Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalyan Rainews24 kanalından Lucia Goracci'ye verdiği özel mülakatta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin soruları cevapladı.
Avrupa'nın darbe girişimini oybirliğiyle kınaması ile Federica Mogherini'nin de hukuk devleti kavramlarının muhafaza edilmesine dair sözlerinin anımsatıldığı Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi ben önce şunu söyleyeyim: Tabii bu yapıyı bir defa bu konuşanlar henüz öğrenmiş değiller. Bu yapı İtalya'daki P2 Locasına benziyor, böyle bir yapıdır ve burada tabii bir kriminal yapı söz konusu. Bunlar da din kisvesi altına bürünmüş böyle bir yapı." dedi.
Avrupa Konseyi Başkanı'nın ilerleyen günlerde Türkiye'ye geleceğini ifade eden Erdoğan, "Bayan Mogherini, öncelikle bir defa dışarıdan konuşmamalıydı. Bayan Mogherini, önce çıkıp Türkiye'ye gelmeliydi. Belçika'da böyle bir olay olduğu zaman, Paris'te terör olayları oluyor, 5 kişi, 10 kişi ölüyor, hepsi oraya üşüşüyorlar değil mi? Ne oldu, ne gitti diye buna bakıyorlar. Türkiye'de demokrasiye bir darbe yapılıyor ve bu darbe neticesinde burada 238 şehidimiz var. Şu ana kadar Avrupa'dan ne yazık ki ne Avrupa Birliği'nden, ne Konsey'den kimse buraya gelmiş değil. Ve buraya gelip bir geçmiş olsun, bu Parlamentonun hali nedir, gelsinler de şu Parlamentonun halini görsünler."diye konuştu.
Mogherini'ye bir İtalyan olarak empati yapma çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Soruyorum; İtalyan Parlamentosu bombalansa tepki ne olur? Mogherini bir İtalyan olarak, iyi yaptılar, bundan sonraki hukuki süreç nasıl devam edecek, ben bundan endişe duyuyorum; bunu mu söyleyecek?" ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün devletin her kademesine sızdığını vurgulayan Erdoğan, "Bu ülkede Silahlı Kuvvetlerin içine yerleşmiş, Emniyet teşkilatının içine yerleşmiş, yargının içine yerleşmiş, devletin tüm kurumlarının içerisine yerleşmiş bu virüslerin temizlenmesi lazım." dedi.
Batı dünyasının tavrını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı demokrasiden yana mı darbeden yana mı? Ben bu açıklamaları, bunlar darbeden yana diye düşünüyorum. Eğer bunlar demokrasiden yana olsaydılar, bütün açıklamaları bu istikamette olurdu. Ama kendilerini ele verdiler." değerlendirmesinde bulundu.
"ALMANYA NASIL İZAH EDECEK?"
Almanya'nın Köln kentinde yaşayan Türk kökenli vatandaşların ağırlıklı katılımıyla geçen pazar "Darbeye karşı Demokrasi Mitingi" düzenlendiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Demokrasiye sahip çık, şiddetin karşısına dikil, darbenin karşısına dikil; böyle bir miting ve bu mitingle ilgili olarak önce Köln'de organizasyon heyetine izin vermekte çok zorlandılar, izin vermediler. Fakat kısa bir süre önce Avrupa Birliği'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'nın orada video konferansla yayın yapmasına müsaade ettiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak o kalabalığa, oraya gelen demokratik haklarını kullanan vatandaşıma telekonferansla veya video konferansla seslenmeme oradaki Eyalet Anayasa Mahkemesi müsaade etmedi. Şimdi soruyorum; Almanların yetkili makamları veya Alman yargısı eğer demokratik bir hukuk devleti olduğunu iddia ediyorsa, demokratik bir hukuk devletinin Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan'ın video konferansla orada konuşmasını engellemeyi neyle izah edecek?"
BİLAL ERDOĞAN'IN İTALYA'DAKİ EĞİTİMİ
İtalyan kamuoyunda, "Türkiye'de gazeteci ya da öğretim üyesiyseniz hapse girebilirsiniz" şeklinde bir algı olduğunu anımsatan muhabire, Erdoğan, enteresan bir örnek vereceğini belirterek, "Şu anda İtalya'ya girmiş olsa veya girecek olsa benim oğlumu belki de tutuklayacaklar. Nedir, söyleyin bakalım dendiğinde söyleyebildikleri hiçbir şey yok. Bologna'da doktorasıyla alakalı mezuniyetini verecek, benim oğlumla ilgili işte aynı bu yapı orada böyle bir dava açma yoluna gidiyor. PKK, Bologna'da pankart açıyor, kortej düzenliyor, oturduğu yerlerde beni diktatör ilan ediyorlar. Niye bunlara müdahale etmiyor. Bu mu hukuk devleti? Benim oğluma nasıl oluyor da böyle bir yolla, böyle bir güya hukuk, kusura bakmasınlar, İtalyan hukuku kendini bir defa çek etmesi lazım, böyle bir anlayış olamaz. Bu, Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilerimizi bile sıkıntıya sokar. Benim pırlanta gibi doktorasını ki, Johns Hopkins'te okuyan, ama gelip Bologna'da mezuniyetini alacak olan oğluma kara para aklayıcısı damgasını vurmaya kimsenin hakkı yok. Benim oğlumla uğraşmayı bıraksın da İtalyan kendi mafyasıyla uğraşsın." ifadelerini kullandı.
