Sabah.com.tr'ye bir açıklama yapan Ümit Şimşek, "Bütün milletin yüreğini sızlatan bir katliamdan sonra, maktullerin kanı daha yerde kurumamışken meydanlara çıkıp "Katil devlet" diye bağıranlar Bediüzzaman'ın değil, tarihe özgürlük kahramanı olarak geçmiş olan hiç kimsenin adını ağızlarına alamazlar. " dedi.
İŞTE ÜMİT ŞİMŞEK'İN SABAH.COM.TR'YE YAPTIĞI AÇIKLAMADAN BAZI BAŞLIKLARBEDİÜZZAMAN MİLLETİNE VE DEVLETİNE KARŞI BİR DAVRANIŞTA BULUNMAMIŞTIR
ONUN İÇİN İMAN BİRİNCİ MESELEYDİ
Neden olmamıştır?Çünkü Bediüzzaman'ın bir dâvâsı vardı. O, hiçbir ayırım yapmaksızın insanların imanını kurtarmak gibi bir idealin peşindeydi. Onun gözü gelecekteydi. Bir dâvâ adamı olarak, onun bütün hal ve hareketleri, böyle bir idealin etrafında örülmüş ve bu ideale hizmet edecek şekilde düzenlenmişti.
Girdiği hapislerde, kendisinin ve talebelerinin maruz kaldığı muamelelere aldırmaksızın, insanlığa İkinci Şua gibi, Otuzuncu Lem'a gibi, Meyve Risalesi gibi, On Beşinci Şua gibi Tevhid âbidelerini telif etmekle, mahkûmları ıslah etmekle, kendisiyle birlikte hapse düşmüş talebelerini yetiştirmekle meşguldü.
BEDİÜZZAMAN'I DA ŞİDDETE YÖNELTMEK İSTEDİLER
Bediüzzaman, muhaliflerinin kendisini şiddete yöneltmek istediklerinin farkındaydı. "Benden Menemen benzeri bir hadise beklediniz; bunu göremeyince bana kızdınız" diye sesleniyordu onlara. Sonra dönüp yine kendi müsbet iman hizmetiyle meşgul oluyor, yeni eserler vücuda getiriyordu.BİRÇOK KEZ ŞİDDETE MARUZ KALMASINA RAĞMEN ŞİDDETE BAŞVURMADI
Onun bir yazılı eserleri vardı, bir de yaşayan eserleri. Yazılı eserlerinde hep bir iman neş'esi teneffüs ediliyordu. En ağır hapishane şartları altında yazdığı eserler de sanki Cennet bahçelerini seyrederken yazılmış bahisler gibiydi.
Yaşayan eserleri de birer âsâyiş kahramanıydı. Binlerce talebesinin hiçbiri, en şiddetli baskılara maruz kaldıkları halde, hiçbir şiddet hareketine karışmadı. Onların hiçbirinden kin ve nefret söylemleri işitilmedi. Bediüzzaman'ın onlara vasiyeti, sadece menfi hareketlere karışmamaktan ibaret değildi; onlardan, kalplerinde de en küçük bir intikam emeli beslememelerini istiyordu.
BEDİÜZZAMAN HAKKINI HERKESE HELAL ETMİŞTİR
"Belki de bunlar son sözlerim olur" diyerek Eşref Edip'e verdiği mülâkatında şunları söylüyordu Bediüzzaman:
KATİL DEVLET" SLOGANLARI ATANLAR BEDİÜZZAMAN'IN ADINI AĞZINA ALAMAZ
Bütün milletin yüreğini sızlatan bir katliamdan sonra, maktullerin kanı daha yerde kurumamışken meydanlara çıkıp "Katil devlet" diye bağıran ve milletten oy isteyen, bunun öncesinde ve sonrasında da her ağzını açışında etrafa kin ve nefret saçarak intikam sözü verenler, sadece Bediüzzaman'ın değil, tarihe özgürlük kahramanı olarak geçmiş olan hiç kimsenin adını ağızlarına alamazlar. Çünkü mazlum kitleler içinde hiçbirisinin kin ve intikam hisleriyle zafere ulaştığı görülmemiştir.
KİN VE İNTİKAM SÖYLEMLERİ ÜLKEYE FAYDA GETİRMEZ
Polonya'da işçiler komünizme karşı mücadele ederken, "Şiddet bizim sonumuz olur" diyorlar ve yönetimin her türlü tahrikine büyük bir sükûnetle karşı koyuyorlardı. 1970'teki bir gösteri sırasında 44 işçi, polis kurşunuyla öldürüldü. Daha sonraki yıllarda 2500 işçi tutuklanarak feci şekilde işkence gördü. Bütün bunlar, özgürlük mücadelecilerini şiddete sevk etmeyi amaçlayan kışkırtıcı hareketlerdi.
Fakat onlar öfkelerine mağlûp düşmediler, dâvâlarından da vazgeçmediler; sükûnet içinde, hiçbir şiddete başvurmadan, kin ve intikam hislerine kapılmadan, direnişlerine devam ettiler ve bu sayede, ancak bu sayede başarıya ulaştılar. Tarihte hiçbir özgürlük hareketinin kin ve intikam hisleriyle zafere ulaşarak insanlara barış ve huzur getirdiği görülmemiştir.
Bu yolla başarıya ulaştığı düşünülen hareketlere gösterilebilecek örnekler Rusya'dır, Çin'dir, onların da halklarına neler getirdiği meydandadır. Onun için, Kürt olsun, Türk olsun, bu milletin fertleri, kin ve intikam söylemleriyle kendilerine birşeyler vaad edenlerin, Allah göstermesin, ellerine fırsat geçtiği takdirde bu ülke insanlarına neleri revâ göreceklerini çok iyi düşünmelidir.