İŞTE O YAZIDAN BAZI BAŞLIKLAR
MUSTAFA BALBAY'A DUYURULUR
Paralel yapının bültenine dönen Cumhuriyet Gazetesi'nde Ahmet Şık'ın izne ayrıldığını duyduğumda hiç şaşırmadım. Bence bu bir izin değil düpedüz sessiz-sedasız bir veda gibi geliyor bana.. Anlaşılan zor zamanda desteğini gördüğü Can Dündar'ı da kırmadan ama kendisine karşı bir yapının da borazanlığını yapmayı reddederek bir duruş ortaya koyuyor..Eğer bu duruşunda samimi ise Ahmet Şık.. Yani sahiden cemaat'in, gazetesini kontrol ettiği saikiyle böyle bir tasarrufta bulunuyorsa, iki ihtimal var:
AHMET ŞIK PARALEL OYUNUNU YENİ Mİ FARKETTİ!
1) Ahmet Şık bunu yeni fark etti
2) Bugüne kadar cemaat operasyonu zannettiğimiz bazı dosyalar başka yerden geldi
Tabii bir üçüncü ihtimal daha var.. Bildiği halde dişlerini sıkarak işini yapmaya devam etmiş olabilir.. Ancak bu ihtimal, sonunda cezaevine gireceğini bile bile kitap yazmış biri için çok rasyonel değil.. Bilmeseydi, kitabının adını 'Dokunan Yanar' koyar mıydı?.. Dokundu ve yanacağını elbette biliyordu.. Hürriyetini elinden alan, çocuklarından evinden koparan bir örgütün emrine girmiş bir gazetede, aynı örgütün hedefine koyduğu adamların bulunması nasıl izah edilebilir ki?..
**
FETÖ'NÜN KUMPAS KURDUĞU İLHAN SELÇUK'UN GAZETESİ NASIL GÜLEN'İN ELİNE GEÇTİ
Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde, ağır hastayken tutuklandığını anlatan Prof.Dr. Erol Manisalı'nın, 'Faşist Ergenekon Kumpası' olarak nitelendirdiği soruşturmaların arkasındaki yapı bugün Cumhuriyet'i yönetiyor.. Cumhuriyet Gazetesi'nin öteki adı olan İlhan Selçuk'un, medyanın önemli bir bölümünün Fetullah Gülen'in elinde olduğunu yazdığı günlerden, kendi gazetesini de aynı merkeze kaptırdığı günlere geldik..
• FETÖ SANA NEYİ HATIRLATIYOR MUSTAFA BALBAY!
Akıl alır gibi değil.. Mesela bugün Uğur Mumcu'nun koltuğunda oturan Mustafa Balbay.. Politik kimliği gereği Erdoğan'a ya da Ak Parti'ye veryansın etmesini anlayabiliyorum.. Kabul etmem ama anlarım.. Peki gece herkes uyuyup da tek başına kaldığında ne düşünüyor?.. Misal kendisine kumpas kuran Cemaat'in firari savcısı Celal Kara'yı, bir sabah uyanıp da gazetesinin manşetinde, yapılan yargılamaların haklı ve yerinde olduğunu anlatırken gördüğünde ne hissetti?.. Ben çok merak ediyorum mesela.. Kendisini zindana atan yapının, başka savcılarınca engellenen MİT TIR'ları operasyonuna ait olduğu söylenen fotoğrafları, gazetesinde gördüğünde ne düşündü?.. Sevgili Balbay.. Bu örgüt senin için ne dedi hatırlıyor musun?.. TSK'nın İran ile ilgili istihbarat bilgilerini ele geçirerek, bunları Mossad'a servis ettiğini söyledi.. Seni, bu adamlar, aralarında"darbeci" olduğun iddiasının da bulunduğu 4 ayrı suçtan 34 yıla mahkûm etti.. Bak şimdi o çetenin bülteni gibi çıkıyor gazeten..
• ZEKERİYA ÖZ'ÜN FİRARI HABER BİLE OLMUYOR
Mustafa Balbay, bana az kulak ver.. Yanlış bir şey söylemiyorum.. Ergenekon sürecinde, seni hedefe koyan "The Taraph"ın kurucu Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, serbest köşe yazıyor senin gazetende.. Erol Manisalı'nın 'kumpasçı' dediği Zekeriya Öz'ün firarı, haber bile olmuyor.. Örgütün firari savcısı Celal Kara, senin gazeteni kullanarak devlete ve içinde senin de olduğu seçilmişlere parmak sallıyor.. Koltuğunda oturduğun Uğur Mumcu katledildiğinde, "Türkiye İran Olmayacak" diye yürüyüşler tertipleyen, "mollalar İran'a" başlıkları atılan gazetenizde, İran Dışişleri Bakanı sayfalarca kendi politikalarını anlatıp milli devletine sövüyor..
DAHA NE DURUYORSUN MUSTAFA BALBAY!
Daha ne duruyorsun?.. Can Dündar'ın başına ne geldiğini bilmiyorum. Nasıl oldu da gazeteyi teslim etti, bilmiyorum. Ama bak Ahmet, 'şık' bir adım attı ve 'ben yokum' dedi.. sen ne kadar daha devam edeceksin?.. Kalın sağlıcakla.
ERSOY DEDE/YENİ AKİT