Zirve Yayınevi cinayetini kullanarak birçok kişiyi hapse atan ve davayı Ergenekon'la birleştirmek için kumpas kuran FETÖ'nün gizli tanığı İlker Çınar, belgelerde, Zekeriya Öz ve diğer FETÖ üyelerinin kendisini nasıl yönlendirdiğini anlattı.
Savcılığa 'davacı' konumunda ifade veren Çınar, paralel yapının Zirve cinayetinden sıyrılmasını Öz ve ekibinin sağladığını anlattı. Çınar, dönemin Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı A. K.'nın, cinayeti Ergenekon'a bağladığını ve Öz'le işbirliği yaptığını söyledi.
Çınar, ifadesinde şöyle dedi: "Zirve Yayınevi cinayetinin işlenmesinde Gülen cemaatinin rolü vardır. Cemaat kendisini bu işten sıyırdı. Sıyıran Zekeriya Öz ve ekibidir. Tüm ihale Ergenekon'a kaldı. Ergenekon'a dair pek çok belge, cemaatçe çok önceleri sahte olarak hazırlanmıştır."
Malatya Zirve cinayeti davasının gizli tanığı İlker Çınar, bu kez gerçekleri anlattı. FETÖ ve Zekeriya Öz tarafından nasıl yönlendirildiğini ve gizli tanık yapıldığını anlatan Çınar; "Cinayette Gülencilerin parmağı var. Bir şekilde kendilerini bu işten sıyırdılar." dedi.
'ZİRVE KATLİAMINDA GÜLEN'İN ROLÜ VAR'
KENDİSİNE MUHALİF OLANLARI HAPSE ATMIŞLAR
Belgelere göre Çınar, FETÖ yapılanmasının kendisini nasıl tehditle gizli tanık yaptığını ve örgütün olaydaki rolünü açıkça ortaya koyuyor.
Malatya'da 2007'de üç misyonerin öldürüldüğü cinayete ilişkin yürütülen dava, 2011'de Ergenekon davasıyla birleştirilmiş, FETÖ'cü yapılanmanın davayı, kendisine muhalif olanları hapse atmak için kullandığı iddiaları ortaya atılmıştı. İlker Çınar hem ihbar mektubu yazarak, hem de gizli tanık olarak davanın seyrini belirleyen kişi olmuştu. Çınar'ın ifadeleriyle emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile birlikte jandarma personeli 1 albay, 1 muvazzaf binbaşı, 3 astsubay, 2 uzman çavuş ve 1 öğretim görevlisi "terör örgütü" suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Çınar, geçtiğimiz şubatta HSYK müfettişlerindeki ifadesinde cematin Zekeriya Öz başta olmak üzere yargı ve emniyetteki adamları ile Zirve Yayınevi cinayetindeki rollerini, saptırmalarını, sahte delillerle davayı Ergenekon'a nasıl bağladıklarını deşifre etti.
ZİRVE'Yİ ERGENEKON'A BAĞLAYAN BAŞSAVCI
Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı A.K.'ya 2010 yılında Zirve Yayınevi cinayetine dair ihbar mektubunu götürdüğünü kaydeden Çınar, sonrasını şöyle anlattı: "Benim anlattıklarımdan ve dilekçe içeriğinden sonra konunun İstanbul ile alakalı olduğunu ve Zekeriya Öz isimli bir savcının bakacağını, bir görüşme yapması gerektiğini söyleyip beni gönderdi. Ertesi gün yanına gittiğimde Zekeriya Öz ile görüştüğünü, dilekçeyi oraya göndereceğini söyleyerek dilekçemin üst kısmına 'İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na' yazdırdı. A.K.'nın bu kadar ısrarcı olmasından ben, Zirve Yayınevi'nin Ergenekon'a bağlanacağını anlamıştım. Benim yaptığım ihbar üzerine Malatya'da meydana gelen Zirve Yayınevi cinayetini Ergenekon'a bağlayan Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı A.K.'dır."
