Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenişehir Kültür Merkezi'nde düzenlenen "CHP Mersin Milletvekili Adayları Tanıtım Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de demokrasinin güvencesinin CHP olduğunu söyledi.
Suriyelileri kendi ülkesine geri göndereceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Suriyeli kardeşlerimizi de geri göndereceğiz. 'Kusura bakma' diyeceğiz. Git kendi ülkene" şeklinde konuştu.
"KUSURA BAKMA, GİT KENDİ ÜLKENE"
"Sözüm söz, Ortadoğu'ya barışı getireceğiz. Hiçbir ülkenin iç işine karışmayacağız. Suriyeli kardeşlerimizi de geri göndereceğiz. 'Kusura bakma' diyeceğiz. Git kendi ülkene. Her insan doğduğu toprakta mutlu olur. Oraya birileri silah gönderdi, biz dostluğumuzu, kardeşliğimizi göndereceğiz. Biz onların akrabalarıyız, beraber oturup konuşacağız. Ülkelerindeki sorunları beraber çözeceğiz. Sözüm söz Ortadoğu'ya barışı biz getireceğiz. Bizim yüreğimizde insan sevgisi var. Biz insanı seviyoruz, saygı duyuyoruz. Temel kuralımız bu."
İSMET İNÖNÜ, AZERİ KARDEŞLERİMİZİ RUSLARA TESLİM ETMİŞTİ
1944 yılında, "Milli Şef" döneminde Azerbaycan'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan 146 Azerbaycan Türkü aydının Stalin'e geri verilmesi ve kurşunlanarak öldürülmeleri tarihe "Boraltan Köprüsü Vakası" olarak geçmiştir.
1944 yılında Türkistan, Sovyet Rusya'sı tarafından işgal edilmişti. Sovyet rejimi kendisine karşı tehlike olarak gördüğü her şeyi yok etmeye kararlıydı. Özellikle Türklerin yaşadığı ülkelerde taş üstünde taş bırakmayan Sovyet rejimi Azerbaycan'daki Türkleri de hedef almıştı. Sovyet rejiminin katliamlarından kaçarak kendilerine "anayurt" olarak gördükleri Türkiye'ye sığınmak isteyen 146 tane Azerbaycanlı aydın tarihe geçen bir olayın aktörleri oluyor.
Azerbaycan'daki Sovyet birliklerinden kaçmayı başaran aydınlar, Iğdır'daki sınır kapısına yakın yerdeki Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü'nü geçerek Türk sınır karakoluna sığınıyor.
Türkiye'de "Milli Şef" döneminin yaşandığı yıllara denk gelen olayda, 146 Azerbaycanlı'nın Türkiye'ye sığındığını duyan Sovyetler hükümeti, bu kişilerin derhal SSCB'ye iadesini istiyor.
Türkiye'ye sığınan Azerbaycan Türkleri, kuşkusuz kendilerinin azılı Rus askerlerine geri verileceğine ihtimal bile vermiyorlardı. Azerbaycanlı sığınmacılar Türkiye'ye sığınarak kurtulduklarını düşünüyorlardı.
Sovyetler'den gelen istek üzerine karakoldaki askerler panik içinde Ankara ile temasa geçiyor ve sığınmacıların geri verilip verilmeyeceği ile ilgili bilgi almak istiyor. Hem Türk askerleri hem de sığınmacılar, öz yurtlarının böyle vatan sevdalısı kardeşlerimize kucak açacağından emin bir şekilde Ankara'dan gelecek cevabı bekliyorlar. Ankara'dan gelen cevap herkesin tüylerini ürpertiyor:
ANKARA: ESİRLERİ İADE EDİN
Bu korkunç cevap, herkeste bir korku ve şaşkınlık uyandırıyor ve Ankara'nın cevabı tekrar isteniyor. Fakat sonuç aynı: "Ülkelerine iade edin!"
BİZİ ÖLDÜRÜN GERİ VERMEYİN
Azerbaycanlılar, bu cevap karşısında "Lütfen bizi o azılı düşmanlara teslim etmeyin, bizi siz öldürün. Kendi vatanımızda, kendi bayrağımızın altında ölmüş oluruz" deseler de, karakol komutanı içini kan ağlaya ağlaya 146 sığınmacıyı yeniden Sovyet Rusya'sına, eslim etmek zorunda kalıyor. Ruslara zorlukla teslim olan 146 Türk evladı, hemen elleri ayakları bağlanarak oracıkta, Türk askerlerinin gözleri önünde kurşuna dizilerek öldürülüyor.