İŞTE BEDİÜZZAMAN'IN TALEBELERİNİN 1 KASIM SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE AK PARTİ'YE DESTEK AÇIKLAMASI
Bütün gayesi vatan ve milletin selâmetinden ibaret olan ve hayatının her ânında bu gayeyi takip etmiş bulunan Üstadımız, siyasetten şiddetle kaçındığı halde, "İslâm kahramanı" olarak vasıflandırdığı Adnan Menderes ile Demokrat Parti'yi her zaman desteklemiş ve vatan, millet, İslâmiyet ve Kur'ân hesabına bu partiyi desteklemeye mecbur olduğunu defalarca ve açıkça beyan etmiştir.
Herkesin malûmu olduğu üzere, Üstadımızın bu desteğine sebep, Demokratların şeâir-i İslâmiyenin en mühimlerinden olan ezanı serbest bırakmaları, milletin hak ve hürriyetlerini tanımaları, dışarıda da İslâm âlemine karşı dostane münasebetler tesis etmeleridir. Bu sebeptendir ki, Üstadımız merhum Adnan Menderes'i "İslâm kahramanı" olarak vasıflandırmış ve mektuplarında onu bu isimle yad etmiş, hattâ bazı mektuplarında, siyasetle alâkasını kesmiş bulunduğu halde, Adnan Menderes gibi bir İslâm kahramanı ile sohbet etmek arzusunda olduğunu beyan etmiştir.
Üstadımızın âlem-i bekaya irtihalinden sonraki yıllarda yaşanan hadiseler ve dinî hak ve hürriyetlerin maruz kaldığı kısıtlamalar, Demokratların iktidardan düşmesi halinde ortaya çıkacak tehlikelere dair ikazlarının ne kadar yerinde olduğunu göstermiştir.Milletimizin serbest iradesiyle iktidara gelen ve halen iş başında bulunan idarecilerimize gelince, bunlar, iktidarda bulundukları müddet içinde, İslâm kahramanı Adnan Menderes ve arkadaşlarının yaptığı hizmetlerden çok daha fazlasının tahakkukuna, Allah'ın izin ve inayetiyle muvaffak olmuşlardır.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER NOKTASINDA YASAKLAR TAMAMIYLA KALKMIŞTIR
Ezcümle:
– Başörtüsü gibi İslâm'ın en önemli bir şiârı üzerindeki yasaklar tamamıyla kalkmıştır.– İmam Hatip Okulları ve Kur'an kursları da yeniden eski serbestisine kavuşmuş, hattâ eskisinden daha da haşmetli bir şekilde yurdun dört bir yanında bu milletin evlâtlarına hizmet vermeye başlamıştır.
– Tek parti devrinin eseri olan ve gençliği her türlü dinî hissiyattan uzak bir şekilde yetiştirmeyi hedef alan eğitim politikalarının ıslahına girişilmiş, bu cümleden olarak Kur'an, Siyer ve Osmanlıca dersleri devletin okullarında okutulmaya başlamış ve gençlerimiz arasında da büyük bir rağbet görmüştür. Hele masum yavrularımızın okul sıralarında o günahsız dilleriyle Kur'an-ı Kerim'i okumaya başlamaları, "Allah Tealâ bir kavme azap edeceği zaman, Kur'ân okuyan çocukların sesini işitince azaptan vazgeçer" meâlindeki hadis-i şerifi bize gözyaşları içinde hatırlatıyor.
– Yine Üstadımızın fevkalâde ehemmiyet verdiği ve "âlem-i İslâm'ın kalesi ve şanlı ordusu" olarak yad ettiği kahraman ordumuz bazı mihrakların elinde bir darbe âleti olmaktan kurtarılmış ve milletimizin ve âlem-i İslâm'ın nezdindeki o müstesna mevkiine kavuşturulmuştur.CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİNDE KUR'AN OKUNMASI ÖNCEDEN DÜŞÜNÜLEMEZDİ
– Kur'ân'ımız başta olmak üzere dinî ve manevî değerlerimiz, devletimizin bütün kademelerinde eski itibarına kavuşmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ve devlet erkânının iştirak ettiği mühim toplantılarda Kur'ân okunması gibi, yakın zamana kadar kimsenin hayal bile edemediği işler büyük bir vakar ve sükûnet içinde gerçekleşmiştir.
– Yıllardır ihmal edilen ve hattâ küçümsenerek bakılan İslâm âlemine devletimiz tekrar gülen yüzünü çevirmiş, nerede bir mazlum gördüyse oraya yardım elini uzatmış, bütün İslâm ülkelerinin ve hattâ bütün mazlum milletlerin samimî muhabbetlerine mazhar olmuş, böylece, dünyanın en büyük gücü olmaya lâyık olan İslâm ümmetinin Üstadımız tarafından sık sık müjdelenen ittihad-ı İslâm hedefine doğru derlenip toparlanacağına dair alâmetler açıkça görülmeye başlamıştır.
Bütün bu mesut ve müjdeli gelişmeleri bir arada mütalâa ettiğimiz zaman, bugünkü idareyi iktidarda muhafaza etmenin vatan, millet, İslâm âlemi ve hattâ insanlığın sulh ve selâmeti açısından ne kadar hayatî bir önem taşıdığı, açıkça ortaya çıkacaktır. İşte bunun içindir ki, yurt içinde ve yurt dışında bütün menfi mihraklar, milletimizin bu mesut istikbale doğru yol alışını durdurmak için ittifak etmişlerdir. Bu sebepten, önümüzdeki seçimlere sıradan bir seçim olarak bakmak mümkün değildir.
