Yalçın Topçu kardeşimi bugüne kadar ortaya koyduğu samimi çalışmalarını kutluyorum. Yerlilik deyince ilk akla gelen Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimi rahmetle, hasretle yadediyorum. Bengladeş'ten Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Rahman Nizami'nin idamından duyduğum derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Herşeyden önce siyasi bir lider olan Rahman Niyazi'nin böyle bir cezayı ve infazı hak edecek herhangi bir suçu olmadığına inanıyorum. Bengladeş hükümetinden ülkenin istikrarı ve geleceği, huzuru için bu tür konularda daha dikkatli adımlar atmasını bekliyorum. Müslümanların dünyanın her köşesinde mağdur ve mazlum duruma düşürüldüğü bir dönemde bu tür sıkıntıların yaşanmasını teessürle takip ediyorum.
BİZİM İÇİN KARAR ALDIĞINI SANAN AHMAKLAR VAR
Nizami'nin dediği gibi 'Ben gidiyorum, arkamda bir fikir kalsın istiyorum. Bu bir imtihandır. Böyle olacağını söylemedi kimse. Sancısız, bedelsiz olduğunu söylemedi. Bu yola baş koymak gerekirse o uğurda bu yoldan vazgeçmek demektir. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir, siz kimsiniz ki? Kulunu razı etmek için yaratıcıyı üzecek değiliz. Ben gidiyorum. Benden önce giden kardeşlerimin yanına, arkadaşlarımın yanına Resullullah'ın yanına gidiyorum. Siz kalacaksınız. Kimin doğru olduğu benim gittiğim yerde çıkacak ortaya. Ben gidiyorum. Çeki düzen verin kendinize. Sıranın size de geleceğini unutmayın. Şehadetim, şehit gibi yaşayanlara nasip olacağını, Allah'tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim" Merhum Nizami'ye Allah'tan rahmet Bengladeşli müslümanlara başsağlığı diliyorum.
TÜM ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM DİYORUZ
Biz bu vesile ile Bangladeş Büyükelçisimizi geri çağırdık. Şu anda İstanbul'a inmiş durumda. Şunu unutmayın; zalimler için yaşasın cehennem! Türkiye gerçekten yerli köklere sahip olanlarla, gerçekten milli damardan beslenenlerle bu ülkeye ve millete gizli açık husumet içinde olanlar arasında farkın ortaya çıktığı günlerden geçiyor. Bu kritik günlerde birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvetimizi, geleceğimizi koruma ve güçlendirmenin çabası içerisindeyiz. Ayrım yapmaksızın dünyadaki tüm mağdurların, mazlumların herkesin temsilcisi olmaya çalışıyoruz. Ulaşabildiklerimize yardım elimizi uzatıyoruz. Ulaşamadıklarımızın da feryadını uluslararası kurumlar nezdinde dile getiriyoruz. Eğer mazlumların hakkını savunmazsak bu millet bu ümmet bize hakkını helal etmez. Bunun için dünya beşten büyüktür diyoruz. Dünyada şu anda 1 milyar 700 milyon müslümanın temsilcisinin olmadığı BM Güvenlik Konseyi'nin adil bir karar alacağına ben inanmıyorum. 5 ülkenin beşi de hristiyan.
İSMİNİ BİR DAHA ZİKRETMEME KARARI ALDIĞIM O ZAT!
Bu yıl BM Genel Kurulu'nda çok daha farklı bir şekilde dile getireceğiz. İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi'nde de gündeme getirdim. Bunları anlatacağız. Ağlamayan bebeye süt vermezler. Bunu unutmayın. İşte Rahman Niyazi için bir ses duyamadık. İdamlara karşı olan AB'den bir ses duyamadık. Hani idama karşıydınız. Dünyada demokrasi ve idamlara karşı olduğunu söyleyen bir ses çıkmadı, niye? Çünkü idam edilen bir Müslüman'dı. Ve bir alim. 45 yıl önceki bir davanın kararı bunlar tarafından maalesef adil olmayan bir şekilde alınıyor. Bölgemizdeki tüm eli kanlı terör örgütlerinin ortak hedefi haline gelen sınırları içindeki mücadele hapsedilmeye çalışıyor. İşte AB'nin tavrını görüyoruz. Terör konusundaki tavrımızı yumuşatmalıymışız! Siz ne zamandan beri Türkiye'yi idare etmeye başladınız. Kim size bu yetkiyi verdi? Bunlar nasıl demokrat? Nasıl demokrasiye inanıyor anlamak mümkün değil. Benzer bir sözü ana muhalefetin başındaki ismini bir daha zikretmeme kararı aldığım zat söylüyor.
