Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofislerine Başbakanlığı döneminde dinleme cihazı konulmasına ilişkin "örgüt" suçu kapsamında yürütülen soruşturmayı tamamladı.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianame, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
İddianamede, eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve BİLGEM Başkanı Hasan Palaz, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan, dönemin Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı Enes Çiğci, suç tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru İlker Usta, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığında görevli Emniyet Müdürü Ahmet Türer, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak, Türkiye'nin Vaşington Büyükelçiliği görevlilerinden Hasan Akın, dinleme cihazına ilişkin rapor hazırlayan Hamza Turhan, Gökhan Vıcıl "şüpheli" olarak yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise iddianamede "müşteki" olarak gösterildi.
İddianamede, şüphelilerin "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)" üyesi oldukları öne sürüldü.
Şüphelilerden Zavar, Özdoğan ve Palaz'ın "silahlı terör örgütü yönetmek", diğer sanıkların "silahlı terör örgütüne üye olmak", sanık Akın'ın ise üyeliğin yanı sıra "askeri ve siyasi casusluk" suçundan cezalandırılması talep ediliyor.
İddianame, mahkemede değerlendirme aşamasında bulunuyor. Mahkemenin, iddianame ve eklerinde eksik bulmaması halinde iddianameyi 15 gün içinde kabul etmesi gerekiyor. Şüpheliler, iddianamenin kabulü halinde yargılanmaya başlanacak.
'Örgüt yöneticisinin zafiyeti taklit edildi'
Gülen'in, "en yakınındaki kişiler dahil herkesi dinletip, özel bilgiler elde ederek bunları zamanı geldikçe kullandığı" aktarılan iddianamede, "örgüt yöneticisinin bu zafiyetinin örgüt üyelerince de taklit edildiği" belirtildi.
İddianamede, örgütün amacını gerçekleştirmek için usulsüz dinlemeleri, kişilerin mahrem sırlarını öğrenip şantajda kullandığına yer verildi.
'Yerli işbirlikçi olarak kullanıldılar'
İddianamede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bu casusluk olayında hizmet hareketi mensubu Fetullahçı Terör Örgütü'nün üyeleri, şüphelilerin yerli iş birlikçi olarak kullanıldığı, buna göre dinlemeyle elde edilen bilgilerin ABD'de yaşayan şüpheli Hasan Akın'a aktarıldığı, onun da örgüt merkezine ulaştırdığı, örgüt merkezinin bu bilgileri ABD'de nereye verdiği ve karşılığında ne aldığının da olayın gelişiminden net olarak anlaşılabildiği..."
"FETÖ'nün dönemin Başbakan'ı (Erdoğan) dinlemek ve alacağı kararlarda etkili olmak, elde ettiği bilgileri dini görünümlü örgüt yararına kullanmak, yabancı ülkelere dinleme kayıtlarını vererek örgütün lehine kazanç sağlamak istediği" kaydedilen iddianamede, bu maksatla örgütün iktidardan uzaklaştırmak istediği Erdoğan'ı gizlice dinlemeyi kararlaştırdığı görüşüne yer verildi.
İddianamede, Başbakan'ın oturduğu yerlere dinleme cihazı yerleştirip dinlenmesinin, 'Fetullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü'nün (FETÖ)' bilgisi ve iştiraki olmadan yapılamayacağı" öne sürüldü.
"Ülkelerine ihanet ettikleri açık seçik anlaşılmakta"
Daha önce Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan, haklarında mahkumiyet kararı verilen ve davası ayrılanlar ile çeşitli nedenlerle mahkumiyet hükmü kurulamayan şüphelilerin ortak özelliğinin "FETÖ üyeliği" olduğu savunulan iddianamede, şunlar bildirildi:
"Bu ortak özelliği taşıyan şüphelilerin, örgütün hedefi ve genel amaçlarına yönelik bu suçu işledikleri ve örgütün bir üyesi olarak ABD'de bu ülkedeki örgüt yöneticilerinden emir alarak uyguladıkları, aralarında örgütlü bir bağ bulunduğu, genel olarak bu örgüt mensuplarının yönetici veya abilerinin emrini ilahi bir buyruk gibi kabul ederek uyguladıkları, Fetullah Gülen ve örgüt yöneticisinden gelen emirleri uygulamayı imani bir gereklilik sayan örgüt üyelerinin dinleme cihazlarını örgüt adına yerleştirip bir süre siyasi casusluk maksadıyla Başbakan'ı dinledikleri, ülkelerine ihanet ettikleri açık seçik anlaşılmaktadır."
"Böcek"teki ilk iddianame
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bir kısmı son iddianamede de "şüpheli" olarak gösterilen 13 kişi hakkında, Erdoğan'ın çalışma ofislerine dinleme cihazı konulmasına ilişkin "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal casusluk amacıyla temin etme", "haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek", "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek" suçlarından dava açmıştı.
İddianamede, şüphelilerin bu suçu örgütlü olarak gerçekleştirdikleri ifade edilmiş, bu eylemleri "hangi örgüt adına yaptıkları"nın tespit edilemediği bildirilmiş ve "suç örgütü"ne ilişkin soruşturmanın ayrılarak, devam ettiği aktarılmıştı.
Dava da Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmüş, yargılama sonucunda sanıklardan Sedat Zavar ve İlker Usta "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek"ten 6'şar yıl, "haberleşmenin gizliliğini ihlal"den de 1 yıl 6'şar ay olmak üzere 7 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Mahkeme, 8 sanığın beraatine, yakalanamayan 3'ünün de dosyasının ayrılmasına karar vermişti.