SAİD NURSİ'NİN TALEBELERİ OY VERECEĞİ PARTİYİ AÇIKLADIBU SEÇİM ÜMMETİN PRANGALARINDAN KURTULMASI İÇİN ÖNEMLİDİR
Bu, siyaset sahasındaki muhtelif cereyanlardan birinin nöbeti diğerine devretmesi meselesi değildir.
Bugünkü mücadele, bu vatan ve millet için çalışanlar ile vatanı parçalamak ve milletimizi ecnebîlere köle yapmak için çalışanlar ve onların şuurlu yahut şuursuz müttefikleri arasında cereyan eden bir mücadeledir.BUGÜNKÜ İKTİDARI DESTEKLEMEYİ VAZİFE BİLİYORUZ
İşte, bir kısmına kısaca temas etmeye çalıştığımız bu sebepler muvacehesinde, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayatta olan talebeleri olarak bizler, tıpkı Üstadımız gibi, vatan, millet, Kur'ân, İslâmiyet ve insaniyet namına, bugünkü idarecilerimizi iktidarda tutmayı ve onları bu hizmetlerinde desteklemeyi bir vazife biliyoruz. Bizim mesleğimiz asla siyaset değildir. Bu tarz beyanatımız bazı kardeşlerimizce siyasete ziyade temas gibi anlaşılmaması gerekir. Zira Üstadımızın hal-i hayatındaki tatbikatını ve lâhikalarda ifade ettiği tavrını ifadeden ibarettir.Bir vazife i vataniye ve diniyedir ki bize hüsn-ü zan eden kardeşlerimize bir hatırlatma ve mevcud müsbet hükümete de mütecaviz dinsizlere karşı bir yardımdır. Üstadımızın ifadesi ile:
"Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tâbi' ve dâhil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. " (Emirdağ – 1, s. 160).Allah doğruların yardımcısıdır.
MEHMET FIRINCI: "BUGÜNKÜ İDARECİLERİMİZ İSLAM KAHRAMANI GİBİ ANILMALI. BU YÜZDEN DESTEKLİYORUZ"
Bediüzzaman'ın eserlerinin yasal varislerinin açıklamasının ardından, yine hayattaki son talebelerinden biri olan Mehmet Fırıncı da bir açıklama yaptı ve "Bediüzzaman'ın talebeleri olarak 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'yi desteklediklerini" söyledi.
MEHMET FIRINCI AÇIKLAMASINDA ŞU İFADELERE YER VERDİ
Bediüzzaman Hazretlerinin siyasetten ne kadar uzak durduğu, sadece dostlarının değil, en yaman düşmanlarının da çok iyi bildiği ve teslim ettiği bir hakikattir. Çünkü düşmanları onu, dini siyasete âlet etme ithamıyla mahkûm edebilmek için yıllarca sıkı takip altında tutmuşlar, fakat onun bu konuda hiçbir açığını yakalayamamışlardır.
ÜSTADIMIZ HAYATINDA DEMOKRAT PARTİ'Yİ DESTEKLEMİŞTİR
Fakat Bediüzzaman'ın siyasetten uzak durduğu ne kadar gerçek ise, çok partili hayata geçildikten sonra seçimlerde Demokrat Parti'yi aşikâr bir şekilde desteklediği de o kadar gerçektir. Çünkü Üstadımız bu meseleye siyasî bir nöbet değişimi olarak değil, devlete milletin veya başka bir kuvvetin hakim olup olmama meselesi olarak bakmış ve bunu da mektuplarında açıkça dile getirmiştir.
MENDERES'İ İSLAM KAHRAMANI İLAN ETTİ
Üstadımız, Halk Partisinin yasakladığı ve bu yasağı devam ettirme uğrunda pek çok zulümleri bu millete reva gördüğü ezanı serbest bırakan Demokrat Partiyi işte bu sebeple desteklemiş, onun lideri Adnan Menderes'i de yine bu sebeple mektuplarında "İslâm kahramanı" olarak yad etmiştir.
RİSALE-İ NUR TALEBELERİ BUGÜNKÜ İKTİDARI DESTEKLİYOR
Risale-i Nur talebeleri de, aynen Üstadlarının yaptığı ve ders verdiği gibi, bugünkü iktidarı, dinî hak ve hürriyetlerin bu memlekette serbestçe yaşanabilmesini sağladığı için açıkça ve bütün kuvvetleriyle destekliyorlar. Çünkü daha düne kadar din ve vicdan hürriyeti konusunda yaşadığımız hatıralar bütün canlılığıyla hafızalarımızda duruyor. İmam Hatip Okullarının ve Kur'an kurslarının kapatılmasını, başörtüsüne ve sakala karşı girişilen mücadeleleri, dindar insanların bu memlekette gördüğü ikinci sınıf vatandaş muamelesini unutmadık.
ÜLKEMİZE KURULAN TUZAKLARIN FARKINDAYIZ
Bunları unutmadığımız gibi, bu konularda memleketimiz insanına kimlerin rahat bir nefes aldırmak için yıllarca çabaladığını ve bunu başardığını da unutmadık. Ayrıca, bu iktidarın karşısında kimlerin el ele verdiğini ve yurt içinde ve dışında hangi tuzakların kurulduğunu da açıkça görüyoruz. Bu bakımdan, İslâm kahramanı olarak anılmaya bihakkın lâyık bulunan bugünkü idarecilerimizi iktidarda muhafaza etmeyi, tıpkı Üstadımızın yaptığı gibi, biz de vatan, millet, İslâmiyet ve Kur'an hesabına bir vazife biliyoruz.