Türkiye, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kadın bakan hakkında sarfettiği çirkin sözleri konuşuyor. "Kemal Kılıçdaroğlu bu çirkin sözlerinin arkasında olduğunu açıklamasının ardından CHP'li kadın vekillerden CHP liderine açık destek geldi. Bu desteği Hürriyet yazarları Ayşe Arman, Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan da karşılıksız bırakmadı. FETÖ, PKK ve CHP medyası da Kılıçdaroğlu'nun kadın bakana yönelik bu çirkin sözlerine destek verirken başta KADEM olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu CHP liderine tepki gösterdi. Peki kadın istismarı ve kadına yöneliş şiddet konusunda bu kadar duyarlı olduğunu belirten çevreler CHP liderinin bu çirkin saldırısı karşısında neden bu kadar duyarsız kalabildi. Bu soruyu ODTÜ mezunu Sosyolog Nurhayat Kızılkan'a sorduk:
İşte Sosyolog Nurhayat Kızılkan'ın Sabah.com.tr'ye yaptığı açıklamalardan bazı başlıklar:
KİMSE ÇARPITMAYA ÇALIŞMASIN TAMAMEN CİNSİYETÇİ BİR YAKLAŞIM
"Önüne yatmak" cinsel çağrışımları olan cinsiyetçi bir söz. CHP'li kadın milletvekillerine göre güya "Anadolu'da" iyi manada kullanılıyormuş, ben hiç duymadım. Benim gözlemlediğim, bu söz, sosyal medyada aylardır cemaatin yazarları başta olmak üzere özellikle erkekler tarafından cinsiyetçi bir mana ile dolaşıma sokulmaya çalışılıyor. Hatta medyada da örneğin Mirgün Cabas ağzında yamuk bir gülümsemeyle, çünkü cinsiyetçi çağrışımlarının farkında, bu sözü etti, ben kendi kulaklarımla duydum.
KADIN VEKİLLER DE "ÖNÜNE YATIP" KILIÇDAROĞLU'NU KORUMUŞ MU OLDU!
Cemaat kendi tabanını bu sözün dolaşıma girmesi için işe koştu, bunu çok açık bir şekilde gözlemledik. Ama ne zaman bunu Kılıçdaroğlu tam bir densizlikle cinsel istismarı eleştireyim derken cinsellik çağrıştıran bir hakarete dönüştürmeyi becerdi, özür dilemek şöyle dursun hemen ağız değiştirdiler, aa meğerse bu söz hiç cinsiyetçi değilmiş, meğer "korumak" anlamına geliyormuş! CHPli kadın milletvekilleri de "önüne yatmak, korumak demektir" diye Kılıçdaroğlu'nun "önüne yatıp"(!) onu korudular. Peki madem öyle neden korumak anlamına geliyorduysa Kılıçdaroğlu bu sözü söylerken salonda onun karşısında müstehcen fıkra dinleyen ergenler gibiydiniz?
BUNLAR KILIÇDAROĞLU'NU KORUMAYA YÖNELİK KOMİK ÇABALAR
Bu komik çabalar, Kılıçdaroğlu'nu temize çıkarmaya çalışmak için bu sözü cümle içerisinde kurma denemeleri yapmak, Anadolu'da kullanılıyor demek yerine, lafı bu kadar evirip çevireceklerine, Kılıçdaroğlu bir özür dilese, en azından kendisine saygımızı korurduk, hem de çoluğa çocuğa iyi bir örnek olurdu. Şimdi koskoca milletvekilleri söylediklerine kendilerinin bile inanmadığı gerekçelerle durumu idare etmeye çalışıyorlar. "Ne var öyle kızacak, o sözü hepimiz için kullanabilirsiniz, hiç alınmaz gücenmez, hiç öyle farklı anlamlar yüklemeyiz" diyorlar. İbretlik bir durum.
KİTLELERİ GALEYANA GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR!
