Engin Ardıç: Kurultayların Kemal
Açık konuşalım: seçmen partiye oy verecek, adaya değil.
Çünkü bu sistem "dar bölge" sistemi değil. Kaldı ki dar bölge sistemi bile, uygulansa, taşrada bir anlam taşır. İstanbul gibi yerde kimsenin fazla umurunda olmaz.
Hiçkimse de kolay kolay tuttuğu partinin adayını bırakıp, sırf "şahsen tanıdığı" için taban tabana zıt rakip partinin adayına oy vermez.
Dolayısıyla, "dar bölge gelecek dertler bitecek" havasına girip kendimizi kandırmayalım.
Açıklanan aday listeleri de "Ankara gazetecileri" haricinde kimsenin pek fazla umurunda değildir.
Daha da açık konuşalım: AKP seçmeni, adaylar üç dönem kuralı uyarınca yenilenseler de yenilenmeseler de AKP'ye oy verecektir, işte o kadar.
Bu diğer partiler için de geçerlidir. Küskün CHP seçmeni, bu sefer HDP'ye oy vermekten "faşist aday gitti sosyaldemokrat aday geldi" diye vazgeçecek değildir.
Muhalif basın da hiç boş yere kendini kandırmasın: MHP'nin aklınca bir "sürpriz" yapıp Ekmeleddin İhsanoğlu adında bir "siyasi sıfırı" aday göstermesi, MHP oylarını ne uzatır ne kısaltır.
CHP'nin Umut Oran'ı harcamasının partiyi solcu yapmayacağı gibi...
Aday listelerine bakıyoruz, bildik isimler olduğu gibi, yıllardır politikanın içinde olsalar bile ilk defa duyduğumuz isimler var. Ve bu da bizi olumlu ya da olumsuz hiçbir şekilde etkilemiyor: Oyumuzu kime vereceğimizi biliyoruz.
Çünkü oylar kemikleşti.
Bir ya da iki puan sapma sonucu değiştirmeyecek ama sayfalar dolusu haber ve yorum döktürülmesine yol açacak. Eh ne de olsa ekmek parası.
Seçimi AKP kazanacak.
"Kazanamayabilir de haa..." iddiası, Fethullah beslemesi çarçur basının son çırpınışıdır. (Gözüne ne göründüyse göründü, teyzemin hastalığı da bir türlü geçmek bilmedi!)
Önemli olan koltuk sayısı olacaktır. Yeni anayasa geliyor mu gelmiyor mu? Gerisi teferruattır.
Bu durumda, muhalif basının çarçur haberlerine de gülerek yaklaşıyoruz.
Örneğin, ÖDP seçime girmekten vazgeçmiş, çünkü önerdiği "CHP-HDP-sosyalistler ittifakı" yüz bulmamış... (Fakat "üzerine düşeni yapmaya da devam edecekmiş" haaa...)
Vah vah. ÖDP girseydi tablo değişecekti vallahi!
Hakan Şükür bağımsız adaylığını koymuş. Malzemecilerden, beşinci hakemlerden ve top toplayıcılardan epeyce oy alabilir... İlhan Kesici aile direktifiyle CHP'ye kapılanmış... Enis Berberoğlu onca "hizmetine" rağmen yedinci sıraya atılmış... Güldal Mumcu'nun "koca durumundan" girmesi gibi Zeynep Altıok da "baba durumundan" giriyor...
Mesele magazinse, bendeniz de sonbaharda yapılacak yeni ve de olağanüstü kurultayda Kılıçdaroğlu'nu devirip deviremeyeceklerini merak ediyorum.
Murat Karayalçın kazanırsa, kurultaylarda göbek atan gazeteci arkadaşlardan bu sefer yeni atraksiyonlar bekleyeceğiz.
Bu sefer zil taksınlar, topuk vursunlar, gerdan kırsınlar, kalçayı aşağıdan kıvırsınlar. Hele bir soyunsalar daha da şenlikli olur.
