Hulusi Cemil Altınlı devletin paralel yapının içine sızdırdığı bir polis memuruydu. 1993'ten 2005'e kadar istihbarat birimlerinde polis memuru olarak görev yaptı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ile Batman, İzmir, Siirt ve Edirne Emniyet Müdürlüğü'nün istihbarat şubelerinde yasadışı örgütlere bakan C masasında çalıştı. 1990'lı yıllarda Batman ve Diyarbakır gibi illerde etkin olan Hizbullah Örgütü'nün askeri kanadı konusunda uzmanlaştı. Altınlı'yı önemli kılan husus, Emniyet'teki görevinin yanı sıra 1990'lı yıllarda Gülen Örgütü içinde bulunması. Altınlı, cemaate sızma talimatını Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'dan almıştı.
FETÖ EMNİYETE NASIL SIZDI?
GÖREVE BAŞLAMADIĞI YERDE SUÇ İSNADI
Cemaate girdikten sonra 'abilerin' güvenini kazanan Altınlı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) çalışanı Cevzet Soysal'ın infaz edilmesi olayına bizzat şahit oldu. Hatta olay ile ilgili yıllar sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca tanık olarak dinlendi. Bu tanıklığında infazın Gülen'in talimatıyla gerçekleştirildiğini, iddia etti. 2003'te cemaat içine sızan bir devlet görevlisi olduğu deşifre olmaya başlayınca Altınlı önce Edirne'ye sürüldü oradan da bir kumpas sonucu cezaevine girdi. Tekirdağ'da bir müteahhidin kurşunlanması olayı ile irtibatlandırılmak suretiyle Özel Yetkili Mahkeme tarafından mahkum edildi. Görevini kötüye kullanmamak, öğrendiği suçu bildirmemek ve suç delillerini yok etmek suçları kapsamında toplam 1 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Cezanın ertelenmemesi sebebiyle bir süre cezaevinde de yattı. Geçtiğimiz aylarda mahkumiyet kararını veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak 60 sayfalık bir dilekçe ile kumpası anlatıp yeniden yargılama talep eden Altınlı'nın başvurusu kabul edildi. Yargılama sırasında Tekirdağ'da yaşanan kurşunlanma olayı sırasında Altınlı'nın Edirne'de göreve bile başlamamış olduğu, başlamamış bir görevin kötüye kullanılmasının ve görev nedeniyle öğrenilen bir suçun resmi makamlara bildirilmesinin söz konusu olamayacağı tespit edildi. Altınlı'nın müteahhidin kurşunlanması olayında kullanılan silahı resmi makamlardan sakladığı iddiası da mesnetsiz çıktı. Bahsi geçen silahın olayı azmettiren kişi tarafından alınıp ortadan kaybedildiği, Altınlı'nın suç aletini gizlemesinin söz konusu olmadığı belirlendi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında Altınlı'nın üzerine yüklenen suçları işlemediğinin tüm dosya kapsamı ve yapılan iade-i muhakeme faaliyeti neticesinde anlaşıldığı, hükümlü hakkında kesinleşen mahkumiyet hükümlerinin ayrı ayrı iptali ile yüklenen suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verildiğine yer verdi.