İzmir'deki Askeri Casusluk Davası'nda yargılananlar aleyhine sahte delil ürettikleri iddiasıyla İzmir merkezli 18 ilde yapılan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmasında gözaltına alındıktan sonra mahkemeye sevk edilen şüphelilerin sorguları sürüyor. Sulh Ceza Hakimi tarafından zanlılara, "FETÖ/PDY terör örgütüne neden üye oldukları, askeri personele neden sahte evraklarla kumpas kurdukları, bu yolla devlet bürokrasisinde varmak istedikleri nihai hedefin ne olduğu, dijital verilerin nasıl oluşturulduğu, özel hayatın gizliliğinin ihlali" gibi çok sayıda soru yöneltildi. Bazı polisler "Gizli bilgi ve belgeler neden sızdırıldı" sorusuna, "Amirlerimizden emir aldık" yanıtını verdi. Başsavcılıkça hazırlanan sevk evrakında, FETÖ'nün eylemlerinde "cebir ve şiddet" unsurlarını taşıdığı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit faaliyetlerinin güvenlik kuvvetleri içinde bulunan mensuplarının yardımıyla gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, bu yüzden "silahlı terör örgütü" kabul edilmesi gerektiği kaydedildi. Örgütün kullandığı yasadışı yöntemlerin "Şahsı hem madden hem de manen bitirmeye, yok etmeye yönelik eylemler" olduğu da ifade edildi. Zanlılarla ilgili hazırlanan fezlekede ise eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay, yardımcısı Mehmet Ali Şevik ile polisler Serkan Çiftçi, Yasef Özoğlu, Özcan Kezzap, Gökay Ersel Gülek, Sadık Özilhan, Fahrettin Karaağaç, Ergin Öztürk ve Cem Kendigelen'in örgütün yöneticisi olarak yer aldığı öğrenildi.
SUÇ BİRLİKTELİĞİ...
Fezlekeye göre geçmişten gelen bir suç birlikteliği ve hiyerarşik yapı içinde hareket eden zanlılar, kamuoyunda "casusluk soruşturması" olarak bilinen kumpas operasyonuna ise Fetullah Gülen'in "Kırık Testi" kitabından hareketle "Testi" adını verdi ve 3 bin 100 kişiyi mağdur etti. Gülen ise casusluk soruşturmasında, emrinde olan devlet içindeki yapıyı harekete geçirip 'sözde' adli soruşturmayı başlattı.