SİZİN GÜLÜCÜĞÜNÜZE BU MİLLETİN DEĞERLERİNİ DEĞİŞMEYİZ
Şu anda Bengladeş'te kararı alan yönetimin bir benzeridir bizim ana muhalefet. Türkiye'nin AB ilişkilerini, terör örgütünün ve onun güdümündeki zihniyetine mahkum edenler tarihi bir yanlışın içindedirler. Biz terör örgütüne hangi gözle bakıyorsak onların tezlerini savunanlara da aynı gözle bakarız. Bugün bize bir terör örgütünün ağzıyla konuşanların yarın bir başka terör örgütü kendi topraklarında eylem yaptığında tek bir söz dahi söylemeye hakları olmayacaktır. Bunlara avroları veriyorlar. Türkiye'ye gidin bölün diyorlar. Silahlarını da veriyorlar. Siz bizim bunları bilmediğimizi mi sanıyorsunuz. Biz iki tane gülücüğünüze bu vatanın kıymetlerini, değerlerini değişmeyiz, bunu biliniz. Bize milletimizin gülücüğü yeter. Açık söylüyorum, Avrupa ülkeleri bu işin altından kalkamaz. Bize demokrasi ve özgürlük nutukları atanlar bu kavramları neredeyse askıya aldılar.
DÜNYAYI AYAĞA KALDIRANLAR TÜRKİYE'Yİ YALNIZ BIRAKTI
DAEŞ kendi ülkelerinde eylem yaptıklarında dünyayı ayağa kaldıranlar Türkiye'yi mücadelesinde yalnız bırakmışlardır. Kimi medya kuruluşları ve siyasetçileri vasıtasıyla ülkemizin terör örgütüne destek vermeyi söylemek gibi cüret etmişler, yalan söylemişler. Bugün DAEŞ'in canlı bomba saldırılarına maruz kaldık. Kilis şehrimize neredeyse her gün roket saldırısı yapılıyor. Güvenlik güçlerimize ateş açılıyor. DAEŞ'in bugüne kadar ki saldırılarında 130'a aşkın vatandaşımızı ve güvenlik görevlilerimizi kaybettik. DAEŞ terör örgütünün Suriye'deki bin 300 mevzisini imha ettik 3 bin hedefini vurduk. 48 bin 600 kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. 3 bin 500 kişiyi sınır dışı ettik. Sınır dışı ettiğimiz kişiler 22'si AB üyesi olmak üzere 97 ayrı ülkenin vatandaşıdır. Terör örgütleriyle böylesine kapsamlı bir mücadele eden bir ülkeye bu işten vazgeç demek terörün safında yer almakla eşdeğerdir.
ÖYLEYSE KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ
Türkiye'ye terörist tanımını değiştir demek bu işten vazgeç demektir. Türkiye DAEŞ koalisyonunda yer alan Suriye'de dilediği gibi operasyon gerçekleştirme imkanına sahip değildir. Kilis sokaklarında karşı taraftan atılan roketlerle her gün vatandaşlar şehit olurken müttefiklerden ses çıkmıyor. Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu konuda gereken adımları icap ediyorsa tek başına atmaktan çekinmeyeceğimizi de buradan ifade ediyorum. Kilis meselesini DAEŞ karşıtı koalisyonun samimiyetini ortaya koyacak bir turnusol kağıdı vazifesi görecektir. Suriye'de yaşayan masumları terör örgütüne terk etmek tüm dünyayı felakete sürükler. Kilis'i umursamayanı, Halep'i umursamayanı biz de umursamama hakkına sahibiz. Avrupa ülkelerin tarzları karşısında ne müttefiklerle ne de ahlakla anlaşmaz yapısıyla anlaşmamız mümkün değildir. Bunların yaptıklarının adı açık söylüyorum iki yüzlülüktür.
YA İLİŞKİLER GELİŞECEK YA DA KENDİ YOLUMUZA GİDECEĞİZ
Kendi değerlerini ayaklar altına alan AB'nin ne üyelerine ne de dünyaya faydası olmaz. Biz AB'nin bir an önce bölgenin ve dünyanın refah, huzur ve güven kaynağı olmasını temenni ediyoruz. Şu Şengen meselesi, vize meselesi. Biz bu işi bitirdik, bunlarla imzalarını attık. Bu yılın Ekim ayında uygulamaya geleceğini karar altına aldık. Şimdi kalkıp bize terörist tanımı vs. diyorlar. Vize şartları içerisinde bunlar var mı? Müzakere ettiğin şu anda Gümrük Birliği üyesi olan Türkiye'ye karşı bunları uyguluyorsun. Kemsi kimseyi aldatmasın. Birliğin üyelik niyetini ve gayretini hala muhafaza eden Türkiye için tutumlarından vazgeçmelerini istiyoruz. Bizim tercihimiz yeni Türkiye'yi Avrupalı dostlarımızla inşa etmekten yana. Şimdi Avrupalı dostlarımızın kararını bekliyoruz. Avrupa Birliği Türkiye'ye çifte standart uygluyor. Yeni dönemde ya ilişkiler gelişecek ya da kendi yolumuzu belirleyeceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Zalimler için yaşasın cehennem"
AYRINTILAR GELİYOR...