Melih Altınok: Kimi tüm Türkiye'de kimi bölgelerde
7 Haziran milletvekili aday listeleri ışığında partilerin aday profiline ve ana hedeflerine bir bakalım.
Tüm bölgelerden oy alan tek parti niteliğini korumaya çalışan Ak Parti, kalelerini tahkim ederken, İzmir gibi CHP'nin güçlü olduğu illere yüklenmiş. Adaylar arasında, Türk, Kürt, dindar, Gayri Müslim, sol, liberal çevrelere kadar geniş bir yelpazeden isimler var.
Seçilmesi halinde yıllar sonra parlamentoya girecek ilk Ermeni vekil olacak Markar Esayan ve insan hakları- anayasa alanındaki çalışmalarıyla tanınan hukukçu Mehmet Uçum bunlardan sadece ikisi.
Bakanlar ve partinin ağır topları illerin ilk sıralarında. Yalçın Akdoğan, Süleyman Soylu Naci Avcı, Efkan Ala, Mehmet Şimşek, Mahir Ünal, Aziz Babuşçu, Numan Kurtulmuş bu isimlerden.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na danışmanlık yapan önemli isimler de var. Bu adayların başında Erdoğan'ın en yakın çalışma arkadaşlarından Mücahit Ören dikkat çekiyor. İş adamı ve ekonomi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Berat Albayrak da adaylar arasında.
Ak Parti CHP'nin kalesi İzmir'deki iddiasında da elini yükseltti. Veysel Eroğlu, Ozan Ceyhun ve Savcı Sayan dikkat çekici isimler. Bölgede HDP ile kıran kırana bir yarış yürüten Ak Parti'nin bir önceki döneme göre adayların belirlenmesinde tabanın eğilimine daha fazla ağırlık verdiği görülüyor. Cevdet Yılmaz ve bölgedeki nüfuzunun yanı sıra sınırın öte yakasında da önemli bir etkinliğe sahip Olan Haşim Haşimi sürprizi de nemli. Abdurrahman Kurt, sevilen akademisyenlerden Fazıl Hüsnü Erdem de ilden aday.
Altı okun ikisi Aleviler ve radikal sol
İktidar olma iddiasından ziyade "oyları HDP'ye kayar mı" sorusunun muhatabı olan ana muhalefet partisi CHP, tedbirini almış görünüyor. Parti bugüne değin "ehven-i şer" diyerek partisine yönelen radikal sol kesimlerin ve Alevlerin oylarını tutmak için listelerde azami özen göstermiş. Örneğin, DHPK-C'ye yakınlığı ile bilinen ve geçtiğimiz aylarda Esad posteri önünde konser yapan Grup Yorum solisti Hilmi Yarayıcı partinin Hatay adayı. Merkez medyanın önemli isimlerinden Enis Berberoğlu gibi gazeteciler de listelerde. Ancak ciddi bir yekûn oluşturmayan bu oyların partinin total başarısını etkileme şansı bulunmuyor. Partinin eski ünlüleri artık yok. Fuat Avni ile direk mesajlarıyla gündeme gelen Umut Oran, Hüseyin Aygün, Hurşit Güneş, Rıza Türmen, Güldal Mumcu, Kamer Genç listelerde yok. Deniz Baykal ve Mustafa Sarıgül de listelerde umduklarını bulamadılar.
MHP'de hedef Selçuklu Hilal'i
MHP listelerinden iki ana hedef okunuyor. Birincisi cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş yılmaz gibi isimlerle metropolleri güçlendirmek. Zira parti geçen seçimlerdeki ittifaklarda CHP'yi destekleyerek erimişti. Partinin ikinci hedefi ise bir zaman çok güçlüyken tabanın neredeyse tabanı Ak Parti'ye kaptırdığı "Selçuklu Hilali" denen İç Anadolu'daki etkinliğine yeniden kazanmak. Meral Akşener ve Tuğrul Türkeş yerlerini korurken Oktay Vural ve Özcan yeniçeri gibi medyatik isimler de listede.
Batıda Türk solu, doğuda gelenek
HDP'nin listelerden okunan stratejisi net. Parti, batı illerinde radikal sol ve Alevi çevrelerinden aday gösterip doğal tabanı dışına açılmayı amaçlıyor. Buna karşın doğu illerinde de gelenekten adayların prestijinden yaralanmayı hedefliyor.
