MÜRİTLERİNİ BIRAKIP KAÇTI
-Son günlerden Pensilvanya'dan bazı haberler geliyor. Kanada'ya kaçacağı da iddialar arasında. Sizin bir duyumunuz var mı?
Gülen korkak biridir. Öyle olmasa ABD'ye kaçmaz, tıpkı Said Nursi gibi cezaevlerine girerek mücadelesini öyle verirdi. Bence Gülen son yüzyılın gördüğü en kötü liderlerden biri. Çünkü müritleri, bağlıları burada onun açtığı cephede devletle, milletle savaşıp yenilirken Gülen Pensilvanya'daki sarayında her gün ahkam kesiyor. Hâlbuki gerçek lider ordusunun başında olur. Siz hiç tarih içerisinde ordusunu bırakıp kaçan iyi lider gördünüz mü? Gülen kendini tehlikede gördüğü an Kanada'ya da gider İsraile'de.. Ancak ben ABD'den ayrılacağını en azından şimdilik düşünmüyorum. Malum ABD şimdiye kadar hiçbir siyasi sığınmacıyı geri vermemiştir.
EN YAKIN ARKADAŞINI ACIMADAN SATAR
- FETÖ medyasından "hep garibanlar mı bedel ödeyecek, biraz da Gülen bedel ödesin" çağrıları yapılıyor. Bu çağrılara ne diyeceksiniz?
- Gülen şimdiye kadar kendisinden saymadığı binlerce insanı mağdur ettiği gibi şimdi de kendisine bağlı insanları mağdur etmekle uğraşıyor. Bugün onun yaptığı yanlışlar sebebiyle mağdurlar ordusuna yeni insanlar katılıyor. Bu durumun Gülen'in umurunda olmadığını düşünüyorum. En yakın arkadaşlarını acımasızca harcayan bir ruh hastasının mağdur olmuş bağlılarını düşünmesi mümkün değildir. Aslında devletimizin bu yapının mağdur ettiği insanlara da sahip çıkması ve o yapının elinden kurtarması gerekir diye düşünüyorum.
Cemaat imamı 15 yıl sonra konuştu
AKLINI ÇALIŞTIRMAYAN FETÖ'DEN KOPAMAZ
- Maddi bağımlılığı olan insanların hala FETÖ'ye bağlı olduğunu görüyoruz. Bunlar nasıl kurtulabilir?
- Paralel yapı kendisine bağlı müritlerini elinde tutmak için mazlumları oynamakta ve bunu en alt birimlere kadar yaymaktadır. FETÖye bağlı savcı, hakim ve polislerin yolsuzluklarda mücadele ettikleri için böyle bir saldırıya maruz bırakıldıkları propagandasını örgüt elemanları sürekli tekrarlıyorlar. Sormayan, sorgulamayan, aklını çalıştırmayan insanların böyle bir propaganda karşısında uyanmaları asla mümkün olmaz.
İslami bir hareket olarak yola çıkıp, geldikleri noktada uluslar arası ihanet şebekesine dönüşen FETÖ/PDY (Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) hızla kan kaybetmektedir. Devlet ve hükümet işi daha ciddi tutarsa bir iki seneye kalmaz milletin sırtına kene gibi yapışan ve sömüren bu ihanet şebekesi yok olup gider. Zaten FETÖnün bütün propagandalarına rağmen özellikle iş adamları, öğrenciler ve değişik çevrelerden yapıyı terk edenlere her gün yenileri eklenmektedir.
BİR KURTARICI VE MESİH BEKLENTİSİ İÇİNDELER
-FETÖ üyelerinin sosyal medyada hep bir mucize beklentisi içinde olduklarını görüyoruz. Kurtarıcı beklentisi mi var?
- Bu tür yapılarda lidere bağlılık sigara bağlılığından daha berbat bir ilişkidir. Adeta beyin yıkanıp yerine akıl dışı ilkeler yerleştirildiğinden bağlıların meydana gelen hadiseleri kendi aleyhlerine yorumlamaları düşünülemez. Bu tür yapılan oluşturulurken istenen zeminler hazırlanmakta, ortaya çıkarılan lider "Kurtarıcı/Mehdi/Mesih" gibi sıfatlarla donatılarak millete lanse edilmektedir. Kur'an ve Peygamberimizin sahih sünneti ortada iken bu yapıdaki lidere/abiye biat ettirilen insanlar oluşturulan/uydurulan bir din/dava anlayışını İslam olarak bilmektedirler. Bunun tabii sonucu olarak da lidere ve yapıya bağlılığı Allah'a, Peygambere ve İslam'a bağlılık olarak algılamaktadırlar. Bunun böyle olmadığını ancak Kur'an şuuruyla anlamak mümkündür. Ancak bu tür yapılar daha baştan kendilerine tabi olanlara "Siz Kur'an'ı anlamazsınız. Kur'an bizim liderimizin anlattığı hakikatlerden ibarettir. Siz ancak liderin dediklerine itaat ederseniz Allah'a itaat etmiş olursunuz vs." gibi bir inanç oluşturmaktadırlar. Böyle bir yapıda aklı çalıştırmak, araştırmak, soruşturmak vb. şeyler mümkün olmaması için her türlü oyun sahnelenmektedir. Aklını çalıştırıp söylenenleri Kur'an'la test etme durumunda gerçekle yüzleşecekleri açıktır. Bu tür yapılar kendilerine bağlıları gerçekle yüzleştirmemek için ellerinden gelen her türlü oyunu sergilemekten ve algı operasyonları yapmaktan geri durmamaktadırlar.
