Kurtulmuş, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Devam eden operasyonlara ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin terörle yeni karşılaşmadığını, yaklaşık 37-38 yıldır Türkiye'nin çok ağır bir terör tehdidi altında bulunduğunu ve geçen süre içerisinde 40 bin kişinin öldüğünü ve terör dolayısıyla ülkenin 1,5 trilyon dolar maddi kaybın olduğunu ifade etti.
Numan Kurtulmuş, geçmiş dönemde bu konunun halledilmesi için büyük riskler göz önünde bulundurularak bir süreç başlatıldığına değinerek, "Fakat maalesef terör örgütü bu süreci geriye doğru döndürdü ve 20 Temmuz'dan bu yana da sanki belli bir yerden düğmeye basılmış, komutla basılmış gibi farklı terör örgütleri Türkiye'de ciddi bir terör estirmeye başladı. Hendekler kazıldı, şehirler işgal altına alındı, silahlarla, bombalarla, bubi tuzaklarıyla güvenlik kuvvetlerine, hatta sivil halka saldırılar oldu ve maalesef uzunca bir süredir belli ilçelerimizde devam eden terörle mücadele sırasında da çok sayıda insanımız öldü, çok sayıda güvenlik kuvveti mensuplarımız da şehit edildi" diye konuştu.
Dün Ordu'da Jandarma Uzman Çavuş Nuh Özdemir'in cenazesine katıldığını hatırlatan Kurtulmuş, "Bir gün kendinize gelemiyorsunuz. Gencecik bir insan, 25 yaşında bir çocuk, bütün ailesinin umutları... Fukara bir ailenin çocuğu ve Sur'da terörle mücadele sırasında uzaktan keskin nişancı ateşiyle şehit edilmiş. Bu tablonun süratle değiştirilmesi lazım. Hendekler kazarak, hendeklerin içerisine bombaları koyarak, bubi tuzaklarıyla, uzaktan kanaslarla insanları, güvenlik kuvvetlerini vurarak hiç kimse, hiçbir hedefe varamaz. Dolayısıyla öncelikli olarak bunun bilinmesi lazım. Terör örgütünün bu yaptıklarıyla, Türkiye'de kendi hedeflerine, bu hedefleri her neyse ulaşması asla mümkün değil. Olan bölge halkına oluyor" ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye'nin bir badirenin içerisinden geçtiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tabii sürecin böylesine hızlanması ve bu kadar keskin bir terör ortamın ortaya çıkmasında hiç şüphesiz bölgedeki gelişmelerin de payı var. Türkiye'nin bin 251 kilometre Suriye ve Irak sınırı var. Özellikle Suriye tarafında, 911 kilometrelik sınırın öbür tarafında onlarca, hatta yüzlerce terör örgütü var. Dünyanın her yerinden çok sayıda ülkenin katıldığı vekalet savaşları var. O vekalet savaşlarında kullanılan, lojistik olarak desteklenen, silah olarak desteklenen, siyasi olarak desteklenen birçok terör örgütü var. Bu örgütlerin varlığı ve özellikle sınırın öbür tarafındaki bazı örgütlerin Türkiye'deki terör örgütüyle iş birliği içerisinde hareket ediyor olması, Türkiye'de terörle mücadeleyi daha da zor bir safhaya doğru getiriyor.
Şundan milletimiz emin olsun, biz bu terörle mücadelede inşallah kararlılıkla, uzun yıllar sonra büyük bir koordinasyonla hem Silahlı Kuvvetler hem emniyet mensupları hem özel harekat, bu mücadele devam edecek. Sonuçta bu arızi bir durumdur yani geçici bir durumdur. Burada terör örgütünü artık terör faaliyetleri yapamayacak duruma getirene kadar bu mücadele devam edecek. Bunu yaparken de çok hassas bir süreç yürütülüyor. Yani diyelim ki dağda terör örgütüyle mücadele etmek kolay, nerelerde olduğu belli ama şehirlerin içerisinde böyle değil. Sokak sokak hendekler kazılmış ve siz burada terör örgütü mensuplarıyla sivil vatandaşlarımızın arasını ayırmaya azami gayret sarf ediyorsunuz ve çok şükür mümkün olduğu kadar az sivil kayıplarla bu süreci geçirmeye çalışıyorsunuz. Evet, başarılı bir süreç yürüyor. İnşallah en kısa zamanda bu süreç devam eder ama esas mesele, bu terörle mücadelede, Sur'da, Silopi'de, Cizre'de, diğer ilçelerimizde bu mücadele bittikten sonra rehabilitasyon sürecinin iyi yapılmasıdır."