Leyla Zana Ağrı'dan, Öcalan'ın yeğeni Dilek Öcalan Urfa'dan aday. Aydın Çubukçu ve Mahmut Memduh Uyan gibi eski radikal solcular da batıdan. İki dönem sınırının işlemediği Eş Başkanlardan Figen Yüksekdağ Van'dan, Selahattin Demirtaş da İstanbul'dan aday oldu. Parti alt sıralardan da olsa Eskişehir ve Ankara'da Kaos-GL aktivistlerini listesine aldı.
Partiye önemli katkıları olan Hatip Dicle listede yok. Ancak Eski SHP'li Celal Doğan ve Ak Partili Dengir Mir Mehmet Fırat aday. Listeye son anda giren İslamcı Altan Tan Diyarbakır'dan, İstanbul'daki belediye seçimlerinde umduğunu bulamayan Sırrı Süreyya Önder de Ankara'dan aday. Uludere'de yakınlarını kaybeden Ferhat Encü'den Şırnak'ın adayları arasında dikkat çekiyor.
Hedefi barajı aşmak olan HDP'nin işi zor. Zira artık güçlü olduğu bölgeden alacak bir oyu daha yok. Buna karşın metropollerde oyunu ikiye hatta üçe katlaması gerek.
Yavuz Donat: Sıcağı sıcağına
Heyecanlı bekleyiş sona erdi... Partilerin milletvekili aday listeleri YSK'ya verildi.
Sürpriz yok... Beklenen oldu.
Meclis'teki isimlerin çoğu değişti. Listeleri gözden geçirince... İlk gözlem:
Meclis'in yeni dönemi "Oldukça zor geçecek."
Ak Parti "Büyük ölçüde yenilenmiş bir kadroyla" geliyor.
CHP "Önseçim kazandığı için sesi gür çıkacak bir kadroyu" Meclis'e taşıyor.
MHP... Canlılık, aday listesine yansıyor... HDP'nin güçlenmesi "MHP'nin oyunu artırıyor."
HDP'ye gelince... Aday listesi "İddialı isimlerle" dolu.
Görünen köye kılavuz gerekmez... "Yeni dönem" biten dönemden zorlu olacak.
Önseçim CHP'yi çok rahatladı
Aday listesi hazırlamak... Zor iş. Adını listede göremeyen kızar, küser... Hatta... Bazıları partiyi bile terk eder.
Bizce... Liste nedeniyle başı en az ağrıyacak genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu.
Zira... "Önseçim" yaptı.
Sırtındaki yükün önemli bölümünü "Delegeye bıraktı."
Kılıçdaroğlu, aday listelerini önseçimsiz belirleseydi... Bugün pek çok CHP'li, parti merkezinin önünde "Bayrak açardı."
Gerçi şimdi "Kontenjandan" aday listesine giremeyenler "Neden" diye itiraz ediyorlar ama... Bu çeşit itirazlar "Tabanda karşılık bulmaz."
Hele hele... Genel merkeze kızıp da partiden ayrılmanın... Bağımsız adaylığa soyunmanın...
Halkta "Hiç karşılığı olmaz."
Siyasette "gaz" meselesi
Meşhur sözdür...
"Zenginsin derler maldan ederler, yiğitsin derler candan ederler."
O misal... Siyasette de insana "Gaz verirler."
"Madem parti seni listesine almadı... Öyleyse... Bağımsız aday ol... Seçmen senin arkanda" derler.
İnsanoğlu işte... "İltifatı" seviyor. ;
"Gaza" geliveriyor.
Günümüzde... Görüyorsunuz... Gaz veren de çok, gaza gelen de.
Şans... Kader... Kısmet
Hikâyeyi... Seneler önce Süleyman Demirel'den dinlemiştik.
Adamın birini Napolyon'a tavsiye etmişler:
- Efendim bu şahsı general yapın.
- Neden?
- Eğitimi çok iyi... Askerlik bilgisi mükemmel... Sadakatle hizmet edeceğini düşünüyoruz.
