15 Temmuz darbe girişimi, meselenin psikolojik boyutuyla ilgili bir çok soruyu da beraberinde getirdi: Gülen örgütü üyeleri nasıl robotlaşıyor? Şiddet kullanmaktan neden çekinmediler? Darbe girişiminde bulunmayı kendi iç dünyalarında nasıl meşrulaştırabiliyorlar? Fetullah Gülen'in temel psikolojik motivasyonu ne? Bütün bu soruların yanıtlarını Politik Psikoloji Derneği Genel Sekreteri Psikiyatrist Dr. Rıfat Serav İlhan Al Jazeera Türk'ten Ayşe Karabat'a anlattı. Terör ve terörizmin psikolojisi üzerine çalışmaları bulunan, Ankara Üniversitesi Politik Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu üyesi de olan İlhan, şu değerlendirmeleri yaptı:
ÖRGÜT KONTROL EDİYOR
"Bu tarz yapılanmalara katılanlarda öncelikle bir balayı dönemi yaşanır, daha sonra örgüt lideri ile örgütün emir ve kuralları kişinin bütün sosyal ve duygusal yaşamını katı bir şekilde kontrol etmeye başlar. Özellikle kimlik gelişimini tamamlayamamış ya da ruhsal olarak dışlanmışlık yaşayan insanlar, kendisinde özgüven artışı ortaya çıkaran bir grubu terk etmek istemedikleri için mensubu oldukları bu gruplar, onların bütün yaşamları haline gelebiliyor. Balayı döneminin ardından ise örgütün kendi çıkarları için çalışma, sadece örgüt adına hareket etmek zorunda oldukları bir sistem içinde kilitli kalıyorlar.
AYRILMAK PSİKOLOJİK ÖLÜM
"FETÖ üyesi için örgütten ayrılmak psikolojik ölüm anlamına gelir. Bize vatana ihanet gibi görünen şey FETÖ üyesi için bir şey ifade etmez çünkü onun önceliği, kimliği haline gelmiş örgüt normunu uygulamak. Dolayısıyla kutsal bir amaca hizmet ettiğini düşünerek hareket eder. Bunu da ritüellerle ve tekrarlayıcı görevlerle, kişinin kendisine verilen vazifeyi yerine getirme davranışını yani itaati, alışkanlık haline gelmiş bir davranışa dönüştürürler."
"Karşı tarafı da humanize ederseniz, insanlıktan çıkarırsanız, karşı tarafı öldürmekte ahlaki sorun yaşamazsınız. Suçluluğu da olmaz. Hatta belki senin onu öldürmen 'devleti kurtarma' şeklinde sunulmuşsa o zaman ilahi bir görevmiş gibi davranırsın. Kendini motive edersin. FETÖ üyeleri kendilerinin altın nesil olduğu fikriyle hareket ediyor. 'Böyle bir nesil insanları katledemez, katlettikleri zaten onların gözünde insan değil' bu nedenle. Örgüt lideri, darbe girişimi sırasında sokağa çıkanları 'sürü, cahil insanlar' gibi tarif ediyor.
'PEYGAMBER ÖRNEĞİ VERİYOR'
Zaten onun için önemsiz bir grup. Gülen konuşmalarında kendisini peygamber soyundan gelen insanların yaşam örnekleriyle karşılaştırıyor. Haksızlığa uğramış grupları örnek veriyor. Bu da kin ve intikam duygularını ister istemez kamçılıyor. 'İntikamı alacağız. Kimden? Yezid'den.' Sosyal medyada, Cumhurbaşkanı için sık sık tarihteki bu olaya işaret etmek için Yezid kelimesini kullanıyorlar.
EFSANELEŞEMEME KORKUSU
Fetullah Gülen'in davranışlarının temelinde efsaneleşme arzusu ve efsaneleşememe korkusu var. FETÖ için bu nedenle önemli olan çekirdek grubunun dağılmaması, tekrar örgütlenmeyi sağlayabilecek şekilde örgüte olan sadakatin sürdürülmesidir. Liderin efsaneleşmesine yol açacak mücadele yöntemlerinden kaçınılması önemli." ALJAZEERA TÜRK
'BEYAZ YAKALI RADİKALLER'
FETÖ'yü "beyaz yakalı radikaller" olarak tanımlayan Dr. İlhan, bu tip örgütlerin birbirlerinin yöntemlerinden öğrendiklerinin de altını çizerek, Batı'da da devlet görevlileri tarafından gerçekleştirilebilecek saldırı eylemleri olasılığına dikkat çekiyor ve Gülen Örgütü ile mücadelede Batı'nın da sorumlulukları olduğunun altını çiziyor. İlhan, örgütün bundan sonra ne yapacağının kiminle işbirliği yaptığına bağlı olarak değişeceğini söyledi. Ona göre, örgütün hedefi 15 Temmuz'un sıcaklığı da geçtikten sonra oluşan birlik ortamının zedelenmesine yol açacak yeni psikolojik operasyonlar gerçekleştirmek.
'TOPLUMU YANLIŞ OKUDULAR''
Dr. Rıfat Serav İlhan'a göre, cuntacılar Türk toplumunu değerlendirirken Batılıların yaptığı hatayı yaptı: "Türk toplumu kendisinden kaynaklanan bir ihtiyaç dışında müdahale gördüğü zaman bunu kendi kimliğine yönelik bir saldırı olarak görür ve kimliğini korumak için tepki verir. Türk ordusu Türk toplumundan ayrı bir aktör değildir. 15 Temmuz'da bu ordunun bazı unsurlarının kendilerine ateş etmesi, Türk insanının zihnindeki TSK ile uyuşmadı ve hızla tepki verdiler. Böyle bir silah gücünün kendisine karşı gayri meşru olarak kullanımı Türk insanının vatan savunması refleksini de harekete geçirdi."