Davutoğlu'nun konuşmalarından satır başları:
Bu başbakan olarak ilk ziyaretimiz olacak. Sınırları komşu olmamakla birlikte komşu ülke muamelesi yaptığımız bir ülke. Türkiye Sırbistan ilişkilerinin gelişmesi bölge halkı için büyük önem teşkil ediyor. Bu ilişkilerin tarihi ve kültürel bir arka planı var. Ekonomik bir alan ciddi potansiyelimiz var. Bugün akşam iş forumunu gerçekleştireceğiz. Türkiye ile Sırbistan arasında ekonomik ilişkilerin büyük potansiyeli bulunuyor. Yine sağlık alanında da bazı görüşmeler gerçekleştireceğiz.
Seçimler sonrası Balkanlar'daki gelişmeleri de takip ediyoruz. Son dönemde Balkanlar'da barış ve istikrarın temini ve ülke ilişkilerini geliştirebilmek için Türkiye elinden geleni yapacaktır.
Soru-cevap
Cumhurbaşkanı ile görüşme: Yurt dışı seyahatleri öncesi bir görüşme gerçekleştirdik. Birçok konuyu ele aldık; terörle mücadele başta olmak üzere, Irak ve Suriye'deki gelişmeler. 2015'in son görüşmesini gerçekleştirmiş olduk. Her gün yeni gelişmeler oluyor ve bunları istişare ettik.
KILIÇDAROĞLU VE BAHÇELİ'YE GİDERKEN ÖN YARGIMIZ YOK
Yeni Anayasa: Cumartesi günü geçtiğimiz dönemde yeni anayasa çalışmalarına katılmış tüm arkadaşlarımı davet ettim. Uzun bir gecede bütün müktesebatı, yaşadıklarımızı dinledim. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli'ye giderken önyargımız yok. Zihnimde bazı yöntemler var. Geçmişte istediğimiz neticeyi alamadık. Şimdi bu tecrübelerden istifade ederek, yöntem etrafında önyargısız istişarede bulunacağız. İçerik bakımından önemli olan anayasanın ruhudur.
EN DOĞRU FOM BAŞKANLIK SİSTEMİDİR
Özgürlükçü, insan odaklı bir anayasa çerçevesini kendileriyle paylaşacağım. En doğru hükümet yönetminin de ne olduğunu da paylaşacağım. Bizim daha önce sunduğumuz anayasa taslağımız var. Onu da tekrar gözden geçirdim. Zihnimde çok açık ve net bir tablo var. Bunu konuşuruz. Hep birlikte özgürlükçü bir anayasa yapmamız lazım. Bize göre en doğru form başkanlık sistemidir. Öyle bir anayasa, öyle bir hükümet modeli koyalım ki torunlarımız da rahat etsinler. Benim niyet ve hedefim bu görüşmelerde tamamen özgürlükçü, katılımcı, çağdaş, güçler ayrılığına dayalı bir anayasa. Önyargıları zihnimizden silerek masaya oturmalıyız. 380 milletvekilimiz olsaydı ben bu yöntemi denerdim. Ben seçim sonrasında hiçbir ayrım yapmadan herkesle görüşeceğimizi söyledim. Randevu talebinden sonra aynı tutumu sürdürmeleri, hakaretamiz bir şekilde kendilerini ziyaret edecek kişilere saygısız bir şekilde davranmaları sonrası kendilerini muhattap almam mümkün değil. Aynı kanaatlara sahip olmayabiliriz.
HANİ TÜRKİYELİLEŞECEKLERDİ?
Bu randevuyu talep eden bu ülkenin başbakanı. kimseye nezaketsizlik yaptığım görülmemiştir ama bana karşı yapılan nezaketsizliği görmezden gelemem. Niyetlerindeki samimiyetsizliği ortaya koydular. Benden hesap soracaklarını ima edecek şekilde davranıyorlar. Hem teröre destek verecekler, hem başbakana şart koşacaklar. DTK gibi yapının açıklamalarını da gördünüz. Hani Türkiyelileşeceklerdi? 7 Haziran'da bu samimiyetsiz beyanlara inanan vatandaşlarım bunlardan hesap sorsun. Birçok aydın HDP'ye oy verdi. Onların hesap sorması lazım. Anayasayı herkesle tartışırım ama Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü tartışmam. Her şeyi konuşurum ama, Mehmetçiğin kanını kimseyle tartışmam. Bu niyet meselesi. Biz film çevirmiyoruz. Türkiye ateş çemberi ortasında. Çay içecekmişiz, kimle içecekseniz için. Onlar kaçak çaydan bahsedecek, ben o masaya oturacağım öyle mi? Gece ürettiği bazı esprilerle bizimle istihza edeceğini düşünenler ciddiyet testinden geçecekler. Siyaset nezaket, samimiyet meselesidir. Bunları dinledikten sonra onların kapısa gideceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Ben 12 Eylül Anayasası ile yaşamaktan zillet duyuyorum. Ama bu anayasal düzen içinde HDP siyasi parti midir? Öyle ise siyasi parti gibi davranacak. Eğer bir terör örgütü piyonu ise ona göre muamele görür.
Her seçim sonrasında millet yeni bir ufka yönelirken, bunlar terörü, Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü tartışmaya açıyorlar. Kimler adına konuşuyorlarsa gitsin, onlarla masaya otursunlar. Ciddi ve samimi bir parti olduklarını ispat etsinler. Yoksa o zamana kadar bizimle muhattap olamazlar.