Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman ARD kanalına verdiği mülakatta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili soruları cevapladı. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
EN KRİTİK AN: Siyasi yaşamımın en kritik anıydı diyebilirim, 14 sene içinde böyle bir anı yaşamadık. Tabii en büyük üzüntümüz, bu şahsımdan öte milletime karşı yapılmış bir darbeydi, saldırıydı. Çünkü parlamentolar nerenin temsilcisidir? Milletin temsilcisidir, milletin vekillerinin olduğu yerdir. Mesela benim daha önce Başbakanlık odam olarak kullandığım yer tamamıyla yok oldu ve parlamentonun genel kurul binasının dışında hemen hemen her yer şu anda harabe. Bu bir demokrasiye saldırıdır ve bu demokrasiye saldırıya da milletimiz çok sert karşılık vermiştir.
HUKUK DIŞI ADIM ATILMADI: Darbe girişiminde bulunanların attığı adımın mazisi 30-40 yıllık bir geçmişe sahip. 15 Temmuz sonrası gerçekleştirilen görevden uzaklaştırmalar hukuk çerçevesinde yapılıyor. Hukuk dışı atılmış herhangi bir adım söz konusu değil. Darbeler tamamen hukuk tanımaz adımlardır ve bu hukuk tanımaz adımlara karşı şu anda bunların mahfilleri neresiyse, bu darbe girişiminde bulunanların kendilerine ait kurumları var, bunların eğitim kurumları da var, bunların asker içerisinde bu temsilcilerinin dışarıdaki irtibatlı olduğu yerler var, bunların kendilerine ait çok ciddi bir yapılanması, bir şeması var ve bütün bunların hepsi, MİT'te bunların kimlikleri belli. Belli olduğu için üzerine süratle gidilebilmiştir.
HENÜZ BİTMİŞ DEĞİL: Bu terör örgütüne karşı devlet şu anda refleksini ortaya koymuştur ve bu refleksiyle beraber bu darbeyi şu anda def etmiştir. Daha henüz bitmiştir demiyorum, bu süreci takip etmemiz lazım, eğer burada bir gevşeklik, rehavet olursa çok daha tehlikeli olabilir.
NORMALLEŞME OLURSA OHAL UZATILMAZ: Eğer normalleşme süreci olmuşsa, normalleşme sürecine girmişsek zaten devamına gerek yok. Bakın Fransa'da bizimki gibi bir darbe filan olmadı, bir terör saldırısı oldu ve terör saldırısının da boyutu belli. Bizimkiyle mukayese edilir bir şey değil. Fransa 3 ay önce ilan etti, ardından bir 3 ay daha ilan etti, şimdi bir 3 ay daha ilan etti.Eğer bu 3 ay içinde bir normalleşme olursa tekrar uzatmak diye bir şey söz konusu değil, ama 6 aya kadar bunu uzatma yetkimiz var.
GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR
"Biz ülkemizde 30 yıldır, 35 yıldır terörle mücadele ediyoruz ve bu teröristlerin büyük birçoğu Almanya'da besleniyor, Almanya bunlara çok ciddi destek veriyor. Ben bunlarla ilgili Sayın Şansölye'ye 4 bin dosya verdim ve Sayın Şansölye'ye sorduğumda ne yaptınız diye, 'İşte yargı devam ediyor, şu anda o dosyaların sayısı 4 bin 500 oldu' dedi. Bakın, geciken adalet, adalet değildir. Biz mülteciler konusunda ne söz verdiysek biz sözümüzün arkasında dururuz. Ama şimdi Avrupa'ya soruyorum "Siz verdiğiniz sözün arkasında durdunuz mu? Türkiye bakın hala barındırmaya devam ediyor, 3 milyon insanı biz barındırıyoruz. Biz bu 3 milyon insanı bıraksaydık, bunlar Avrupa ülkelerine gitmiş olsaydılar, Avrupa o zaman ne yapacaktı? Ekonomik olarak Avrupa ülkelerinin birçoğundan çok daha iyi bir konumdayız, herhangi bir sıkıntımız yok. Büyüme oranlarına baktığınız zaman Türkiye şu anda AB üyesi ülkelerin neredeyse tamamına yakınından çok daha iyi bir noktadır. Türkiye'de herkes demokrasiye sahip çıkarken eğer siz derseniz ki, Türkiye'de demokraside bir sıkıntı var, bu gerçekten bizim için üzüntü verici olur, yanlış olur. Şunu çok açık ortaya koymak lazım: Yani ben ne Münih'teki, ne Ansbach'taki bütün bu şeyleri asla İslamcı bir saldırı olarak değerlendirmem ve sizler de böyle bir yanlışa düşmeyin. Terör saldırılarına İslamcı sıfatını takarsanız bu Müslümanlara, tüm dünya Müslümanlarına saldırı olur, saygısızlık olur. Hıristiyan terör diyebilir misiniz veya Musevi terör diyebilir misiniz?"
'HALKIN TALEPLERİNE KAPALI OLAMAZSINIZ'
"Burada
bir gerçeği vurgulayalım; şu anda biz 53 senedir AB'nin kapısındayız, biz idam cezasını kaldırdık. İdam cezasını kaldırdık da ne değişti? Şu anda eğer demokratik bir hukuk devletindeyseniz, demokrasilerde söz kimindir? Halkındır değil mi? Halk şu anda idam diyor. Halkın bu talebine, hayır, biz sizin bu talebinizi kabul etmiyoruz diyebilir misiniz? Bu talebi getireceğimiz yer neresidir? Parlamentodur, Parlamentoya bu talep gelir, Parlamento kabul eder veya etmez. Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı bu şehit sayısı binlerce olurdu ama başarılı olamadılar. Halk şu anda isyan ediyor ve halk adeta gittiğimiz meydanlarda, her yerde bize bunu söylüyor. AB'nin de bu noktadaki yaklaşımlarını samimi bulmuyorum." Ben kral değilim, ben sadece Cumhurbaşkanıyım, yani halkın, milletin seçtiği yüzde 52'yle bir Cumhurbaşkanıyım ve Türkiye'de krallık yok. Demokratik bir hukuk devleti içerisinde halkın taleplerine kapalı olamazsınız, hayır diyemezsiniz. Halkın nabzına kulak vermemiş olsaydık, halkımız beni yüzde 52'yle Cumhurbaşkanlığına getirmezdi."