7)-AYM'nin kararındaki gerekçeler, başvuru sahiplerinin üç ihlal gerekçesini de açıklayamamıştır. Başvuru sahiplerinin mahkeme tarafından tutuklanmalarının (özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarının) niçin hukuka aykırı olduğunu ispatlayamamıştır. Devlet sırlarının gazete ile yayınlanmasının İfade özgürlüğü kapsamında olduğunu kanıtlayamamıştır. Basın özgürlüğünün, hiçbir sınırlama olmaksızın, devlet sırlarının yayınlanabileceğini de ispatlayamamıştır. Uymakla ve uygulamakla yükümlü olduğu Ceza kanununu hiçe saymıştır. BU kanundaki devlet sırrı ve casusluk suçlarını görmezden gelmiştir!
AK PARTİ MİLLETVEKİLİ EMEKLİ SAVCI REŞAT PETEK ANAYASA MAHKEMESİ'NİN GEREKÇELİ KARARINI SABAH.COM.TR'YE YORUMLADI
ANAYASA MAHKEMESİNİN GEREKÇELİ KARARI TATMİN EDİCİ DEĞİL
Karar kendi içinde çelişkili zira bir taraftan ifade ve basın özgürlüğünün milli güvenlik suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması devlete ait gizli bilgilerin açıklanmasının önlenmesi amaçlarıyla sınırlanabilirceğini tutuklama kararında da mahkemenin bu gerekçeleri dayanarak karar verdiği kabul edilirken diğer taraftan Anayasa'nın 26 ve 28. maddelerinin ihlal edildiğini hukuki bulmamak çelişkili bir gerekçe.
YARGITAY'IN GÖREVİNİ ÜSTLENMİŞTİR
Her ne kadar yargılamanın özüne girmediğini ifade etsede ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün ihlali yönünde karar vermekle iddianamede sanıklara yüklenen siyasi ve askeri casusluk gizli kalması gereken bilgilerin açıklanması üye olmamakla birlikte silahlı terör götüne yardım suçları konusunda görüş belirtmekle ilk derece mahkemesi üzerinde vesayet makamı gibi baskı altına alan bir karar vermiştir. Yargıtay'ın görevini adeta üstlenmiştir.
Anayasa mahkemesinin bu karara itibar edilmesi halinde milli güvenlik açısından zorunlu olan ve devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanmasının önüne geçmek mümkün olmayacaktır.
BELİRLİ ÇIKAR VE ÖRGÜTSEL BAĞLANTI...
Milli güvenlik ve devlet sırrı denildiği zaman her ülke için subjektif bir değerlendirme söz konusu olacaktır ülkemiz açısından MİT'in eylemlerini denetleme yetkisi verilmeyen adli ve idari makamların örgüt bağlantılı olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni terör örgütlerine yardım yapıyor algısını oluşturmak amacıyla planladıkları bir operasyonun varlığı ve bu suça iştirak eden hakim savcı ve güvenlik görevlilerinin çoğunluğunun tutuklu olarak yargılandığı bir dava devam ederken basın yoluyla da bunları ifşa eden bu ifşa işlemini de belirli çıkar ya da örgütsel bağlantıları sebebi ile yaptıkları hususunda iddianamede önemli delillerin ortaya konduğu dikkate alınmadan hak ihlaline karar verilmesi gerçekten kabul edilebilir değildir, hukuki değildir yetki aşımı ile ilk derece mahkemesinin görev alanına gerilmek suretiyle Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir karar söz konusudur.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KURULUŞUNA TAMAMEN AYKIRIDIR
Sonuç olarak kanun yolu tüketilmiş olduğu gerekçesiyle tutukluluk konusunu incelemek anayasa mahkemesinin yetkisi kapsamında olsa da ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü yönünden kanun yolları tüketilmeden kabul edilebilirlik kararı arkasından da hak ihlali kararı verilmesi Anayasa ve Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş ve yargılama usülleri kanunundaki bireysel başvuruyu düzenleyen hükümlere tamamen aykırıdır.