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, terörle mücadele bittiğinde bölgede hayatın eskiye dönmesi için yapılacaklara değinerek, bu konuda Bakanlar Kurulu'nda kararlar alındığını, evlerini terk etmek durumunda kalanlara önce geçici olarak valilikler, mülki idare amirleri üzerinden destekler verildiğini, çocukların rehabilite edilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın devrede olacağını, ilgili birimlerin esnafın karşılaştığı zorlukları gidereceğini, evleri harabe haline gelen insanların iyi mekanlarda yaşamaları için çalışmaların sürdüğünü anlattı.
Fiziki ve psikolojik rehabilitasyon süreçlerinin hükümet, kamu, sivil toplum, yardım ve destek kuruluşlarıyla yapılacağını ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi:
"En önemli hususlardan birisi şu, bazıları çok sık söylüyorlar: Duygusal kopuş. Allah'a çok şükür bu memlekette bu insanlar, biz Türkler ve Kürtler, farklı etnik yapıdan insanlar, farklı mezhebi yapıdan insanlar tesadüfen bir arada değiliz. Bin 100 senedir bu topraklarda yaşıyoruz. Çok yakın, iç içe, kardeşçe yaşıyoruz ve geçmişte de terör örgütüyle hükümet güçleri arasında birtakım çatışma süreçleri olmasına rağmen hiçbir zaman Türkler ile Kürtler arasında bir iç savaş yaşanmadı. Bu, bütün bu olumsuz tablo içerisindeki en güzel tarafımızdır. Türkler ve Kürtler birbirine saygılı bir şekilde hayatın içerisindeler, Türkiye'nin her yerine dağılmış vaziyetteler ve içi içe yaşıyorlar. Dolayısıyla burada birileri duygusal kopuş bekliyorlar, boşuna beklerler."
"Biz nasıl bin 100 senedir iç içe olduysak, bundan sonra da asla vatandaşlarımız, aynı milletin unsurları olan bu farklı etnik kökenden insanlar birbirlerine asla ayrımcılıkla bakmayacaklar ve inşallah burada bu barışı ve kardeşliği sağlayacak o duygusal bütünleşme havası sonuna kadar devam edecektir. Esas üzerinde hepimizin dikkat etmesi gereken nokta burasıdır. Siyaseten görüşlerimiz farklı olabilir, etnik kökenlerimiz farklı olabilir, hatta bu sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin siyasi tekliflerimiz de farklı olabilir ama sonuçta herkesin en azından dikkat edeceği ortak nokta, şu alan olmalıdır ki: Bu toprakta yaşayan 78 milyon nasıl zihinsel olarak, gönül olarak, fikir olarak aynı noktada durur. Çünkü Türk'ün Kürt'ten başka bir kaderi yoktur, Kürt'ün de Türk'ten başka bir kaderi yoktur. Geçmişimiz bir olduğu gibi geleceğimiz de birdir. Eğer bu duyguları bütün siyasi aktörler beslerse, bu anlamda herkes barışın, kardeşliğin, insafın diliyle konuşmayı başarırsa, Allah'ın izniyle bu sorunu çözeriz, terör örgütü gerekli cevabı alır, terör örgütünün birtakım bağlantıları varsa, bu bağlantılar kesilir, terörden şehirlerimiz, Türkiye'nin her tarafı temizlenmiş olur ve insanlarımız esenlik içerisinde hayatına devam ederler."