En önemli sonuç teröre karşı güçlü duruş

Cumhurbaşkanı Erdoğan G20 Liderler Zirvesi'ni bu sözlerle özetledi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ,G20 Liderler Zirvesi sonunda Antalya Bildirgesi'nin kabul edilmesinin ardından basın toplantısı yaptı. İşte Erdoğan'ın zirveyle ilgili verdiği mesajlar;

ERDOĞAN'DAN PYD VURGUSU

TERÖRE KARŞI GÜÇLÜ DURUŞ: Antalya Zirvesi'nin belki de en önemli sonuçlarından biri, dünya ekonomisinin ve nüfusunun çok büyük bir bölümünü temsil eden G20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmalarıdır. Küresel barış ve istikrar sağlanmadan güçlü bir küresel ekonomiden bahsetmemiz mümkün değildir. G20'nin küresel istikrarı doğrudan etkileyen meseleleri görmezden gelmek gibi bir lüksü olamaz. Biz Türkiye olarak terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen bir ülkeyiz. Terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliği noktasında üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu bütün dostlara ifade ettik. Bu mücadele samimi bir uluslararası işbirliği ve dayanışmayı gerektirir. Terörizmle mücadele konusunda G20 liderleri şunu bir defa kabul etmişlerdir ki, burada ortak bir bildiri bu konudaki kararlı duruşumuzu koyması bakımından da önem ifade etmektedir.

En önemli sonuç teröre karşı güçlü duruş

DİNE HAKARET: Terörün dini, milliyeti, ırkı yoktur. Terörizmi herhangi bir dinle ilişkili hale getirmek son derece yanlış olduğu gibi, böyle bir tavır o dinin mensuplarına yapılacak en büyük hakarettir, saygısızlıktır. Zira bütün dinler için hayat hakkı kutsaldır. G20'de temsil edilen ve içinde bizim de bulunduğumuz Müslüman liderler olarak İslam'la hiçbir ilgisi olmayan DAEŞ terörüne ve vahşetine karşı ortak sorumluluklarımız üzerinde durduk.

G20 ZİRVESİ'NDE BİR İLK YAŞANDI

TERÖR ÖRGÜTÜ AYRIMI YOK: Terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksızın bu tehditle kararlı şekilde mücadele edilmelidir. Biz DAEŞ terörüne karşı da El Kaide, PKK, Boko Haram, PYD, YPG, DHKP-C gibi terör örgütlerine karşı da aynı kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Uluslararası alanda da teröre karşı etkin bir iş birliği sağlamak için kararlı ve somut adımlar atılması gerekiyor.

G20 BİTTİ, ZAMAN'IN HABERİ ORTADA KALDI

ESAD YOK: Viyana'daki Dışişleri bakanlarının toplantısında gelinen aşamayı sorunun Suriye sorununun çözümü noktasında önemli bir adım olarak görüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, terörden arındırılması ve çoğulcu, demokratik, meşru bir siyasi yapıya kavuşması bu sürecin ana hedefleridir. Kendi halkını katleden Esad'ın Suriye'nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esad şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki, Suriyeli mülteciler DAEŞ'ten ve Esad rejiminin devlet teröründen kaçıyor. G20 liderleri olarak bu mültecilere yardım için daha fazla gayret edeceğimizi açıkladık. Terör olaylarıyla, mülteciler arasında ilişki kurulmasını insani sorumluluklardan kaçma gayreti olarak görüyoruz. Hem terörizmle mücadeleyi hem de mülteci krizine çözüm bulma çabalarını birlikte yürütmeliyiz.

KÜLFET PAYLAŞIMI: Çevremizde artık yönetilemez hale gelmiş ülkeler ortaya çıktı. Türkiye bugün 2,2 milyonu Suriyeli ve 300 bini Iraklı olmak üzere 2,5 milyon mülteciyi barındırıyor. Bu mağdur insanlara inanç ve köken farkı gözetmeksizin biz kapılarımızı açtık. Bu insanlık vazifesidir. Ancak karşı karşıya bulunduğumuz örneği görülmemiş sorun bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceği boyutu aşmıştır. külfet paylaşımı gereklidir.

"G-20 ZENGİNLER KULÜBÜ DEĞİL"

"G20 platformu, sadece üye ülkeler değil, tüm dünya için önemli bir imkan. Türkiye'nin önceliklerini "kapsayıcılık", "uygulama" ve "yatırımlar" etrafında tanımladık. G-20 bir zenginler kulübü değildir. Bizler sadece belirli refah seviyesini yakalayan toplumlar değil aynı zamanda kalkınma çabaları devam eden ülkeleri temsil ediyoruz. Düşük gelirli geliş olan ülkelerin halinden anlıyoruz. Bu noktada söyleyecek sözümüzün olması gerekir. Kültür ve medeniyet değerlerini adalet üzerine bina eden ülke olarak kapsayıcılık ilkesini bu doğrultuda ısrarla savunmaya devam edeceğimizi belirtmek isterim. G20 liderleri olarak itsizliklerin, sosyal istikrarla birlikte ekonomik büyümeyi de olumsuz etkilediğini kayda geçirdik."