İmparator Napolyon "Bunlar iyi de" demiş:
- Talihi de var mı, talihi?
Süleyman Demirel bir zamanlar bize bu hikâyeyi anlatmış ve sözünü şöyle bağlamıştı:
- Siyasette... Biraz da talihin olacak... Şansın.
Dün listelere bakınca... Ve de... "İyi eğitimli... İddialı... Birikimli" pek çok ismi aday listelerinde göremeyince...
Süleyman Demirel'den dinlediğimiz hikâye aklımıza geldi.
Hayal kırıklığı
İnsanlar çok arzu ettikleri şeye hemen inanıyorlar.
Parti yöneticisi... Kendi partisinin oyunu yüksek gösteren ankete inanıveriyor... Anket "Çakmaymış..." Umurunda bile değil.
Binlerce insan da... Haftalardır... "Aday olacaklarına" öyle inandılar ki...
Dün akşam çoğu "Hayal kırıklığı" içindeydi.
Kırgındı... Öfkeliydi.
Siyaset... Böyle bir şey işte.
Tavsiyemiz... Soğukkanlılığı elden bırakmamaları.
Ne demişler? "Öfkeyle kalkan zararla oturur."
Liste... Çok önemli
Seçmenin tercihinde partinin "Tabelası" önemlidir.
Liderin "Karizması" da.
Aday listesinde kimin olduğu... Çoğu kez... "Daha sonra gelir."
Fakat... 7 Haziran'da öyle bir seçime gidiyoruz ki... Liste de "Partinin ve liderin karizması" kadar önemli.
Parti genel merkezleri de bunun farkındalar. Onun için... Günlerce... Kılı kırk yaran bir çalışma yaptılar.
Ortaya çıkan "Listeleri" elbette beğenen de olacak, beğenmeyen de.
Ama son karar seçmenin.
Bakalım 7 Haziran'da seçmen ne diyecek?
Sevilay Yükselir: Kılıçdaroğlu'ndan bir sağ, bir sol kroşe!
CHP 29 Mart'ta ön seçime gittikten sonra, aday listesine son şeklini vermek için Parti Meclisi'ni topladı. Dün kesin listeler açıklandı. Ancak önceki akşam itibariyle cagdasses.com internet haber portalından Parti Meclisi'nde görüşülen tüm konuları, tartışmaları ve isimleri takip ettiğim için listeden haberdar olduk çok şükür.
Kılıçdaroğlu basının bilgi akışını engellemek için jammer koydurmuş olsa da, site toplantıdan aday listesi fotoğrafı bile paylaştığı için, kulislerin doğru olduğunu belirterek ve açıklanan isimlerin bende yarattığı şaşkınlığı aktararak başlayacağım yazıma! CHP'lilerin oyuyla seçildiği Meclis'te milletvekiliyken istifa eden İlhan Kesici İstanbul 1. Bölge 7. sıradan aday. Demirel kontenjanını bekliyordum da, bu kadarını değil! Demek ki gerçekten eski Cumhurbaşkanı'nın Kılıçdaroğlu üzerinde acayip etkisi varmış. Çünkü vekil seçilince tekrar CHP'den ayrılıp ayrılmayacağı muamma olan Kesici'yi PM'ye bile onaylatmak kolay değil!
Yine dikkat çeken isimlerden bir diğeri de İzmir 1. Bölge 3. sırada yer alan Tuncay Özkan. "Önseçime girme, seni kontenjandan yazacağız" dediği Özkan'a sözünü tutmuş Kılıçdaroğlu. Bu iyi bir gelişme. Zira Kılıçdaroğlu'nun törenle partiye getirip ortada bıraktığı kişi sayısı hiç de az değildir. Mesela Yorum'un eski solisti Hilmi Yarayıcı. Adama önce Hatay'dan milletvekilliği, sonra da Beyoğlu'ndan belediye başkan adaylığı sözünü vermiş tutmamıştı. "Söz verilip, tutulmayan aday adayları bana mail atabilir mi" diye yazsam emin olun mail box'um dolup taşar. Neyse ama bu kez o söz geç de olsa tutulmuş. Hatay'da listeye girmiş Yarayıcı. Kılıçdaroğlu kurultay öncesi geniş geniş dağıtmış sandalyeleri anlaşılan.
