İŞTE İNTİHAR EDEN DENİZ YARBAY ALİ TATAR'IN KARDEŞİ AHMET TATAR'IN TARAF GAZETESİ ESKİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ AHMET ALTAN İÇİN KALEME ALDIĞI O YAZI:
"İtle bir çuvala girmeme" adına yutkunup geçiyoruz ama...
En şımarık, en arsız haliyle konuşmaya devam ediyor Ahmet Altan.
Belgeler ordunun resmi belgeleriymiş. Üstünde yüzlerce isim varmış. Sicil numaralarını kontrol etmişler. Hepsinin uyduğunu gördükleri zaman, "bu belgeler doğru" demişler. Hafta sonu Hürriyet'te bunları anlatıyor yine. Görüldüğü gibi bütün belgeleri titizlikle, ciddiyetle araştırmış, incelemiş ve yayınlamış.(!)
Avara kasnak gibi dönmeye, boş teneke gibi ötmeye devam ediyor. Düzen tutması zor.
GAZETECİLİK DEĞİL TETİKÇİLİK YAPTINIZ!
Kardeşim Yarbay Ali Tatar'la ilgili soru sormak istiyor gazeteci. Daha adını duyar duymaz, "Biz onunla ilgili, onu intihara sevk edecek bir şey yapmadık" diyor.
Soru tamamlandığında, "Bu insanlar mazlum durumuna düştükten sonra haksız acılar çekmiş olabilirler. Büyük bir ihtimalle çektiler"diyor..
Ama acı acıyı, haksızlık haksızlığı, hukuksuzluk hukuksuzluğu örtmez. Acılar birbiriyle kıyas edilmez Ahmet Altan. Böyle düşünmeyen bırak gazeteci olmayı, insan olamaz.
Yalanların iflas ettiği noktada bari, insan hala aynı tonda konuşmaya biraz utanır.
Bak Ahmet Altan; Sen ve senin gibilerin bir dönem yaptığı gazetecilik filan değildi. Tetikçilik yaptınız. İnsanlara karşı haysiyet cellatlığı yaptınız.
İNSANLAR İŞİNDEN, MESLEĞİNDEN HAYATINDAN OLDU!
Binbir çeşit yalan, hile, sahte delil sizler tarafından yazılıp çizildi. Bütün topluma karşı yürütülen psikolojik savaşın en önemli unsuru oldunuz. Kamuoyunu, yalanlarınızla yönlendirdiniz. Size karşı çıkan herkesi darbeci olmakla suçladınız.
Sizin hazırladığınız ortamlarda, hukuk tarihine geçen hukuksuzluk davaları açıldı. Yüzlerce insan işinden gücünden, mesleğinden oldu.
SORUMLUSUN VE BUNDAN KURTULAMAZSIN!
Tüm bu yaşanan acılara gözlerinizi kapattınız. Yarattığınız cehennemde atılan çığlıklara kulaklarınızı tıkadınız.
Biz, gazeteciden sadece gerçeği savunmasını bekleriz. Yeter ki, gazeteci gerçeği ortaya çıkarmak için çalışsın. Yeter ki, önüne gelen belgenin, bilginin arkasına baksın. Onu bilimsel şüphe ile sorgulasın. Gerçek bazen birilerine acı verebilir, ama bu acı zamanla anlaşılır, kabullenilir. Fakat yalanla, hileyle, kumpasla can yakılmışsa, kan dökülmüşse, açılan yaralar kapanmaz. Adalet arar durur. Eninde sonunda bu acılara sebep olanların yakasına yapışır kalır. Tıpkı şimdi senin yakana yapıştığı gibi Ahmet Altan.
Sen yazdıklarınla, yazdırdıklarınla yaşadıklarımızdan bir dönemin en önemli sorumlularından birisin Ahmet Altan. Bundan kurtulamazsın.
YALANLARINI SANA HEP HATIRLATACAĞIZ
Sabırla hukuk arayışımızı sürdürüyoruz. Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Bugün bile çeşitli makamlardan yapılan kabalıklara, yazılan yalanlara, "itle bir çuvala girmeme" adına yutkunup, geçiyoruz. Ama senin yalanda ısrarın ve bunu diklenerek, dillendirmen artık insanlığa karşı suç niteliğine bürünmeye başladı.
Aslında sen ne tür suçlara, günahlara bulaştığını, nasıl kullanıldığını herkesten iyi biliyorsun.
Fakat bu işin içinden nasıl sıyrılacağını henüz bulamadın.
Onurlu, erdemli insanlar, sonuçları ne olursa olsun hata yaptıklarını anladıklarında bunu itiraf edebilen, gerektiğinde mağdurlar önünde diz çökebilen insanlardır. Ama sen yalanda ısrar etmeye kararlı görünüyorsun.
Ama şunu iyi bil ki, sen inadında devam ettiğin sürece, biz de peşini hiç bırakmayacağız. Yalanlarını sana hep hatırlatacağız.
Ahmet Tatar