Clinton kampanyasında Gülencilerin güçlü bir yeri olduğu söyleniyor ve kampanyaya ciddi bir para akıtarak etkisi altına aldığı söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Clinton kampanyasının ABD'deki Gülen yapılanmasıyla yakın bir ilişkisi olduğu, ve Clinton'un bizzat Gülencileri desteklediği yönünde oluşturulan algı tam olarak doğru değildir. Aslında bu Gülencilerin en iyi bildiği işlerden birisi olan PR'ın başarılı bir sonucudur. Bir çok farklı eyalette siyasetçilere yardım ederek kendilerine siyasi ilişkiler sağlamanın yanı sıra, Gülenciler Clinton'ı da başkan olması en kuvvetli aday olması sebebiyle destekliyorlar. Fakat Clinton'un genel kampanyanın büyüklüğüne bakıldığında, kampanya içerisinde Gülencilerin yeri toplu iğnenin ucu kadar değildir. Fakat yaptıkları PR sayesinde oluşturdukları algı, sanki bunların Clinton kampanyası içerisinde önemli bir yer oldukları algısını uyandırmaktadır. Aslında Türkiye'deki genel seçimlerinde de benzeri bir taktik uyguladılar. AK Parti'ye karşı özellikle sosyal medya ve basın üzerinden bir baskı kurmaya çalışarak, çok güçlü oldukları algısı uyandırdılar fakat seçim sonuçlarında gördük ki bunların oluşturduğu söylemin pratik bir karşılığı yok. Clinton kampanyasında yapmaya çalıştıkları taktik de budur.
Amerikan siyaseti parayla satılık değildir ama adayların adaylıklarını ortaya koymak için ciddi ekonomik gelirlere ihtiyaçları vardır ve bu sırada yapılan yardımlar, adaylarla bağış arasında bir iletişim kanalı oluşturur. Daha sonra da bu kanalın içini doldurabilirseniz, adaylara daha sonra ulaşarak meramınızı anlatabilirsiniz.
"CLINTON ÜZERİNDE ETKİLERİ YOK"
--Milyonlarca dolar bağış yaptıkları söyleniyor, bunun bir etkisi yok mu?
Clinton'un kampanya için toplayacağı bağış miktarının 2 milyar dolar gibi rekor bir rakama çıkacağı tahmin ediliyor ve şimdiye kadar Gülencilerin verdiği rakam kendilerine ciddi bir etkinlik kazandıracak bir durumda değil. Onların verdiği bir kaç milyon dolarla iletişim kanallarını açık tutacak imkanları var ama Clinton üzerinde ciddi etkileri oldukları anlamına asla gelmez.
Şunu da kabul etmek gerekir ki, Gülencilerin dışında ABD'de yaşayan Türk toplumu içerisinde kalkıp kampanyalarda aktif olarak çalışan ve ekonomik yardım da bulunan pek kimse yok. Diğer Türk gruplar bu alanı boş bıraktıkları içinde Gülenciler sanki çok ciddi şekilde destekleniyormuş gibi algılanıyor.
Ayrıca, Türkiye'nin ABD'de iyi bir algısı olmadığı için Türkiye aleyhinde kullanılan söylemler de daha fazla talep görüyor.
"GÜLEN'İN ÇİFTLİĞİ ÇOCUK KAMPIYDI"
--Gülencilerin, ABD'de hemen hemen bütün eyaletlerde ve şehirlerde yapılanmaları olduğu malum, özellikle de sizin eyaletiniz Pennsylvania'da. Nasıl bu noktaya geldiler?
Öncelikle şunu belirteyim ki, Allah'ın bana verdiği her şeye şükrederim, fakat Pennsylvania'da yaşıyor olmamın talihsizliği her zaman önüme çıkıyor. Hatta buralı olduğumu söylemem bazen benim için töhmete dönüşebiliyor.
1989 yılında bu eyalete MEB bursuyla doktora yapmak için geldim. Gülenciler ise 1990'ların başında bu eyalete yerleşmeye başladı ve şuan Gülen'in oturduğu kamp yeri 93-94'lerde alındı. Benim yaşadığım eve de yaklaşık 15 dakika uzaklıkta bulunan bu mekan, Gülen 1999 yılında buraya gelene kadar çocuklar için kamp yeri olarak kullanıldı. Özellikle ABD'de yaşayan Türk ailelerin çocuklarına dini ve milli değerler kazandırmak amacıyla çalışmalar yapmaya başladılar. Bu çalışmalar, bölgedeki Türk toplumu tarafından desteklendi ve benim gibi ideolojik olarak farklı çizgide olan insanlar dahi yaptıkları çalışmaları takdir etti.
Daha sonra Gülen'in buraya 99 yılında gelmesiyle kamp kapatılıp bu Gülencilerin faaliyet merkezine dönüştü. Buradaki faaliyetlerin bir kısmı ise Türk toplumunun ilgisini cezbetti. Gülenciler, aynı zamanda ise ABD'nin bir çok farklı eyaletinde hızlıca yayılmaya başladılar. 2000'lerin ortasında ise toplumun her kesimiyle ilişki kurmaya ve bir yandan da siyasetçilerle ve bürokratlarla bir ilişki ağı oluşturmaya başladılar.
Siyasetçilerle daha yakın ilişki kurmaya başladıktan sonra samimi gözükerek yaptıkları halka yönelik çalışmalar boyut değiştirip, siyasetçilere ve toplum içerisindeki kanallara girmek cemaat içerisinde öncelikli hale geldi. Bu aşamaya kadar Allah için yapılan hizmet, ciddi bir değişime uğrayarak artık kendi varlıklarını güçlendirmeye dönüştü, işte tam da bu aşamada Gülen cemaati FETÖ örgütüne dönüşmeye başladı.