En yakınında tuttuğu gazeteci Utku Çakırözer'i de almış listeye. En dikkatimi çeken isimler ise yeniden aday yazılmayan vekil ve yöneticiler oldu. Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı Erdal Aksünger, Faik Tunay, Müslüm Sarı, Aydın Ayaydın, Ali Özgündüz, Umut Oran, Sinan Aygün ve Orhan Düzgün bunlardan bazıları. Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya da listelerde yer bulamadı. Büyük patronların temsilcisi Aydın Ayaydın'a, duruşma salonunda "Benim için paradan değerli bir şey yoktur, ben kapitalizmin temsilcisiyim" diyen Sinan Aygün'e "kıymasına" çok şaşırdığımı söylemeliyim. Meclis kulislerinden gazete koridorlarına gelen Müslim Sarı'yı listesine almamasını da bekliyordum. Kılıçdaroğlu'na hiç toz kondurmayan Faik Tunay ise, aday olmadığını anlar anlamaz Twitter'dan esti gürledi.
Çok sesli ve renkli olmadığından kavgalı ve patırtılı bir PM toplantısı değilmiş dünkü anlaşılan. Ancak Atatürk'e "kefere Kemal" dediği için, Atatürk'ün kurduğu partide bir türlü kendisini sevdiremeyen Mehmet Bekaroğlu'nun adaylığına karşı çıkan Ali Özcan, listede kendilerine yer bulamayan Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan'a ve Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız'a sitem ederek şöyle söylenmiş: "Niye itiraz ediyorsunuz ki? İkiniz de yöneticisiniz. Size 'kontenjan' denildiğinde önseçime gitmeliydiniz. Ama sizin de suçunuz yok, MYK üyeleri bile önseçime girmedi."
Bu arada yasa ve tüzük gereği önseçimden çıkanlara dokunulamayacak ama Kılıçdaroğlu'na, kontenjandan belirlenen isimlerde değişiklik yetkisi verildi. Genel Başkan ne isterse o oluyor. Onun istediği isimler kontenjandan seçilecek sıraya yazılıyor, ön seçimde on binlerce oy alan partililer kontenjan yüzünden listeye giremiyor; ama bunun adı da "demokrasi" oluyor.
Biz yutmadık. Yutanlar da sadece "listelerde yer alma ihtimalini" bir nebze olsun görenler galiba. Bildiğim tek şey var: O lokmalar sandık günü boğaza dizildiğinde, Genel Merkez'ce bunun suçlusu olarak "çiğnemeyenler ve sindirmeyenler" diye nitelenecek olan, önseçimde oy verdikleri adayları pusulada göremeyen partililerin gösterileceği...
Mehmet Barlas: Meğer önseçim de bir tiyatroymuş
Adam bara girip tezgâhın başına oturmuş... Barmene "Bana hemen bir bardak sek viski ver" demiş. Barmen adama viskiyi vermiş. Adam bir dikişte bitirmiş viskiyi ve barmene "Hemen bir tane daha ver" demiş. Bu bardağı da, daha sonra önüne konulan bardakları da nefes almadan dikip bitirmiş. Barmen meraklanmış, "Bir derdiniz mi var ki böyle aralıksız içiyorsunuz" diye sormuş. Adam "Unutmak için içiyorum" cevabını verince barmen "Neyi unutmak istiyorsunuz " demiş. Adam gülümsemiş ve "Unuttum" diye cevap vermiş.
Mümkün mü unutmak?
CHP'nin önseçim yaptığını görünce ümitlenmiş ve "Artık tek seçicilerin merkezden belirlediği isimleri seçmenlerin oyladığı ve buna seçim dediğimiz günleri unutmalıyız" diye düşünmüştüm. Ama olayın devamını görünce ve önseçimlerde bazı isimlerin ne tür düzenlerle engellendiğini görünce, "Galiba hiçbir şeyi unutmamalıyız" dedim kendi kendime. Ve yine 1930'lu yıllara döndüm...
