"FETULLAHÇI ÇETE YÜKSEK YARGIDAN TEMİZLENİYOR!"
Türkiye önemli gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bıraktı. Rusya ve İsrail ile kopma noktasına gelen ilişkilerimizde yeniden bir dönem yaşanırken, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen terör saldırısı ile bir kez daha üzüntüye boğulduk. Bu önemli gelişmeler arasında Yüksek Yargı'da sessiz sedasız bir tartışma yaşanıyordu. Yüksek Yargı'da büyük değişimi içeren kanun teklifi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Fetullahçı Terör Örgütü ve PKK medyasının büyük tepkisine neden olan bu kanun değişikliği Yüksek Yargı için ne ifade ediyordu? Bu soruyu AK Parti Denizli Milletvekili ve Meclis Adalet Komisyonu Üyesi Avukat Cahit Özkan'a sorduk.
CHP BİR TOPLUMU İNŞA ETMEK İÇİN YARGIYI KULLANMIŞ
AK Parti iktidarı döneminde birçok alanda başdöndürücü bir değişim yaşandı. Ancak Milli eğitim ve yargı konusunda eleştirilerden bir türlü kurtulamadı. Özellikle yargıda yaşanan sorunların temel sebebi nedir?
Yargı sadece siyasi iradenin alacağı kararlarla şekillenebilecek bir kurum değil. Yargının bağımsızlığından hareketle yargıdaki yetişmiş personelin önemi ortaya çıkmaktadır. Mahkemeleri ve hakimleri bu hükümet atamıyor. Yargının Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığı serüveni takip ederseniz nasıl sorunlar yumağı haline geldiğini hep birlikte görürüz.1920'lerde Mahmut Esad Bozkurt'un Adalet Bakanı olduğu dönemde yargı, bir toplumu inşa etmek üzere kurulmuştur. O günden bu yana yargının operasyonel bir pozisyon aldığını görüyoruz. AK Parti iktidarı döneminde bunun önüne geçildi. Şimdi yapılan son düzenleme ile birlikte yargıdaki bu hegemonyanın kırılması amaçlanıyor.
YARGIDA BAĞIMSIZLIK DEĞİL TARAFSIZLIK SORUNU VAR
-AK Parti son düzenleme ile birlikte kendi yargısını kuruyor gibi bir eleştiri de var…
Bakın bugüne kadar AK Parti döneminde yapılan bütün düzenlemelere baktığımızda HSYK üzerindeki siyasetin etkisini kırmak için birçok değişiklik yapıldı. Ancak yargı o kadar bağımsızlığını yitirmişti ki hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın yargı bağımsızlığını elde edemiyorsunuz. 1990'lı yıllarda Seyfi Oktay döneminde net bir şekilde taraflı bir yargı inşa edildi. "Kendi yargıçlarımızı aldık" diyerek kendi siyasi amaçlarına uygun yargı inşa ettiklerini itiraf ettiler. Şimdi o dönemde ekilen tohumlar yargıya hakim olmuş durumda. Yargıdaki adalet ve güven sorununun kökeni budur. Yüksek yargıdan başlayarak balık kokmaya başlamıştır. Temelleri ve tohumları 20-30 yıl önce ekilmiştir. Türkiye yargısının bağımsızlık sorunu yoktur, tarafsızlık sorunu vardır. Maalesef bazı yargı mensupları kararlarını verirken siyasi geçmişlerine göre karar veriyorlar. Son yasal düzenleme bunun da önüne geçecek şekilde yapılandırıldı.
YÜKSEK YARGININ YÜKÜ AZALTILACAK
-Yargıdaki son düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu?
Biz istinaf mahkemelerini yıllar önce kaldırdık. İhtilaf mahkemeleri olmadan yüksek yargı tam 96 yıl denetim yaptı. Bu yüksek demokrasilerde olmayan bir durumdur. Biz istinaf mahkemelerini tekrar hayata geçiriyoruz. 20 Temmuz'da göreve başlayacak. Bu yüksek yargının iş yükünü azaltacak. Almanya'da neden Yargıtay'a yüzbinlerce dosya gelmiyor? Çünkü orada İstinaf Mahkemeleri var. Bu Avrupa Birliği standartlarında bir düzenlemedir.
30 YIL SÜREN YÜKSEK YARGI DÖNEMİ SONA ERECEK
-Son düzenleme ile yüksek yargıda uzun yıllar devam eden görev sürelerinin de önüne geçilecek mi?
Yüksek yargıdaki 25-30 yıllık görev süreleri hukukun dinamik şekilde gelişmesine imkan vermiyor. Diğer taraftan Yüksek Yargı'ya atanmak isteyen başarılı hakim ve savcıların motivasyonlarını kırıyor. 35 yaşında yüksek yargıya giren bir kişi 65 yaşında emekli oluyor. Hukukta ve yargılamada gelişmeleri takip etmek için yüksek yargıdaki görev süreleri 9-12 yıl olmalıdır. Almanya'da bir hakim 50-55 yaşından önce Yüksek Yargı'ya seçilebiliyorlar. Bizim amacımız yargıda dinamik bir anlayışın hakim olmasıdır. Bunu yapmazsak özgürlükler aleyhinde bir pozisyon alan yargı ile karşılaşırsınız.