Cemaat imamı 15 yıl sonra konuştu
KAYYIM ATANMASI GEÇ KALINMIŞ ÇOK DOĞRU BİR GİRİŞİM
- FETÖnün birçok şirketine kayyım atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kayyım atamaları çok geç alınmış doğru karalardır. Bir örgütü çökertmek istiyorsanız önce mali kaynaklarını kurutmanız gerekir. Ancak bu hususta geç kalındığını düşünüyorum. Çünkü FETÖ kendisine yönelik bu tür hareketler gelebileceğini düşündüğünden şirketlerin içini çoktan boşalttı. Zaten medyada çıkan haberlerde yurt dışına büyük paraların transfer edildiğinin anlatılması bunu doğrulamaktadır. Bu hususta 2014 yılının başlarında ikaz edici yazılar yazmış ve uyarılarda bulunmuştum. O dönemlerde şirketlerin hisseleri şahıslar üzerine hisse senedi yapılarak satışlar yapılıyordu. FETÖnün yaptığı bu tür operasyonlar sebebiyle hukuki çerçevede FETÖ elemanlarının şirketlerde yaptıkları operasyonlar ileride birçok problem doğuracağını şimdiden söyleyebilirim.
GÜLEN ÖLMEDİĞİ MÜDDETÇE GERİ ADIM ATMAZ
- Gülen, devlete ve millete karşı sürdürdüğü bu sonucu belli mücadeleyi ne zamana kadar sürdürebilir?
- Gülen, yenilgi kabul etmeyen bir zihniyete sahip. Bu açıdan yenilse de, yıkılsa da bağlılarına "ayaktayız, yıkılmadık" mesajını vermektedir. Bu hususta Gülen ölmediği müddetçe geri adım atmaz diye düşünüyorum. Ama çabaları boşunadır. Anadolu'da bir söz vardır: "Devletle ve damatla savaşılmaz." Gülen şimdiye kadar savunduğu fikirlerin hepsini çiğneyerek devlete ve millete savaş açmıştır. Bunun için yenilmesi mukadderdir.
TAVUKLAR FİRARDA FİLMİ GİBİ…
- FETÖnün önde gelen tetikçilerinin bir bir yurt dışına kaçmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Düne kadar kendi medyalarından ne kadar kahraman olduklarını haykıran bu tiplerin az biraz zoru görünce yurt dışına yada çok sevdikleri, emrinde oldukları ülkelere kaçmaları bana "TAVUKLAR FİRARDA" filmini hatırlatıyor. Orada da tavuklar kümesten firar etmeye çalışırken içine düştükleri komik durumlar resmediliyor. Şimdi FETÖ'nün tetikçileri de bir bir kaçıyor. Suçlu olmasalar kaçmazlardı. Ancak işin ilginç tarafı FETÖnün büyük ağabeyleri kaçarken küçükleri cezaevlerine giriyor. Bu durum yapı içinde ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi. Kaçamayanlar galiba akıllarını çalıştıracaklar gibi.
Cemaat imamı 15 yıl sonra konuştu
CUMHURBAŞKANI'NIN KARARLILIĞINI BÜROKRASİDE GÖREMİYORUZ
- Devletin hemen her kademesine 40 yıldır sızan FETÖ ile yeterince mücadele ediliyor mu?
- Bir öğrenciyi Ortaokul 2. Sınıftan elde ederek general yapılmaya çalışılan bir yapı ile baş etmek elbette hemen mümkün olmaz. Birde buna yeterince mücadele edilemediğini de eklerseniz sorunuzun cevabı kendiliğinden ortaya çıkar. Bugün FETÖ'nün Mülkiye, TSK, Yargının büyük bir bölümü, Üniversiteler, özel okullar, devletin birçok kurumundaki yapılanmalara henüz dokunulmadı. Özellikle FETÖyü sevk ve idare eden imamlara yönelik bir operasyon yapılmadı ve hepsinin yurt dışına kaçmasına fırsat verildi.
Maalesef ülkemizin geleceğini tehdit eden bu yapı ile mücadele sanki Cumhurbaşkanı, Başbakan, birkaç bakan, birkaç gazeteci ve paralel yapıdan kopanların mücadelesiymiş gibi algılanıyor. Sayın cumhurbaşkanı'nın kararlılığını bürokraside göremiyoruz. Sivil toplum kuruluşları, AK Parti de dahil siyasi partiler, aydınlar, üniversitelerimiz, belediyelerimiz ve devletin diğer kurumları bu işin ciddiyetini kavramamış gibi görünüyorlar. Hâlbuki tıpkı PKK gibi bu tür devlete ve millete savaş açmış yapılarla millet olarak topyekûn mücadele edilmelidir. Aksi halde PKK bu ülkenin başını nasıl 30 yıldır ağrıtıyorsa FETÖde en az onun kadar ülkenin başına dert olacaktır.