O döneme ışık tutan kitaplardan biri de rahmetli Orgeneral Fahrettin Altay'ın anılarıdır. (10 Yıl Savaş ve Sonrası/ İnsel Yayınları, 1970) Bu kitaptan bir kez daha alıntı yaparak, hiçbir şeyi unutmamamız gerektiğini hatırlatayım.
Mebus aranıyor
1931'de "2'nci Ordu Müfettişi" olan "1'inci Ferik Fahrettin Paşa Hazretleri"ne, şifreli bir telgraf gelir Halk Partisi Genel Sekreteri'nden... Şöyle yazılıdır şifreli telgrafta:
"- Konya'dan bir çiftçiyi mebus yapmak kararındayız. Reisicumhur hazretleri (Atatürk) arzu edilen evsafta bir namzet bulunması işinin bizzat zat-ı devletlerine (Fahrettin Altay'a) havalesini irade buyurdular..."
Org. Altay'ın anılarında, seçilecek "Çiftçi mebus"un nitelikleri şöyle sıralanıyor:
"- Namzet mütegallibe olmamalı, kimsenin adamı olmamalı, az çok arazi ve çift-çubuk sahibi olmalıdır./ Namzet milliyetperver olmalı, her çeşit beynelmilel cereyana aleyhtar bulunacak, gerek Meclis'teki faaliyetinde, gerek meslektaşları ile temaslarında, daima bu vaziyetini muhafaza edecek, mutaassıp olmayacaktır."
Şalvar ve redingot
Şifreli telgrafta Atatürk'ün çiftçi mebus için uygun gördüğü giysiler de şöyle belirtiliyor:
"- Meclis'teki hayatında hal ve vaziyeti ve kıyafeti esas memleketindeki gibi olacak, Meclis içtimalarına ve her yere kasketi, poturu ile gelecek, gündelik hayat ve yaşama tarzını değiştirmeyecek, yalnız merasim günlerinde herkes gibi frak, jaket, redingot giyecektir."
Böyle şartları şifreli telgraftan öğrenen komutan Altay, Vali'ye ve Osmanlı Bankası Konya Şubesi Müdürü'ne falan sorup, aday adaylarını saptar... Ve 1931'in nisan ayında otomobili ile Konya köylerini gezip, milletvekili olacak çiftçiyi aramaya başlar...
Okur yazar olmalı
Ancak şifreli mektuptaki bir şart işi zorlaştırır. Bu şart şöyledir:
"-Yeni harflerle az çok okuryazar olacak ve bu hususta eksikliği varsa, Meclis'teki hizmeti esnasında tamamlayacaktır."
Milletvekilinin seçilerek değil aranarak bulunması sürecinde köylü giysili bir genç Orgeneral Altay'ın yanına gelir ve kendisinin milletvekili olmak istediğini söyler. Altay bu genç köylüye "Yeni yazıyı öğrendin mi" diye sorunca "Öğreniyorum" cevabını alır. Bu cevap üzerine Altay yoldaki otomobilini gösterir... Üzerinde "Konya" yazan plakayı okumasını söyler genç köylüye. Köylü plakaya bakar "Daha o kadarını öğrenemedik" der...
Köylü efendimizdir
Neticede Fahrettin Altay, Konya'nın bir köyünde, isteğe uygun bir aday bulur... Onu Ankara'ya gönderir... O dönemlerde "Efendimiz" olarak nitelenen köylünün temsilcisi Mustafa Lütfi, iki dönem milletvekili olarak görev yapar Ankara'da. Ancak Ankara'ya giderken arkadaşları ona elbiseler diktirdikleri için Meclis'e şalvarı, poturu ile girmez. "Kravatlı, silindir şapkalı rugan ayakkabılı bir centilmen olarak" Ankara'ya gider...
Ne dersiniz... Sözde önseçimle bir şeyler değişmiş mi 1930'dan bu yana? Bir de not düşeyim. 12 Mart 1971 darbesinde Org. Altay'ın anıları "Yasak kitaplar" listesine girmiş ve toplatılmıştı.