Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Bülent Polat, 2003'te 9 yıl süreli subay sözleşmesi imzalayarak Hava Kuvvetleri Komutanlığında göreve başladı.Polat, sözleşme süresinin bitmesine yakın sözleşme yenileme talebinde bulundu fakat sözleşmenin yenilenmemesine karar verildi. Polat, sözleşmenin yenilenmemesi işleminin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesine (AYİM) başvurdu.
Davalı idare savunmasında, Hava Kuvvetleri Komutanlığının sözleşmeli personel ihtiyacının planlandığı, ihtiyaç durumu dikkate alınarak idarenin takdir yetkisi çerçevesinde başvurucunun sözleşmesinin yenilenmediği belirtildi.
Savunmada, Polat'ın TSK Net e-posta sistemi üzerinden gönderdiği veya aldığı iletilere ilişkin E-posta Denetim Birimi inceleme sonuç raporuna da yer verildi.
Raporda, Polat'ın bir sivil memur ile e-posta yazışmasının askeri kurala yakışmadığının tespit edildiği, astlarıyla ve devreleriyle askeri edep kuralları dışında yazışmalar yaptığının belirlendiği, e-posta hesabında çok sayıda gayri ahlaki içerikli e-postalar bulunduğu belirtildi.AYİM Birinci Daire Başkanlığı, 2013'te davayı reddetti.
Karar düzeltme talebinin de kabul edilmemesi üzerine Polat, e-posta yazışmaları dikkate alınarak subay sözleşmesinin yenilenmemesi işlemi nedeniyle özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyetinin, bu işleme karşı açtığı davanın reddi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal ediliği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
"İHLAL YOK"
Yüksek Mahkeme, özel hayatın gizliliği hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verdi. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ise "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna hükmedildi.
Kararda, TSK Net E-posta sisteminin, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline görev kapsamında kullanılması için tahsis edildiği, dış dünyaya kapalı, intranet olarak ifade edilen sadece askeri personelin birbiriyle ve askeri hizmete ilişkin veri paylaşımına imkan veren sınırlı bir haberleşme sistemi olduğu belirtildi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığının 2006'da yayımladığı emir yazısında, E-posta Denetim Birimi tarafından e-postaların hizmete, göreve ilişkin olup olmama, istihbarat ve istihbarata karşı koyma yönlerinden inceleneceğinin bildirildiği aktarılan kararda, söz konusu emirde yer alan hususların özel bir yönerge haline getirildiği bildirildi.
Bu yönergeyle sistemin görev dışı kullanımı, toplumsal ahlaka uygun olmayan resim, ses, görüntülü ve yazılı dosyaların gönderilmesinin yasaklandığına işaret edilen kararda, e-posta sistemini amacı dışında kullanan personel hakkında eylemi ayrı bir suç teşkil etmese dahi yasal işlem yapılacağının düzenlendiği kaydedildi.
Kararda, yönergenin, TSK personeli için yeterli derecede ulaşılabilir ve öngörülebilir olduğu, bu nedenle "kanunilik" ölçütünü karşıladığı ifade edildi.
TSK'nın personeline görev nedeniyle tahsis ettiği resmi e-posta adreslerinden yapılan haberleşme üzerindeki denetlemenin bilgi güvenliği ve istihbarata karşı koyma amacına yönelik olduğu vurgulanan kararda, şöyle denildi:
"Bu kapsamda somut başvuruda, ülke güvenliğini sağlamak ve korumakla yükümlü askeri idarenin söz konusu müdahalesinin, askeri hizmetin yürütülmesine yönelik kendi personeli arasında iletişimi sağladığı sistem üzerinden üretilen ve paylaşılan verilerin güvenliğinin sağlanmasını hedeflediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla söz konusu müdahalenin, bilgi güvenliği ve istihbarata karşı koyma kapsamında milli güvenliğin korunması amacını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın 20 ve 22. maddeleri çerçevesinde meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır."
Kamu görevlisi olmanın, kendisine sağladığı birtakım ayrıcalıklar ve avantajların yanında bazı külfet ve sorumluluklara katlanmayı ve diğer kişilerin tabi olmadığı sınırlamalara tabi olmayı da gerektirdiği ifade edilen kararda, kamu görevine giren kişinin, bu statünün gerektirdiği ayrıcalıklardan yararlanmayı ve külfetlere katlanmayı kabul etmiş sayılacağı belirtildi. Kararda, kamu hizmetinin kendine has özeliklerinin, bu avantaj ve sınırlamaları zorunlu kıldığı aktarıldı.
Olayda, başvurucunun dava konusu yaptığı işlemin sözleşmesinin feshi değil, sözleşmenin yenilenmemesi işlemi olduğunun altı çizilen kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"İdare söz konusu resim ve yazıların paylaşımı nedeniyle başvurucunun sözleşmesini feshetme yoluna gitmemiştir. Ancak bu sözleşmenin süresinin bitiminden sonra idare, başvurucuyu yeniden istihdam edip etmeme konusunda değerlendirme yaparken sicil, ödül, ceza yanında kurumsal e-posta hesabındaki iletilere ilişkin denetim birimlerince göreve, hizmete yönelik olup olmama yönünden düzenlenen raporu da esas alarak sözleşmeyi yenilememe yönünde takdir kullanmıştır. Bu bakımdan askeri disiplinin gerekleri açısından daha sıkı kuralların geçerli olduğu bir statüde personel istihdam ederken, TSK'nın takdir yetkisinin daha geniş olduğu dikkate alındığında başvurucunun yeniden istihdam edilmemesine yönelik işlemin demokratik toplumda gerekli ve orantılı olmadığı söylenemez."