Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Çin ve Endonezya'yı kapsayan resmi ziyaretleri öncesinde, Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi, PKK saldırıları ve son gelişmelere ilişkin önemli mesajlar verdi:
ŞEHİT KANLARININ HESABINI SORACAĞIZ: Türkiye Cumhuriyeti devleti teröristlerle, onları destekleyen sözde siyasetçi, sözde aydın, sözde sivil toplum kuruluşu temsilcisi herkesten de şehitlerimizin kanlarının hesabını sorma gücüne sahiptir. Burada herhangi bir geri adım atma söz konusu olmayacaktır. Milletimizin sabrını zorlayan bu hainlere hak ettikleri şekilde karşılık verileceğinden milletimin endişesi olmasın. Bu bir süreçtir ve bu süreç aynı kararlılıkla devam edecektir. Gerek kırsalda gerek şehirlerde olsun elinde silahı veya molotofu, yüzünde maskesi olan herkes önce güvenlik güçlerimizden, ardından adli kurumlardan gereken cevabı alacaktır. Bu konuda hem güvenlik güçlerimizin, hem savcı ve hakimlerimizin ihtiyaç duydukları yasal düzenlemeler zaten yapılmıştır. Artık bu yetkilerin en etkili şekilde kullanılması şarttır.
YASALARI UYGULAYIN: İç Güvenlik Yasası'nın içeriğinde ne varsa... Bunlar yasal bir düzenlemenin kitaplar arasında kalması için yapılmamıştır, bunlar uygulamaya girecektir. Eğer uygulamada sıkıntı varsa o zaman uygulayıcıların kendilerini test etmeleri gerekir.
BUNLARLA ÇÖZÜM SÜRECİ MÜMKÜN DEĞİL: 30 Mart yerel seçimlerine giderken Çözüm Süreci'nin istismarını gördük. Çözüm Süreci, martta Başbakan olarak partimin başındaydım, maalesef karşılığını bulmadı. Daha sonra yapılan genel seçimlere geldiğinde bu işin ciddi manada hasar gördüğünü gördük. Dolayısıyla bu hasarla birlikte artık ortada bir gerçek var. Bu ülkede, milli birliğimize, kardeşliğimize kast edenlerle bir çözüm sürecini devam ettirmek mümkün değil. Olması gerekenin milli birlik ve kardeşliktir. Bu kardeşlik zaten çözüm süreci denilen başlığın çok çok önünde olan içeriği zengin bir başlıktır. Bununla bu ülkede 78 milyon vatan evladı, bugüne kadar verilmiş olan haklar neyse bu hakları aynen kullanacaktır. Bu noktada herhangi bir geri adım söz konusu değildir. Bu süreç aynen devam etmektedir. Ama bunun lafını yapıp uygulamaya gelince acımasızca tehditlerle, sandıklar silahların gölgesinde işlev görmeye kalkarsa bunun adı demokrasi olmaz. Biz demokrasinin gerçekten aklın, aklı selimin egemen olduğu bir ortamda sağlıklı bir şekilde yürüyeceğine inanıyoruz.
DOSTLARIMIZI BİLELİM: Bazı dostlarımız işin farkındadır, ama bazıları hala farkında değil. Bu günler aynı zamanda dostlarımızı tanımanın da tefrik edildiği günlerdir.
GÜVENLİ BÖLGE HAZIRLIĞI: Burada ilk adım malum bu güvenli bölgenin alt yapısını oluşturmak. 'İkmal bölgesi' diye tanımladığımız bölgelerin tehditten arındırılması ve orada güvenlik bir bölgenin oluşturulması takdir edersiniz ki bizdeki 1 milyon 700 bin Suriyeli vatandaşın içerisinde artık ülkelerine dönme beklentisi içinde olmaları bakımından onlar için de bir zemin oluşturacaktır. İlk etapta bir defa buranın arındırılması, temizlenmesi, güvenli hale getirilmesi, sonra güvenli bölge tanımının yapılması adımı da atılmış olacaktır.
NATO HAZIRLIKLI OLMALI: Şu anda saldırıya uğramış olan Türkiye, burada kendisini koruma, güvence altına alma haklarını kullanmaktadır. Burada uluslararası hukuktan kaynaklanan ne hakkımız varsa kullanıyoruz. Ama diyoruz ki 'burada NATO'ya da düşen görevler her an olabilir.' Dolayısıyla NATO'nun da hazırlıklı olması talebimiz var. Nitekim Amerika'nın yapmış olduğu açıklamaları duydunuz. 'DAEŞ nasıl bir terör örgütüyse terör örgütüyle savaştığını iddia eden PKK da bir terör örgütüdür' diye Amerika açıklamasını yaptı. Mesele budur.
'FÜZE İHALESİ ELE ALINACAK'
Ziyareti kapsamında Çin ile "uzun menzilli füze projesi"ne ilişkin görüşmelerin olup olmayacağına yönelik soru üzerine Erdoğan, "Balistik füzelerle ilgili olarak işin başında en uygun teklifi bize veren ülke Çin olmuştur. Daha sonra bazı gelişmeler oldu, aksamalar söz konusu. Bu konuları tekrar ele alacağız. Aslolan ülkelerin karşılıklı menfaatidir" dedi. Erdoğan TSİ 19.50'de Çin'in başkenti Pekin'e vardı. Erdoğan, Pekin Havalimanı'nda Ürdün Kralı Abdullah ile bir telefon görüşmesi yaptı. Kral Abdullah teröre karşı mücadelede Türkiye'ye desteklerinin tam olduğunu kaydetti. Erdoğan, otelinde de İtalya Başbakanı Matteo Renzi ile telefonda görüştü. Erdoğan'a taziyelerini ileten Renzi, terörle mücadelesinde Türkiye'nin yanında olduklarını belirtti.
'SIRTIMIZI DAYIYORUZ' DİYEN BEDEL ÖDEMELİ
MHP
lideri Devlet Bahçeli'nin "Kandil ile arasına mesafe koymayan siyasetçiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçmelidir" açıklamasına) Ben açık net şu anda bulunduğum Cumhurbaşkanlığı makamında da bu düşüncemi koruyorum. Ben parti kapatılması olayını doğru bulmuyorum. Fakat bu partinin yöneticilerinin bu işin bedelini ödemeleri gerekir. Fert fert, birey birey. Burada anayasanın 14'üncü maddesi çok şeyler sağlıyor. Eğer o yeterli değilse, dokunulmazlık zırhından bunları sıyırmak suretiyle bunların bedelini şu açıklamaları yapanlar, terör örgütlerini kendi arkalarında gösterenler, 'biz sırtımızı şuraya, buraya dayıyoruz' diyenler, bu ifadelerin bedelini ödemelidirler ama partinin kapatılmasını asla doğru bulmuyorum. Gerçek kişilere yönelik olarak parlamento, bence gerekli değerlendirmelerini yapmalı. Bunları dokunulmazlık zırhından arındırmak suretiyle de 'terör örgütüyle iş mi tutuyorsun? Senin sırtını dayadığın yer terör örgütü mü? Bunun bedelini ödeyeceksin' ve bunu ödetmeli.