telsiz konuşmalarında, bölücü terör örgütünce yapılan eylemlerin her anının teröristler tarafından kameraya kaydedildiği ve görüntülerin Irak'ın kuzeyine de gönderildiği, buradan gelen eleştiri ve tavsiyelerin titizlikle uygulanmaya çalışıldığı, ancak teröristlerin çoğunun istenileni tam olarak yerine getiremediği belirtildi.
Bölgedeki teröristlerin sürekli eylem arayışında oldukları, ancak son dönemde verdikleri kayıpların kendileri üzerinde özellikle de yeni katılanlar üzerinde çok olumsuz bir etki ve korku yarattığı ifade edildi.
HALKA AĞIR HAKARETLER
Telsiz konuşmalarında, "olaylara çok tepkisiz ve isteksiz" olmaları nedeniyle bölgede yaşayanlar için "uyuz halk" ifadesini kullandıkları, tepki verebilmesi için toplumu harekete geçirecek önemli bir durumun veya şartların yaratılması gerektiği, halkın, çoğu yerde hala çok belli etmeseler de Türkiye Cumhuriyeti devletinin yanında olduğu izlenimini elde ettikleri ve bunun kendi mücadelelerine büyük bir sekte vurduğu da yer alıyor.
Orta saha sorumlusu Azad Siser kod adlı, Ekrem Güney'in telsiz konuşmasında, "halkın sözde özerklik ilan ettiği, bu durumu kabul etmeyen devletin halka ve terör örgütüne karşı topyekun bir savaş başlattığı" algısını yaratmanın ve halkı sahaya çekmenin başarıları için olmazsa olmaz bir şart olduğu, bu dönemin terör örgütü açısından tarihi bir final niteliğinde değerlendirildiği, başarılı olamamaları durumunda kendileri için bitiş olacağı ifadeleri yer aldı.
YABANCI BASINA TÜRKİYE'Yİ ŞİKAYET
Yabancı basının terör örgütünün eylemleri hakkında olumlu haberler yaptığı, bölgede "iç savaş" algısı yaratacak görüntülerin gerektiği, çatışmalarda harap olmuş bina ve açılan hendek görüntülerinin bu kapsamda çok işe yaradığı, yabancı basına karşı her türlü desteğin verilmesinin çok önemli olduğu da telsiz konuşmalarına yansıdı.
Bölücü terör örgütü mensuplarının konuşmalarında, "özyönetim" ilan edilen yerlerdeki çatışmalarda, "Türkiye Cumhuriyeti'nin sivilleri katlettiği" haberlerinin her ortamda, özellikle sosyal medyada dile getirilmesi gerektiği, bu sefer de başarılı olunamazsa örgütün Kandil'deki yıkımdan sonra toparlanamayacağı ve tükeneceği, Kandil'den eskisi gibi artık destek alamadıkları, Kandil ve civarına yapılan hava operasyonlarının Kuzey Irak'ta büyük bir tahribata ve kayba sebebiyet verdiği, bu durumun bölge halkı üzerinde kendi aleyhlerinde bir etki yarattığı ve halkın desteğinin neredeyse yok denecek seviyeye geldiği bilgisi de yer aldı.
"KENDİNİ VURAN SALAKLAR VAR"
Konuşmalarında, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde büyük bir "hayal kırıklığı" yaşadıklarını vurgulayan teröristlerin telsizden geçen ifadeleri şöyle:
"Bizi fareler gibi ortada bıraktılar. Doğrudan devletin gücünü ensemizde hissettik; büyük başarı beklediğimiz noktada hezimete uğradık. Halka çok güvenmeyin; şiddet ve korku onları tekrar kendilerine getirecektir. Gerektiğinde hedef gözetmeden indirin, gücümüz görsünler, döneceklerdir, mecburdurlar.
Bölgede çok kayıp vermeye başladık, kayıplara tahammülümüz yok. Yeni gelenlere uzak mesafelerden TC güçlerine yönelik atış yaptırarak eğitim verin. Birbirimizi vuruyoruz ve hatta kendi kendini vuran salaklar bile var."
Amacımız her tür irtibatı kesmektir. Karayolları, TV vericileri, baz istasyonları ve demiryollarını tahrip ederek, halkın dünya ile bütünleşmesini engelleyin. Ulaşımını engelleyin.Okul binalarını hedef alın, yakın yıkın ama eylül sonunda burada okulların açılmasını bir şekilde engelleyin."
SİLVAN'DA ÖLEN ÇOCUĞU DEVLETE YÜKLEYİN
Terör örgütü mensuplarının koyduğu bomba sonucu hayatını kaybeden Fırat Simpil'in katilleri suçu devlete atma pişkinliğini göstermekten çekinmedi ve "Silvan'da yerleştirdiğimiz patlayıcıdan dolayı ölen çocuğun sorumluluğunu devlete yükleyin. 'Devlet tedbir almadı, çocuğun ölümüne sebep oldu" cümlesini halk içinde yaymaya çalışın emri verdi.
SAHTE İHBARLAR YAPIN
'TC güçlerine saldırılarda aynı yöntemleri kullanmaktan kaçının' diyen teröristler, "Şaşırtın. Sahte ihbarlarla risk almadan güvenlik güçlerinin ayağınıza kadar getirtin risk almayın" gibi kan donduran ifadeleri kullandılar.