MUHALEFET DE HAKLI OLDUĞUMUZUN FARKINDA
-Bu yasa değişikliği mecliste tartışılırken muhalefetin tavrı ne oldu?
Meclis dışında CHP'li üyeler ile görüştüğümüzde aslında bu yeni düzenlemeyi benimsediklerini görüyoruz. Ancak meclis görüşmelerinde buna itiraz ediyorlar. Önceki dönemde yargıda yapılan düzenlemede MHP ve CHP'den büyük bir direnç görmüştük. Ancak bu son düzenlemede çok fazla direnmediler. Onlar da bu düzenlemenin bir ihtiyaç olduğunu kabul ediyorlardı. Paralel Yapı tarafından tasfiye edilen Deniz Baykal, 6 yıl aradan sonra ilk kez meclis kürsüsüne çıkarak bu yasa aleyhinde bir konuşma yaptı. Satır aralarında Paralel Yargı ile mücadelede hükümetle hemfikir olduğunu gördük. CHP bu yasada direnç göstermedi. Çünkü muhalefet bu yasanın Yüksek Yargı'daki değişim ve yargıya güven için kaçınılmaz olduğunu biliyordu.
PARALEL YAPIYA ARTIK YÜKSEK YARGIDA YER YOK!
-Bu yasal düzenleme Paralel Yapı'nın Yüksek Yargı'daki gücünün kırılmasının önünü açacak mı?
Yasal düzenleme olsun ya da olmasın devlet Yüksek Yargı'da Paralel Yapı ile mücadeleye devam ediyor. Yasa olsun ya da olmasın biz bu yapı ile mücadele etmekle sorumluyuz. Bir örnek vermek istiyorum. HSYK'nın atadığı hakim ve savcılar tarafından açılan Balyoz davasının kararı, Paralel Yapı'nın çok etkili olduğu izlenimi veren Yargıtay 9. Daire tarafından oybirliği ile onandı. Aynı davada Anayasa Mahkemesi oybirliği ile "savunma hakkı ihlal edilmiştir" dedi. İki farklı mahkeme birbirine bu kadar zıt kararları oybirliği ile alıyorsa artık o Yüksek Mahkeme'nin tarafsızlığından bahsedemeyiz. Bugüne kadar Paralel Yargı'dan mağdur olan herkes için mücadele ettik ve ediyoruz. Milletimizin adil yargıya kusursuz bir şekilde kavuşabilmesi için bu yapı ile taviz vermeden mücadele edilmesi gerekir. Hem Paralel Yapı'dan talimat alarak karar vereceksin, hem de Yüksek Yargı'da kalmaya devam edeceksin. Hayır kalamazsın. Yasal düzenleme olsa da olmasa da buna izin verilmesi artık mümkün değildir.
YÜKSEK YARGIDA HÜCRE TİPİ FETÖ YAPILANMASI VAR
-Paralel Yapı Yüksek Yargı gerçekten çok etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Etkin olmamış olsalardı hücre tipi yapılanmalarla hükümete karşı bir darbe girişiminde bulunabilirler miydi? Elbette başta emniyet olmak üzere etkililerdi ama en büyük güçlerini Yüksek Yargı'daki hücre tipi yapılanmalarından alıyorlardı. Zaman zaman MHP'li, CHP'li AK Partili ya da farklı siyasi düşünceden gibi göründüler. Tarafsız bir yargıyı hayata geçirmek gibi bir niyetleri hiç olmadı. Nihai bir hedefleri vardı. Bunu gerçekleştirmek için Yüksek Yargı'da hücre tipi bir yapılanmaya gittiler. Yargı içinde yapılanmaları büyüktür. Hükümete ve TSK'ya darbe yapmayı düşünecek kadar güçlüydüler. Bundan sonraki süreçte işin vehameti bilinerek Anayasal ve yasal değişiklikler yapılmaya devam edilecek.
YARGI ARTIK BU TÜR ÇETELERE KAPISINI KAPATACAK
-Peki bundan sonra bu tür yapıların Yüksek Yargı'da ortaya çıkmaması için ne yapılması gerekir?
Bundan sonra bu tür yapıların ortaya çıkmaması için denetlenebilir bir yargının oluşturulması lazım. "Ben kararımı veririm, kimseye hesap vermem" diyen bir Yüksek Yargı olamaz. Talimatla verilen kararlar meslekten ihraca kadar giden bir yasal süreç mutlaka işletilmelidir. Batı, yargı içindeki çürük yumurtaları ayıklayarak yargı bağımsızlığı konusunda önemli mesafeler almıştır. Yargıya güven evet azalmıştır ama bunun sorumlusu AK Parti değil, yargıda ideolojik ve örgütsel kadrolaşmayı sağlayan düzendir. Biz bu düzeni değiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Yargı son düzenlemelerle bu tür tehditlere tamamen kapısını kapatmıştır.
YARGIDA TALİMATLA KARAR VEREN ANLAYIŞ SONA ERECEK
-Son olarak ne söylemek istersiniz?
Temel sorun bağımsızlık değil tarafsızlıktır. Her yargı mensubu her açıdan bağımsızdır. Ancak tarafsızlık konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz. Bizim tarafsızlığa ihtiyacımız var. Bunu sağlamak için değişimin Yüksek Yargı'dan başlaması gerekir. Talimatla karar veren bu anlayış bitecek. Bunu hep birlikte göreceğiz.