'İki bölümde incelemek lazım; bunlar organize faaliyetler, etkili olur mu? Organize olduğundan kimsenin şüphesi yok. Bir etkisi olur mu? Sokağa çıkmanın devrimci pratikteki karşılığı nedir; üretimden gelen bir gücün vardır, kesersin dolayısıyla bundan etkilenen birileri olur. Tatile girmiş liselilerin sokağa çıkmasıyla nasıl bir etki planlanmaktadır dünyada, hangi terminolojide bunun karşılığı vardır, yoktur. Gazoz satışları düşer, doktordan çocuklar 5 gün rapor alıp okulu kaytaracaklardır, ona yarar.
"LİSELİM DEYİP GEÇİLEBİLECEK BİR MEVZU"
Bunların hepsi iyi liselerde okuyan çocuklar. Bu emek sermaye çelişkisinde kaybedecekleri kazanacakları bir şey yok. Bu kavganın tarafı falan değil. O çocuklar harekettir diye sokağa çıkıyorlar, onlar için bir eğlence. Ama buradan bir şey üretilmesi, buradan bir sonuca varılması mümkün değil çok da ciddiye alınacak bir şey değil, liselim deyip geçilebilecek bir mevzudur.'
"BU DURUM ÇARESİZLİĞİN GÖSTERGESİDİR"
'Çaresizliklerinin göstergesidir bu durum. Çaresiz kalınca bunlardan medet umuyorsunuz. Gezi sürecinde; işçilerle ilişkiniz sıfır, gitsinler bir fabrikaya dayak yerler. Başka toplumsal kesimlerde, beyaz yakalı dedikleri soruyorsunuz ya bunlar kim? Bunlar 'Y kuşağı' dedikleri 1980-2000 arası aslında bizim yaşıtlarımız. Bizim kuşağın, arada kalmış kuşağın toplumsal taleplerini bir şekilde çocukları üzerinden görmeye çalışıyorlar.'
Melih Altınok: Provokasyon başarıya ulaşamaz
"BU GEZİ PROVOKASYONUDUR"
'Gezi'de de denediler, Gezi'de de zaten liseli çocuklar vardı. Dolayısıyla küçüle küçüle liseye gelmiş bir durum. Şöyle yapıyorlar; kurumlar üzerinden; mesela içlerinde saygın kurumlar var Galatasaray Lisesi, kolejler gibi. Oradan daha çok dışarıya yönelik bir politika izlemeye çalışıyorlar. Türkiye'de liseliler böyle bir şey izliyor. Çünkü içerideki hiçbir aktörle etkili bir sonuç alamadıklarını gördüler, tamamen dışarıya kanalize olmuş durumdalar. İçeriden, kurumlar üzerinden mesaj vermeye çalışıyorlar, ama dediğim dibi liselim der geçeriz. Bir şey çıkacağını düşünmüyorum.'