Kurtulmuş, 24 TV'de yayınlanan "Ankara Masası" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Kurtulmuş, "Rusların uçağı olduğunu bilseydik vurmazdık" ifadesini kullandığına yönelik iddialara ise şu yanıtı verdi: "Öyle hassas dönemden geçiyoruz ki, herkes böyle meseleler de dahil, terörle mücadele konusu, barış ve kardeşliğin sağlanması dahil Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan kriz dahil her meselede herkes kendi bulunduğu politik perspektiften cımbızla bir cümleyi alıyor bunu maalesef kendine çevirerek zaman zaman bu Rus uçağıyla ilgili meselede de öyle oldu. Anlamsız birtakım noktalara meseleyi çekmeye çalışıyorlar. Yaşanan kriz önemli bir krizdir. Halen devam etmekte olan bir krizdir. Biz bu krizden dolayı ortaya çıkan tansiyonun düşürülmesini talep ediyoruz.
Orada benim Bakanlar Kurulundan sonra söylediğim dört husus var:
-Bunlardan ilki belli gün, süre içerisinde on kez angajman kuralları gereği uçak uyarılmış.
-İkincisi uçak Türkiye sınırları içerisinde vurulmuş.
-Üçüncüsü bu uçak vurulmadan önce milliyeti bilinmiyor.
-Dördüncüsü ise Ruslar ve diğer bütün komşularımız, ilgili taraflar Türkiye'nin angajman kuralları konusunda defaatle daha önceki dönemlerde uyarılmış.
Söylediğimiz şey şuydu, keşke ikinci cümleyi de alsalardı. Eğer milliyeti bilinmeyen uçağın Ruslara ait olduğu ortaya çıksaydı, onu biliyor olsaydık sonuç böyle olmazdı diyorum, vurulmazdı demiyorum. Çünkü arkasında gerekçesi de var. Rusların Türkiye topraklarına karşı düşmanca bir tavır içerisinde olmayacağını biliyoruz. Bu kadar net söylenmiş bir cümle. Ama maalesef kasıtla herkes kendi siyasi pozisyonu dolayısıyla 'bugün günlerden pazar' deseniz bundan da aleyhe bir sonuç çıkaracak olan maalesef birtakım aklı evveller var. Bizim yapmaya çalıştığımız şey şu, bizim Ruslarla uzun yıllardır bir problemimiz yok."
Kurtulmuş, Türkiye'nin Rusya ile askeri, ekonomik, ticari alanda birçok ortaklıklarının olduğunu, iki ülkenin stratejik ortak konumunda olduğunu vurgulayarak, "Bu kadar yoğun ilişkilerimiz olan Ruslarla Türkiye'nin doğrudan doğruya her hangi bir meseleden dolayı ortaya çıkmış olan bir kriz yok. Krizin ortaya çıkardığı tansiyonun düşürülmesi için söylediğimiz bir sözdür. Son derece açıktır. İkinci cümleyi almazsanız, ikinci cümleyi de çarpıtırsanız ortaya 'Rus uçağı olduğunu bilseydik vurmazdık' sonucu çıkar" ifadelerini kullandı.
Üzerinde konuşulması gerekenin krizin sonuçlarının karşılıklı nasıl ortadan kaldırılacağı olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bu durumun Türkiye ve Rusya için istenmeyen bir durum olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, iki tarafın da bu olay dolayısıyla birbirini gözden çıkaramayacağını kaydetti. Türkiye ve Rusya'nın gelecekte de ortak menfaatleri olan iki ülke olduğunu belirten Kurtulmuş, krizin sonuçlarının hafifletilmesi için söylenmiş sözler olduğunu vurguladı.
Suriye'deki gelişmelere ilişkin Türkiye'nin tutumunun sorulması üzerine Kurtulmuş, bu konuda iki anahtar kelimenin üzerinde durduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bunlardan biri teennidir. Devlet aklı, hele hele Türkiye gibi büyük bir devlet geleneğine sahip olan bir ülkede devlet aklı, heyecanla, hisleriyle hareket etmez, teenniyle hareket eder. Ortada önemli, mahiyeti itibarıyla önemli, potansiyelleri itibarıyla çok daha gelişmeye müsait ortam olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla teenniyle hareket etmek durumundayız. Teenni meseleleri ihmal ederek görmezden gelmek değildir. İkinci anahtar kelime de teyakkuzdur. Biz en kötü senaryoya karşı teyakkuz halinde oluruz ama bu zaten ulusal güvenliğimizi, sınırlarımızı, egemenliğimizi korumak bakımından ülkeyi yönetenlerin vazifesidir. TSK'nın da öncelikli vazifesi Türkiye'nin sınırlarını, egemenliğini korumak, Türkiye'ye karşı fiili olarak ortaya çıkabilecek bir durumu bertaraf etmektir. Tüm bunları teenni içinde konuşuruz. Olayı sürdürmek, krizi derinleştirmek, boyutlarını genişletmek üslubuyla asla bunları konuşmayız.
Bakanlar Kurulu'nda da bu iki temel kavram etrafında oluşabilecek, hem siyasi olarak neler yapılabileceği teenni kapsamında gözden geçirilmiştir hem de Türkiye'nin imkanları ve kendisini koruyabilme kabiliyetleri ortaya konulmuştur. Türkiye'nin hiçbir ülkeye karşı hasmane bir tutumu yoktur, hiçbir halka karşı düşmanca bir tavrı yoktur. Bölgedeki tüm ülkelerde, tüm ülkelerde yaşayan farklı halklarla Türkiye dost bir ülkedir, o dostluğunu da sürdürmeye kararlıdır."