Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Anayasa Mahkemesi'nin önceki gün verdiği hak ihlali kararının ardından tahliye edilmişti. 92 gün tutuklu kaldıktan sonra, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Dündar ve Gül hakkında yurtdışına çıkış yasağı konuldu. İkilinin yargılaması ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 Mart'ta başlayacak. Mahkeme, ilk duruşmada bu davanın, 45'i tutuklu 122 sanıklı Selam kumpası ve MİT TIR'ları davası ile birleştirilmesi konusunda karar verecek. Birleştirme kararı verilirse Dündar ve Gül, kumpasçı askerler ve polislerle birlikte yargılanacak. 1 Ocak 2014'te Paralel Yapı tarafından Adana'da durdurulan MİT TIR'larına ait olduğu iddia edilen görüntüleri yayımlayan Can Dündar ve Erdem Gül, 26 Kasım 2015'te tutuklanmıştı. Dündar ve Gül hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianame ile ağırlaştırılmış müebbet ve 35 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. 25 Ocak'ta tamamlanan iddianamede, Dündar ve Gül, "hükümeti devirmeye teşebbüs", "devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak", "Fetullahçı Terör Örgütü'ne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek" ile suçlanıyor. FETÖ'nün talimatıyla Cumhuriyet gazetesinde yayımladıkları haberler ve görüntülerle devleti terörle ilişkilendirmeye çalıştıkları belirtiliyor.
BERAAT ANLAMINA GELMİYOR
Hukukun Üstünlüğü Platformu'ndan avukat Abdullah Arar, tahliye kararını şu şekilde yorumladı: "Tutuklama tedbirdir, asıl olan tutuksuz yargılamadır. Tutuklama için kaçma ve delillerin karartılması şüphesi olması lazım. Muhtemelen bir kısım deliller toplandı. Kaçma şüphesi de yurtdışına çıkış yasağı konularak engellendi. Tahliye kararı, beraat ettikleri anlamına gelmiyor."
AYM'NİN GÖRMEZDEN GELDİĞİ ŞOK SUÇLAMALAR
İkili, "gazetecilik faaliyetleri" kapsamında değil FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'ne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek (işbirlikçilik) suçundan tutuklandı.
Dündar'ın eylemi sadece devlet sırrı kapsamındaki görüntülerin temini ve yayımlanmasıyla sınırlı kalmadı. FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün 2013'ün ekim ve kasım aylarından itibaren 17 ve 25 Aralık Darbe Girişimlerini meşru göstermeye çalıştı.
Reyhanlı patlamasıyla ilgili olarak Savcı Özcan Şişman'ı aklayıp saldırıyı MİT'in gerçekleştirdiği yönünde etki ajanlığı yaptığı iddianamede yer aldı.
Can Dündar'ın asıl eylemi 7 Haziran seçimlerinden bir hafta kadar önce yayımladığı görüntüler vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti'ni tamamen mesnetsiz biçimde terörle ilişkilendirerek görevini yapamaz hale getirmeye çalışmak. Bunun TCK'daki karşılığı 312/1. maddesinde düzenlenen "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir" hükmü... Dündar, zaten bu suçtan da tutuklanmıştı.
GEREKÇELİ KARARA 'TEORİ' AYARI
Anayasa Mahkemesi kaynakları, söz konusu kararla ilgili tamamen teknik seviyede bir "kişi hürriyeti", "basın ve ifade özgürlüğü" tartışmasının yapıldığını belirtti. Yargılamayı yapmakta olan İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ni etkilememek için gerekçeli kararda da Dündar ve Gül'ün yargılanmalarına neden olan haberlerin doğruluğu veya yanlışlığına ilişkin değerlendirmelerden kaçınılacağı belirtiliyor. Başkan Zühdü Arslan da raportöre "karar taslağı hemen yazılsın ve heyete sunulsun" talimatını verdi. 4 Mart veya 8 Mart'a kadar gerekçeli kararın Resmi Gazete'ye gönderilmesi bekleniyor.