İşin özü bence şudur: aslinda bu tür hakaretler yeni bir şey değil., uzun zamandır yapılmaktadır ve bilinçli bir harekettir ve insanları çıldırtmak, öfke seli yaratmak, hataya zorlamak için kasıtlı olarak yapılan örgütlü bir harekettir. Cemaatin tasarladığı bir oyunun bir parçasıdır. Çünkü CHP artık cemaat örgütünün kontrolü altındadır ve örgütlü bir şekilde bu tür kelimeleri tedavüle sokmaktadır. Kitlelerin bu şekilde sinirlenerek bir nevi galeyana gelmeleri için yürüttükleri bir çeşit operasyon herhalde.
ALTAN TAN'IN SÖZLERİNE BİLE TAHAMMÜL EDEMEDİLER!
Bu operasyonda herkes kendine dağıtılan rolü oynuyor. Ancak oluşturdukları muhalefet cephesinden, olayın aslını görüp, bu çılgınca gidişe dur deme ihtiyacı ile bir kişi bile fire verdiğinde, örneğin dün HDP'li Altan Tan itidale çağıran bir ifade kullandı diye muhalif Diken web sitesi Altan'ı "Ensar'a sahip çıkan Altan Tan, AKP'nin izinde" diye başlık atarak itibarsızlaştırma, had bildirme denemesi yaptı. O kadarcık bir itidalli bir söze bile tahammülleri olmadığını göstermiş oldu. Bu gibi eleştiri getirebilecek diğer akıl sahiplerine de aba altından had bildirmiş oldu. Kendi safının sıkı durması için fire verilmemesi gerektiğinin farkındalar.
BU ÜSLUP GEZİ AYAKLANMASINDA BAŞLADI!
Öte yandan bu gibi hayasız konuşmaların alıcısı olan büyük bir kitle var. Çünkü bu kitle Gezi'den beri küfüre aşama aşama alıştırıldılar. 3-4 yıl öncesine kadar küfür edilir ama yaygın bir şekilde yazılmazdı, Gezi'de yazılı olarak duvarlarda, bolca gördük, şu anda sosyal medyada bolca yazılarak yaygınlaştırılıyor ve buna alıştırılıyoruz. Bunların neredeyse tamamı kadınları aşağılayan, erkek egemen dille edilen küfürler. İşin ilginç yanı bu küfürleri Gezi'de duvarlardan silmekle yetinen laik kadın hareketi bu yayılan küfürbazlıkla ciddi bir mücadele vermiyor. Çünkü mevcut siyasi mücadelede kendin benzer ve taraf hissettiği erkek grubunun küfürü bir enstrüman olarak kullandığının farkında.
SORUNU ÇÖZMEK GİBİ BİR NİYETLERİ YOK
Vakanın faillerine bakıyor, kendilerine benziyorsa sağırlaşıyor, kulağının üstüne yatıyor, benzemiyorsa faili değersizleştirip, itibarsızlaştırıyor, sokağa dökülüyor. Artık sorunları gerçekten çözmek istiyorlar mı ondan bile pek emin değilim. Bu yapılana 'stratejik feminizm' diye kavram önerisinde bulunuyorum. Daha da vahimi hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir ahlaki problemimiz var artık: rakiplerimizin itibarını kaybettirmek için mağduriyetleri bir enstrümana dönüştürmek siyaseten meşrudur! Ama olan mağdurlara ve o mağduriyetin konusuna oluyor. Onlar arada kaynayıp gidiyor. Bütün meselemiz artık sorun çözmek değil, üstün çıkmak.
KILIÇDAROĞLU'NUN ÇIKIŞI VE BALIK BAŞTAN KOKARMIŞ!
Balık baştan kokar misali şimdi toplumda olacak olan şudur: 'Kılıçdaroğlu az bile demiş bunlara, bunların hepsi…..' diye konuşmalarla saflar sıklaştırılacak, ve bu oyun böyle devam edecek. Çünkü küfür uyuşturucu gibi bir şeydir, alışman için bir kere kullanman yeterli, her seferinde daha yüksek dozda kullanmaya devam edersin. Bence bu küfürbaz kitle ile karşı karşıya kalanlar çıldırıp, hata yapmak yerine "ya sabır" deyip geçmeliler.