının kararını beklemekteyiz" dedi.
"SORUŞTURMAYI SÜRDÜRENLER FETÖ/PDY KAPSAMINDA GÖREVDEN ALINDI"
Yargının kararına da sonsuz saygı duyduklarını belirten Ertuğrul, "Ancak ülkemizin bugün içine düştüğü sıkıntılı bir ortamda bu örgüt yapılanmasının ülkemizin başına ne gibi bir durum getirdiği de ortada. Sonuçta bir darbe teşebbüsünde bulundu ve amaçlarının ne olduğu açıkça görülmüştür. Böyle bir durumda, müvekkille ilgili yanlışlıkların, eksikliklerin olduğunu iddia ettiğimiz bu dosyada bu soruşturmayı yapanlarda Zaman Gazetesi'nde ki haksız yönlendirme içeren haberle birlikte bu soruşturmayı yapan emniyet görevlileri de, müdürleri de bu örgüt kapsamında değerlendirme yaparak görevlerinden alınmıştır" dedi.
"OLAYIN BİR FETÖ KUMPASI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"
Kemal Ertuğrul, başından sonuna soruşturmayı yapan kişilerin bir terör örgütüyle direkt bağlantısı olduğunu saptanmasının, bu şekilde bir sürece dahil edilmelerinin dosyalarında uzun zamandır ileri sürdükleri aksaklıları ışık tutabileceğini dile getirdi.
Müvekkilinin FETÖ üyesi polis ve hakimler sonucu tutuklanmasının, bir kumpas sonucu tutuklanmasının mümkün olduğunu anlatan Ertuğrul, "Bir hukukçu maddi delil olmadan konuşmaz ama burada son derece ciddi şüpheler var ve bu şüpheler doğrultusunda müvekkilimde uzun yıllardan beri cezaevinde yatmaktadır. Biz Ceza Genel Kurulu'ndan da hakkaniyetli bir karar çıkacağından eminiz, ancak bu süreç içerisinde haksız bir tutuklama, haksız bir ceza ve haksız bir mağduriyetin önlenmesi için ne gerekiyorsa yapmak istiyoruz. Yapmaya çalıştığımız şeyde bundan ibaret" şeklinde konuştu.