DEVLET MÜCADELE EDENLERE SAHİP ÇIKMALI
- FETÖ hakkında bunca ifşaatlar ve yayınlar yapılmasına rağmen neden bu yapıdan sizin gibi geçmişte imamlık yapan yeni kopmalar yaşanmıyor?
- Güzel bir konuya temas ettiniz. Kopmamaların en büyük sebebi bizim gibi yapıdan kopup deşifre edenlere devletin, hükümetin yeterince sahip çıkmamasıdır. Bugün bu yapıyla mücadele edenler mahkemelerde yalnız bırakılmıştır. FETÖ hakkında açılan davalarda her mahkemeye üç beş avukat girerken, FETÖ ile mücadele edenler mahkemelerde yalnız mücadele etmektedirler. Bunun en tipik örneği benim. Düşünebiliyor musunuz, bir hakime paralel dediğim iddiasıyla 11 ay 20 gün ceza aldım. Eğer Yargıtay bu cezayı onarsa artık kimse kimseye paralel diyemeyecek. Çünkü bu tür kararlar emsal teşkil etmektedir.
Kopmaları engelleyen önemli faktörlerden biri de 40 yıllık birikime sahip paralel örgüt ile mücadelenin stratejik bir mücadele temeline dayandırılmamasıdır. Paralel örgütle mücadelede lokal değil, topyekun bir strateji izlenmeli, örgütün psikolojik hareket yapmasına izin verilmemeli. FETÖ çok organize mücadele ederken FETÖ ile mücadele edenler maalesef bir organizasyona sahip değiller. Paralel örgüt ile ilgili rastgele yapılan masa başı haberler çoğu kez halkın nazarında paralel yapının aklanmasına sebep oluyor. Yine AK Parti içindeki kripto paralel mensupları verilen mücadelenin tesirsiz kalması için ciddi çalışıyor. Bunların acil olarak temizlenmesi gerekir. Yine Paralel örgütün İslam'a zıt yönlerinin işlenmesinde pasif davranılıyor. Hâlbuki bu örgütü bitirecek en güçlü argüman yapının İslam'a zıt yönlerinin halka anlatılmasıdır.
PARALEL SÖZÜNE HAPİS
- Bir hakime "Paralel yapı mensubu olabilir" değiniz iddiasıyla size 11 ay 20 gün ceza vermişlerdi size?
- Ülkemizde hukukun çivisi çıkmış dersem herhalde mübalağa etmiş sayılmam. Bir mahkeme başkanı hiçbir araştırma yapmadan ceza verince bende bu ceza üzerinden açılan bir hukuk mahkemesine "Bu hakim hakkında sosyal medyada paralel yapının mensubu olduğuna dair yayılar yapılıyor. Bunun araştırılmasını istiyorum" diye bir dilekçe verince hakime hakaret ettiğim gerekçesiyle hakkımda dava açıldı ve hiçbir hukuki delil olmamasına rağmen 11 ay 20 gün ceza verildi. HSYK seçimlerinde FETÖye mensup olduğu iddia edilen adaylara 5 bin civarında oy çıktığını düşünürseniz bu tür hukuk dışı sonuçlara şaşırmazsınız. Her iki cezayı da Yargıtay'a gönderdik. Eğer paralel yapı mensubu hakimlere rast gelmezse yüzde yüz bu davalar bozulur.
GÜLEN ÖZGÜRLÜK KONUSUNDA İKİYÜZLÜ
- Yazmış olduğunuz "Gülen'in Ağlattığı Müslümanlar" kitabına Gülen tarafından 50 bin TL tazminat davasında Gülen hakkında akıl sağlığının yerinde olup olmadığıyla ilgili mahkemeden bir talebiniz olmuştu?
- Ağzını her açtığında "özgün medya" diyenler yazılan bir araştırma eserine 50 bin TL tazminat davası açmaları ikiyüzlülüklerini ne açık göstergesidir. AİHM ve Yargıtay'ın basın özgürlüğü konusundaki içtihatlarına rağmen böyle bir mahkemenin kabul edilmesi bile aslında hukukun temelinden sarsıldığının somut örneklerinden birini oluşturmaktadır. Süren bu mahkememizden Gülen hakkında "akıl sağlığının tespiti" istememin sebebi başta Prof. Dr. Nevzat Tarhan gibi psikiyatrislerin Gülen'in akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılmasını istemesiydi. Malum Gülen gençliğinde Manisa akıl hastanesinde yattığı gibi, Kadir Mısıroğlu, Latif Erdoğan ve Elif Çakır gibi araştırmacı ve gazeteciler de yaptıkları açıklamalarda bununla ilgili belgeler sunmuşlardı. Bu belgeleri toplayarak mahkemeye takdim ettim.
Kaynak: Sabah.com.tr