İDAM CEZASI
İtalyan muhabirin, "İtalya'da idam cezası yok. İdam cezasının tekrar gündeme gelmesi ve ölüm cezası bulunan bir Türkiye'nin AB'ye giremeyeceği göz önünde bulundurulursa, bu adımın AB'den yine bir soğuma, uzaklaşma olup olmayacağı" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın, şu anda Türkiye'de idam yok. Şu anda kara Avrupası'nın dışında dünyada birçok ülkede şu anda bir defa idam hala var mı? Var. Bakın ben size şimdi söyleyeceğim; Amerika, Japonya, Çin, Hindistan, Endonezya, Bangladeş, İran, Pakistan, Tayvan, Belarus, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Dominik, Küba, Bahamalar, bakın bütün bunlarda şu anda hala idam var, sadece Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yok; durum bu. Biz ne diyoruz? Halkımızın böyle bir talebi var mı? Var. Şu anda yaklaşık yüzde 75 kamuoyu araştırmaları bunu gösteriyor." şeklinde konuştu.
Erdoğan, parlamento kararının her şeyin üstünde olduğunu belirterek, "Eğer Parlamentomuz kalkar da bununla ilgili idam noktasında bir karar verirse bu karar her şeyin üstündedir, buna kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz. Çünkü demokrasilerde karar mercii millettir. Milletin temsilcisi neresidir? Parlamentodur. Parlamento böyle bir kararı verdiği zaman orada her şey biter; bizim söylediğimiz bu, başka bir şey söylemiyoruz." yanıtını verdi.
İtalyan sunucunun, "Siz bu ülkelerin hepsinin daha mutlu ve daha güvenlikli emin ülkeler olduğundan emin misiniz" şeklindeki sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Herhalde Amerika, İtalya'dan daha güvenlidir, daha mutludur. AB üyesi ülkelerin çoğundan oraların yaşam standartları çok daha iyi bir konumdadır. Burada birçok örnek vermek de mümkün. Japonya, herhalde Avrupa Birliği üyesi ülkelerden yaşam standardı çok daha iyi olan ülkelerden bir tanesidir" ifadelerini kullandı.
AB İLE VİZE SERBESTİSİ KONUSU
İtalyan gazetecinin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun vize serbestisinin Ekim ayında olmaması durumunda, Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı anlaşmasının sürmeyeceğini söylediğini hatırlatması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Doğru söylemiş. Çünkü burada vize olayı olması halinde geri kabul işler, vize olayı olmadığı halde geri kabul biter." dedi.
FETÖ ELEBAŞININ İADESİ
FETÖ'nün elebaşısı Fetullah Gülen'in ABD'den iadesi için ilgili dosyaların gönderilip gönderilmediği ve İçişleri ile Adalet bakanlarının ABD seyahati hazırlığında olup olmadığı sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zaten elektronik ortamda gönderdiğimiz dosyalar var, yani bu darbe girişiminden önce gönderdiklerimiz var. Şimdi darbe girişimiyle birlikte göndermekte olduklarımız var. Şu anda yargı biraz daha mesafe aldıktan sonra Dışişleri Bakanı, bunun yanında Adalet Bakanım, özel temsilcim, bunlar bir heyet olarak ayrıca gidecekler ilgililere, yetkililere bunları bütün belgeleriyle, video çekimleriyle anlatacaklar. Ama ben Amerikalı dostlarımıza şunu söylüyorum; bu adam ve başında olduğu örgüt Milli Güvenlik Kurulumuzun bizim ilan ettiğimiz terör listesi içerisindedir ve Hükümetimiz aynı şekilde bunu terör listesine almıştır, bunlar ortada. Amerika bizden herhangi bir teröristi istediği zaman biz kendilerine o teröristleri verirken belge gönderin, şunu gönderin, bunu gönderin dememişizdir, vermişizdir." şeklinde konuştu.
ABD'nin bu konuda NATO müttefiki Türkiye'ye karşı olumlu tavır alacağı umudunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Temenni ederim ki burada olumlu bir davranış sergilerler ve bu adamı da bize teslim ederler. Teslim ettikten sonra da ha Türk adaleti gereği neyse bu gereğini yapar." dedi.
İtalyan gazetecinin "Eğer ABD, Gülen'i iade etmezse ne olur" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:
"Şu anda tabii bizim Amerika Birleşik Devletleri'yle ilgili münasebetlerimiz ayrı bir konu, bu şahısla ilgili şu andaki talebimiz ayrı bir konu. Verin, yargılanacaksa burada biz bunu yargılayalım; istediğimiz bu. Ama Türkiye-Amerika ilişkileri tabii ki varsayımlarla belli temel bir esasa bağlanmaz. Bizim münasebetlerimiz yine devam eder ama bu olay tabii ki bizi yaralar, bunu da söylemek isterim."