İşte Mehmet Barlas'ın açıklamalrından öne çıkanlar;
"HALK OKUMA YAZMA BİLMEDİĞİ İÇİN YANLIŞLIKLA OY VERDİ"
Kendilerine Beyaz Türk diyen kesim, bunların içlerinde bürokratik oligarşi, sermaye oligarşisi de var. Bunlar Türkiye'yi yöneteceklerini sanıyorlardı, merkez bunlardı. Şimdi AK Parti ve çevre merkeze geldi ve bunlar şimdi çok sinirleniyorlar. 1950'de benim babam Halk Partisi'nin bakanıydı. Demokrat Parti iktidarı aldı, mesela o dönemde İnönü Cumhurbaşkanı'yken benim kardeşimle evimizde misket oynardı, o kadar yakındık. Mesela o dönem aralarında neden Demokrat Parti iktidar geldi diye konuşurlardı ve hatta halk okuma yazma bilmediği için yanlışlıkla Demokrat Parti'ye oy verdi diyecek kadar ileri bile giderlerdi. Şimdi aynı şeyi yine yaşıyoruz AK Parti'de… Aynı muameleyi bu partiye yapmaya çalışıyorlar hem de halkı aşağılayarak, cahil görmeye çalışarak…
"ERDOĞAN'I YEDİRMEM"
Özal'ın sağlığında onu o kadar savundum ki, Özal'a ne kadar saldırdıysalar bana da o kadar saldırdılar manşetlerden. O zaman demiştim ki; "Özal'ı yedirmem" şimdi aynı şeyi Tayyip Erdoğan için de üzerine basa basa söylüyorum. "Tayyip Erdoğan'ı yedirmem"
"ERDOĞAN'I YAKINDAN TANIYORUM BAL GİBİ BİR LİDER"
Size şunu söyleyeyim kendisini çok yakından tanıyorum. Kişi olarak kendisi bal gibidir. Konuştuğunuz zaman her şeye ve her türlü eleştiriye açık. Hatta bir keresinde oturup konuşuyorduk, dedim ki " Seni daha fazla eleştirmek istiyorum ama o kadar çok hakaret ediliyor ki sana, bu kadar saldırı ardından benim eleştiri hakkımı elimden alıyor adamlar" dedim…
"AHMET NECDET SEZER BİR KERE YURTDIŞINA ÇIKTI"
Bakın bundan önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i hatırlıyorum, bütün Cumhurbaşkanlığı döneminde sadece Danıştay'da davalar açtı. Bir kez yurtdışına çıktı. Tayyip Bey'e bak bir gün Senegal'de öbür gün ABD, Almanya, Fransa'da gitmediği, temasta bulunmadığı yer yok. Bir bakmışsın İstanbul'da bir davete katılmış konuşuyor, bir bakmışsın 2 saat sonra Ankara ya da bir başka yerde başka bir davette konuşuyor. Böyle bir çalışkanlık var mı?
"SEZER ÇANKAYA'NIN KAPILARINI BAŞÖRTÜLÜLERE KAPATTI"
Ben tarafsız Cumhurbaşkanı hayatımda görmedim. Mesela önceki Cumhurbaşkanlarından Ahmet Necdet Sezer'in görev boyunca hayatı AK Parti ile kavga etmekle geçti. Çankaya'nın kapısını türbanlılara kapattı. Şimdi bu tarafsızlık mı? Celal Bayar elinde Demokrat Parti bastonu taşırdı. Doğru Yol Partisi'ni bölerken Demirel mi tarafsızdı? Tek bir tane tarafsız Cumhurbaşkanı görmedim, siz de öyle bir isim veremezsiniz bana çünkü yok.
"CUMHURİYET'TEN KOVULDUM"
Ben 1964'ün başında Cumhuriyet'te başladım. İlk defa bir gazeteden kovulmam 12 Mart 1971'dir. 12 Mart darbesi ile ilk önce ben ardından Şükran(Soner) gazeteden atıldı. Nedeni de gazetenin patronajı ile kavga etmemdi. Çünkü onlar bu darbeyi destekliyordu. Ben Nadir Nadi'yi tuttum, ben atılınca o da zaten istifa etmek zorunda kaldı. 28 Şubat'ta Sabah'ta ilk susturulan bendim. Özal'ın son iki yılında eleştirel yazılar yazdığım için kavgalıydık, hatta TRT'de programım kesildi, yazılarım kesildi.
"ZAMAN GAZETESİ'NDE 1 HAFTA ÇALIŞTIM VE GÜLEN İÇİN DEDİM Kİ…"
28 Şubat'ta Sabah'tan kovulduğumda beni Zaman Gazetesi'ne çağırdılar, bir hafta Zaman'da çalıştım, yazı işleri toplantısına katıldım, Bir gazete yaptık. Ertesi gün bir gazete geldi, bizim yaptığımız gibi değil. "Ne oldu" dedim, "Hocaefendi beğenmedi, değiştirdi" dediler. Ben de dedim ki
"Hocaefendi gazeteci ise gelsin burada otursun, imamsa camiye gitsin" Ertesi gün yazı işleri toplantısına Gülen'in iki adamı geldi. İkinci gün, üçüncü gün devam etti bu durum. Ardından gazetenin o dönemki sahibi geldi, 28 Şubat süreciydi; dedi ki, "Mesut Yılmaz'ı eleştiriyorsunuz, lütfen o bölümü çıkarın gazeteden" ve ben Zaman Gazetesi'den istifa ettim. Ve o dönemde televizyona çıktığımda "Neden ayrıldınız" diye sordular, 28 Şubat 1997'di, dedim ki, "Bir adam çeşme yaptırır hayır işi diye buna hayrat dersek ve o çeşmeden pis su akarsa o hayır işi olur mu?" Fethullah Gülen'in gazeteciliği de böyle bir şey dedim.