28 Şubat'ın
en kullanışlı enstrümanı irtica paketiydi. Eşi başörtülü olan, namaz kılan, eşiyle beraber baloya ve sosyal etkinliklere katılmayan kim varsa fişlendi ve hiçbir yargılama yapılmadan YAŞ kararıyla ordudan atıldı.
'EŞLERİNİZ BAŞINI AÇSIN'
1997'de YAŞ kararı ile Hava Kuvvetleri'nden atılan Ferruh Uluca da, o günleri şöyle anlattı: "1987'de İstanbul Alemdağ'daki füze üstündeydim. Komutan bizi odasına çağırdı ve 'Eşinizin başını açacak mısınız?' diye sordu. Kimse evet demeyince 'Beyler ya hanımlarınızın başını açarsınız ya da çeker giderseniz, çıkın dışarı' dedi. Sözlü emirle 20 kişiyi Hava Kuvvetleri'ne bağlı Ankara İstihbarat Şubesi'ne gönderdiler. Her birimizi tek tek penceresiz odalara kapattılar. 'Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı hareket ettiniz, savunmanızı yazın' dediler. Savunmalarımızı yetersiz bulup 28 gün oda hapsi cezası ile cezalandırdılar. Lavaboya bile gözlerimiz bağlı götürüldük. 1996'da YAŞ kararı ile atıldım. İDO'ya girdim, baskı yaptılar ve işten attırdılar. Kanal 7'ye girdim, 3 ay sonra yine attırdılar. 2011'de çıkan yasadan faydalanarak emeklilik hakkımızı ve kimliğimizi de aldık." YAŞ kararı ile 1998'de ordudan atılanlardan birisi de Aytekin Kalay. Kalay, "Komutan bize 'Eşleriniz başörtülerini çıkarsın' diye çıkıştı. 1998'de tahmin ettiğim gibi ilişiğim kesildi" dedi. Emekliliğine 16 gün kala ordudan atılan Reşat Fidan ise, eşlerinin başını açmayanlara irticacı damgasının vurulduğu o dönemlerde baskı ve hakaretlere maruz kaldıklarını şöyle anlattı: "Subay ve astsubayların eşleriyle 12 yaşından büyük kız çocuklarının fotoğraflarını istediler. Ordudan disiplinsizlik gerekçesiyle atılan askerlerin çoğu özel uzman ekiplerden oluşuyor ve en küçük adi bir suçu bile yok. Zaten suçumuz olsaydı askeri mahkemeye vererek atarlardı."