Özellikle Türkiye'de 17 Aralık'ta yolsuzluk bahanesiyle bir darbe girişimi yapmaya çalışmaları, ABD'de de Türk toplumu tarafından ciddi bir tepkiyle karşılandı. Benim gibi uzun yıllardır komşuluk ilişkisi olan insanlar dahi, bu yapıyla ilişkilerini kopardılar.
"KENDİLERİNE HİZMET ETTİRMEK İSTEDİLER"
--Peki sizin ya da sizin gibi Türklerin bunlarla ilişkisi ne boyuttaydı?
Bu insanların Türk toplumuna içerisine girmek için yaptıkları faaliyetler burada yaşayan Türklerin ihtiyaç duyduğu bir eksiklikti. Yani buraya girmeden önce piyasa araştırmasını iyi yapmışlar. Benim farklı bir hayat tecrübem ve duruşum var. Ben, sahabelerin bile peygamberi sorguladıkları bir düşünce metodundan geliyorum. İnsan aklını devre dışı çıkaran ve liderlerini kutsallaştıran dinle alakalı veya alakasız her yapılanmanın bütün kötülüklerin anası olduğuna inanırım.
İşin doğrusu bunların topluma "hizmet"ten, herkesi kendilerine hizmet ettirmeye geçtikleri dönemden itibaren, bu yapılanma kendi sonunu hazırlamaya başladı. Bu süreç içerisindeki pragmatist metotları, güce ve paraya ilgileri ve diğer Müslüman gruplarla aralarına mesafe koymaları, toplum tarafından soyutlanmalarına sebep oldu.
17 -25 Aralık'tan sonraki dönemde ise konuştuğum bütün Kongre üyeleri Gülencilerin Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı kötülemenin ötesine geçip, Türkiye devleti aleyhine konuştuklarını bizzat bana defalarca söylediler. Ben vatan gidince insanın dini-ahlakı gideceğine inanan bir insan olarak, Türkiye devletini hedef alan bu tavırları karşısında ihanetin boyutlarını açık bir şekilde görmüş oldum.
Artık bunlar bırakın Türk toplumunu temsil etmeyi, FETÖ mensubu dışındaki neredeyse hiçbir Türkle ilişkileri kalmadı ve yalnızlaştılar. Bu yalnızlaşmanın daha da artacağını ve bu militanların burada marjinalleşeceğini düşünüyorum.
"10 SENEDİR İLİŞKİ KURUYORLAR"
--Peki, ABD'de Türk toplumu içerisinde adeta dışlanmış olan bu yapılanma nasıl oluyor da ABD medyası ve siyaset üzerinde bu kadar etkili olabiliyor?
Artık ABD'de ellerini eteklerini hayır hasenat işinden çekip, siyasal bir destek kazanmak için çaba sarf eden bu yapılanma, bütün güçlerini siyaset ve medya üzerine yoğunlaştırmaya başladı.
Şuna da dikkat çekmek isterim ki, yaklaşık 10 seneyi aşkın bir süredir bu yapı neredeyse bütün eyaletlerde, siyasetçilere küçük de olsa para yardımında bulunarak siyasilerle uzun süreden beri oluşturdukları bir ilişki var.
Ayrıca burada, Türkiye'de mağdur oldukları yönündeki algıyı çok iyi işleyerek, özellikle basının ilgisini çekmeyi başardılar. Bu sayede, Türkiye karşıtı bir söylem oluşturdular ve aynı zaman kendi ilişki ağlarını ABD basını ve siyasetçileri arasında genişlettiler.
"ABD'DE SORU İŞARETLERİ ARTIYOR"
--Sizce bundan sonra FETÖ'yü ABD'de ne bekliyor?
Kendilerini uzun yıllardan beri buradan dinler arası diyalog, eğitim, hizmet gibi başlıklar altında toplumun yararına çalışmalar yapan bir yapı olarak tanıttılar. Fakat şuanda ulaştıkları nokta, kendilerini tanımladıkları kimliğin çok daha ötesinde. ABD'de siyasetçilere yaptıkları yardımlar, Türkiye'ye usulsüzce siyasetçileri götürüp gezdirmeleri ABD'de ciddi tartışmalara yol açtı. Nitekim, Kongre Etik Komisyonu, Türkiye'ye bunların aracılığıyla gidilmesini yasakladı.
Bu tür tecrübeler Gülencilerin aslında çok da masum bir yapılanma olmadığını özellikle ABD'deki siyasetçilere göstermektedir.
Gelirini ABD'den alarak açtıkları sözleşmeli yüzlerce okullarda toplum tarafından ciddi bir şekilde sorgulanıyor ve FBI çeşitli soruşturmalar yapıyor. Bu tür tartışmalar cemaatin kendilerini tanıttıkları kimliğin çok daha ötesinde bir yapılanma olduğunu göstermekte ve ABD'de bu yönde bir algı oluşmaktadır.
Özellikle 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişiminden başarısızlıkla çıkmış olmalarına rağmen, ABD yönetimi darbe girişiminin arkasında bunların olduğunu henüz kabul etmedi. Fakat, her geçen gün kafalarda soru işaretleri artmaya başladı ve artık ABD'de istenmeyen bir hale geleceklerdir. Yaptıkları yardımlar ve kurmuş oldukları ilişkilerle burada tutunmaya çalışıyorlar fakat ben bunun çok daha uzun yıllar bu şekilde devam edebileceğini düşünmüyorum.