Özhaseki, bir çay bahçesinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin güneyinde sınırların yeniden çizildiğini ve bunu yapan ülkelerin Türkiye'nin masada olmasını istemediklerini belirtti.
İçeride de "Orada bataklık var, girmeyin" baskısı ile karşı karşıya bulunduklarını ifade eden Özhaseki, "İyi de Amerika 15-20 bin kilometre, Rusya 5 bin kilometre, Çin 10 bin kilometre öteden geliyor, İran işin içerisine giriyor, İsrail'in zaten oradan çıktığı yok ama hesabını çok iyi biliyor, ortada gözükmüyor. Bizim komşumuz olan, ortak tarih ve kültürümüzün olduğu yere biz girmeyelim istiyorlar. İçeride zaten terörün şiddetinin artması, sarmalın büyümesi bir noktada bizim dışarıyla ilgimizi kesmek için yapılan işlerden biri." diye konuştu.
Özhaseki, terör örgütü PKK'nın kendi iradesinin olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Başları toplansa deseki, 'Ey PKK cemaati, biz bu işten vazgeçiyoruz'. Hayır, bıraktırmazlar. Neden bıraktırmazlar? Dış güçler bunları 30 sene besledi, silahlarını, yiyeceklerini, erzaklarını verdi. Bunların hiçbiri vazgeçmelerine razı olmazlar. Şimdi olan da bu zaten, 'Gideceksiniz, savaşacaksınız' diyorlar. Onlar da gariban çocukları gönderiyorlar ön tarafa, o çocuklar orada savaşa devam ediyorlar. Sonra da ölüyorlar. Yukarıdakiler keyfini sürmeye devam ediyor. Meclis'tekilerin keyfi zaten ayrı bir şey, onlar asla ilişmiyorlar. Güya savunuyor gibi görünüyorlar ama asla ne ilişirler ne de o tarafa varırlar. Yiğitlerse kendi çocuklarını göndersinler hadi. Öyle bir şey yok."
"Laboratuvar adamlar ürettiler"
Terör örgütünün değişik metotlar uygulamaya başladığını, "laboratuvar adamlar" ürettiklerini vurgulayan Özhaseki, şunları anlattı:
"Adam PKK'da. Ona diyorlar ki 'Sen şimdi örgütten çıkacaksın. Sonra bir sosyal medya hesabından dindar mesajlar yazacaksın. Bir yıl sonra IŞİD'e dahil olacaksın. Orada 2-3 yıl sosyal medya hesabından aşırı şekilde dinci mesajlar vereceksin. Seni herkes IŞİD üyesi olarak bilecek. Sonra biz sana haber vereceğiz'. Adam PKK'lı, alıyorlar IŞİD'e yerleştiriyorlar, dinci kılık veriyorlar, daha sonra eylem için gönderiyorlar, adam bir yeri patlatıyor. Size göre hangi örgütten şimdi bu? Böyle bir insafsızca iş başladı. Hiçbir şekilde cep telefonu kullanmıyorlar. Hani diyorlar ya 'İstihbarat nerede, uyuyor mu?' diye. Kulaktan kulağa fiskoslarla iş yapıyorlar. Bu tür laboratuvar adamlarla eylemleri devam ettirmeye çalışıyorlar ama az kaldı, bitiyor bu iş."
Dokunulmazlıkların kaldırılması
Mehmet Özhaseki, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunu CHP'nin yıllardır kullandığını belirterek, bir yandan CHP'nin haksız suçlamaları, bir yandan da teröre destek veren partinin yaptığı yardakçılığın, yataklığın haddi aşan bir hale gelmesi üzerine dokunulmazlıkların sınır tanımadan kaldırılmasını teklif ettiklerini kaydetti.
Bu konuda aldıkları kararı Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamasıyla bu kesimlerin şaşkınlık içine düştüğüne işaret eden Özhaseki, şöyle devam etti:
"Bunlar bizi devamlı suçlayacaklar, biz ezileceğiz, 'yargılanmayacağız' diyeceğiz. Sanki suçlu biziz, her türlü kötülük bizim üzerimizde, biz hırsızları, kötülükleri kollayan adamız. Birden bire 'hodri meydan' deyince bunlardaki şaşkınlığı görmelisiniz. Kendi içlerindeki toplantılar tabi dışarıya sızıyor. CHP perişan bir halde. Bir hafta kadar politika belirleyemediler. Çünkü benim bildiğim Kılıçdaroğlu'nun 39 dosyası var. Her gün soluğu mahkemede alacak, gidip gidip gelecek. Şimdi efeleniyor, 'Hepimiz içeri girmeye hazırız, hapis yatmaya hazırız'. Yapma ya bir yalancı pehlivan. Gören de inanıyor sanki. Grubunu topladığında ellerini masalara vuruyor, hopluyor, zıplıyor, bağırıyor, çağırıyor. Karşısındaki tutulmuş adamlar da alkışlıyor, adam kendini demokrasi kahramanı ilan ediyor ama toplum yemiyor tabi. Bağırmana gerek yok kardeşim, 'Kaldıralım' diyordun, getiriyoruz Meclis'e 'Evet' deyin, bitsin bu iş."
Yeni anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemine de değinen Mehmet Özhaseki, başkanlık sistemini kendileri için değil, Türkiye için istediklerini vurguladı.
FETÖ/PDY operasyonları
"Paralel Yapı"yı 15-20 yıl önce tanıdıklarında öğrenci faaliyetleri yürüttüklerini, fakirlere yardım ettiklerini belirten Özhaseki, şunları anlattı:
"Bu yapıyı içimizde birçok insan sevdi açıktan, gizli destekler verdi, güçlendirdik. Çalışmalara baktık, 'elinize sağlık, Allah razı olsun' dedik. Paralel yapı ne zaman o fabrika kodlarına döner, bu mücadele biter ama hala kafalarında 'Biz bu devleti ele geçiririz, burada her şeyi yaparız, dış güçlerle de temasa devam eder, Türkiye aleyhine çalışırız' diye devam ediyorsa, bu mücadele bitmez. Gelinen noktada Türkiye'nin aleyhine çalışan en önemli örgüt halindeler. Akıl alır gibi değil. 28 Şubat'ta zulüm vardı, ağızlarını açmıyorlardı. Ondan evvel değişik insanlar vardı, hiç mücadele cihetini tercih etmiyorlardı. Hatta askerlere dönüp, 'İsterseniz okullarımızı verelim' diyorlardı. Bugün kendi inanışlarına en yakın insan var işin başında, faaliyetlerine destek vermiş insan var işin başında, kendi düşünce dünyalarında bize söyledikleriyle uygun düşecek bir insan var işin başında. Fakat mücadele ediyorlar, cengaver gibi savaşıyorlar şimdi. Bu kafayı da anlayabilmemiz mümkün değil, kabul edebilmemiz zaten mümkün değil."
"Devlet yavaş gitmekle beraber, sağlam gider"
Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerinin hepsinin el altından, vicdansızca, insafsızca oyunlar oynadıklarını kaydeden Özhaseki, devletin mücadeleyi hukuki zemine oturtmak zorunda olduğunu vurguladı.
Devletin kendine has yöntemleri bulunduğunu ifade eden Özhaseki, "Devlet yavaş gitmekle beraber, sağlam gider. Devletin tuttuğu bir iş varsa esnaf pratikliğiyle hareket etmez. Onun kendine has bir takım metotları var. Bu mücadele parti mücadelesi değil, devlet mücadelesi haline geldi." dedi.