ZİRVE CİNAYETLERİNİN TANIĞI KONUŞTU: FETÖ'NÜN PARMAĞI VAR
PARALELCİLER ÇINAR'I EV HAPSİNE ALMIŞ
Çınar, davacı konumunda verdiği ifadesinde, Öz'ün kullanılmaya müsait bir karakter olduğunu ve Cemaat tarafından da kullanıldığını belirterek; "Öz ve Yurt Atayün, Kazım Aksoy, Hüseyin Özkan ve Oğuzhan Ceylan gibi isimler beni İstanbul'da zorla bir yere kapatarak yaklaşık 1 ay burada tuttular. Bu yer Halkalı'da bulunan bir evdir. Bu evin her tarafında kamera vardı ve resmen beni göz hapsinde tuttular. Bu işi planlayan başta Zekeriya Öz'dür. Dosya yetkisizlikle Malatya'ya gittikten sonra beni serbest bıraktılar." diye konuştu.
GÜLENCİLER ALEYHİNE TEK SÖZ ETTİRMEDİLER
İstanbul TEM Şube'de ifade verirken Gülenciler aleyhine herhangi bir cümle sarf ettiğinde polisler tarafından tehdit edildiğini aktaran Çınar, şöyle devam etti: "Gülen cemaatine hiç laf ettirmiyorlardı. Yine ifadem sırasında işlerine gelmeyen doğru cümleler sarf ettiğimde bana, 'Seni sorgu odasına alırız, orada istediğimiz beyanları alırız.' şeklinde söz söyleyerek bana baskı kurdular. Bunu yapmalarındaki tek amaç ellerindeki tüm dosyaları yalan dolanla Ergenekon'a bağlamaktı. Bunun içerisinde Zirve Yayınevi cinayeti de vardır."
HAZIRLIKLARA 2008'DE BAŞLADILAR
Ergenekon belgelerinin nasıl hazırlandığına da değinen Çınar; "Bu süreçte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ergenekon adı altında yürütülen soruşturmaların içerisinde bulunan pek çok belge Gülen cemaati tarafından çok önceleri sahte olarak hazırlanmış ve bu şekilde dosya kapsamına alınarak delil oluşturulmuştur. Zirve Yayınevi cinayetini Ergenekon'a bağlamak için de 2008 yılında Gülen cemaati hazırlıklara başlamıştır. Zirve Yayınevi cinayeti kapsamında da Gülen cemaatinin oluşturduğu sahte belgelerle delil yaratılmıştır." dedi.
ZİRVE CİNAYETİNDE CEMAAT PARMAĞI
Zirve Yayınevi cinayetini soruşturma sürecinde verdiği ifadeler ile farkında olmadan Gülen cemaatine yardımcı olduğunu ifade eden Çınar, buna rağmen Cemaat'in kendisini Adem Yavuz Arslan aracılığıyla yayımlanan bir kitapta deşifre ettiğini söyledi. Çınar şöyle dedi: "Beni deşifre ederek şüpheli konumuna getirdiler. Benim ifadelerimi 'Bir Ermeni Var' isimli kitapta yayımlayarak deşifre eden kişilerin Zekeriya Öz ve TEM Şube yetkilileri olduğunu düşünüyorum. Benim Cemaat tarafından deşifre olmama neden olan ilk olay budur. Cemaat'in beni deşifre etmesinin altındaki asıl amacı bir türlü bulamıyorum. Ancak ben Adem Yavuz Arslan'ı 2008'de benim hakkımda yazdığı bir yazı nedeniyle şikâyet etmiştim. Bunun intikamı diye düşünüyorum."
İfadesi boyunca, Zirve Yayınevi cinayetinde Gülen cemaatinin parmağı olduğunu yineleyen Çınar; "Ancak şunu söyleyebilirim ki, Gülen cemaati kendisini bir şekilde bu işten sıyırdı. Cemaati de bu işten sıyıran Zekeriya Öz ve ekibidir. Tüm ihale Ergenekon'a kaldı." diye konuştu.
'ESKİ İFADELERİNİN TAM TERSİ İFADE VERDİ'
HSYK Kurul Müfettişliği tarafından Gizli Tanık İlker Çınar'ın vermiş olduğu ifadesi Malatya'daki Zirve Yayınevi Davası ile ilgili bazı ayrıntıları da anlatması nedeniyle Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi ve davanın sürdüğü Malaya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyaya eklendi
HSYK'nın üst yazısında, "Vermiş olduğu ifadeler ile görülmekte olan yargılamanın seyrini değiştiren İlker Çınar isimli şahsın, tarafımızdan alınan bu beyanı ile daha önce alınan ifadelerinin neredeyse tam tersi ve Malatya'da görülmekte olan yargılamayı doğrudan ilgilendirir mahiyette olduğu değerlendirilmiştir…" denildi.
Kaynak: Zaman