İLKOKUL 3'TEN TERK OLMASINA RAĞMEN NASIL YÜKSELDİ?
Fethullah Gülen'in, Said-i Nursi'yi hiç görmediği halde, Nur cemaatine kimler tarafından sokulduğu, ilkokul 3. sınıftan terk eğitimi bulunmasına rağmen bir cemaatin liderliğine nasıl yükseldiği sürekli tartışma konusu olsa da, soğuk savaş döneminde ABD destekli Komünizmle Mücadele Derneğinin Erzurum Şube kurucusu olduğu biliniyor. Prof. Ahmet İnsel şunları anlatıyor, "Fethullah Gülen milliyetçidir. Komünizmle mücadele derneklerinde yetişmiş ve siyasallaşmış bir kişidir. 1960'ların komünizmle mücadele derneklerinin bir ürünüdür Gülen. Derin devlet, kendi denetimi altında oldukça her şeyi makbul görür. Bir şey onun denetimi dışına çıktığı anda tehdit unsuru haline gelir." (14 Ocak 2008 Taraf)
12 EYLÜL'DE ARANMADI KORUNDU
Darbeden sonra İzmir sokaklarına 'Aranıyor' resmi asılan Fethullah Gülen'le ilgili ilginç bir detayı 12 Eylül 1980 darbesi öncesi Adalet Bakanı olan İsmail Müftüoğlu'ndan rivayetle Tarihçi Kadir Mısıroğlu şöyle anlatıyor: "Gülen'in bazı adamları Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu'na gelerek, 'Siz eski bir bakansınız!.. İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi hocamız için bir yakalama kararı çıkartmış, fotoğrafı aranan bir cani gibi duvara asılmış. İzmir'e kadar gidip bu meseleyi halletseniz olmaz mı?' ricasında bulunmuşlar. O da bu maksatla İzmir'e gitmiş. Başsavcıyı ziyaret etmiş. Odasında albay rütbesinde bir misafir bulunduğundan meseleyi açmayıp havadan sudan konuşarak albayın çıkıp gitmesini beklemiş. Fakat gitmeyince, meramını açıklayınca, o albay söze karışarak;
8İsmail Bey, siz eski bakansınız bu işleri bilmeniz lazım!.. Adım Kerim Günday. Boşuna zahmet etmişsiniz. Bu yalandan alınmış bir karardır. Fethullah Efendiyi kimsenin aradığı yoktur. Yakalama kararının da ona bir zararı dokunacak değildir' demiş. Trabzon'da bir sohbette bu vakayı anlattığımda, hazırda bulunanlar arasındaki Ahmet Yaşar Hoca: 'Kadir Bey, sen yurtdışında iken bizim arkadaşlardan bir polis evrak imzalatmak için gittiği Tümen Komutanı'nın nezdinde Fethullah Efendiyi görmüş. O zaman inanmamıştım. Demek ki doğruymuş' dedi."
'12 MART MUHTIRA DEĞİL'
Gülen darbeden haberdar olmuş olacak ki, 11 Eylül'den itibaren 25 gün izne çıkmış, bu izin sürekli uzatılmış, darbeden 2 ay sonra da 'aranıyor' olmasına rağmen Çanakkale'ye tayin edilmişti. Yine aranıyor olmasına rağmen 1986'ya kadar bulunamamıştı(!). Oysa Gülen bu sırada okul temelleri atıyor, evinde bulunmasına rağmen, eve gelen subay tarafından 'Evde bulunamadı' raporları tutuluyordu. Gülen hem polis ve savcılık tarafından aranıyor, takip ediliyor, hem de resmi araçlarla taşınarak polislere ve belli gruplara 'anayasaya evet' başlıklı sohbetler yapması için destek veriliyordu. Gülen 12 Mart 1971 muhtırasını da 'ehven' görenlerdendi:"27 Mayıs sol güdümlü bir harekettir. 12 Mart da öyle olsun isteniyordu. Fakat ihtilale beş kala hadiseye el koyan Memduh Tağmaç ve arkadaşları muhtıranın macerasını birilerinin güdümünden kurtardı. 12 Mart, bir ihtilal ve darbe değildir. Hükümeti belli konularda uyaran bir ikazdır."
İHL'LERİN KAPATILMASINA TEHDİT
İmam Hatip Liseleri'nin kapatılma sürecini başlatan kesintisiz 8 yıllık eğitime de destek veren Gülen, şunları söylüyordu: "8 yıllık kesintisiz eğitim zannedildiği gibi bir tehlike değildir. İsteyen ortaokuldan sonra da İmam Hatip'e gidebilir. Şu anda İmam Hatip'lerde ihtiyacın çok üzerinde bir yığılma görülmektedir. Bu ihtiyaç fazlası farklı merkezlere yönelerek rejim için tehlike arz edebilir. Rejimi korumakla görevli kurumların haklı hassasiyeti de bu yüzdendir. Cumhuriyet ve laiklik şimdiye kadar hiçbir dönemde bu denli tehlikeye girmediği için, onu korumakla görevli kesimler, haklı olarak sesini yükseltmektedir. Millî Güvenlik Kurulu bir anayasal kurumdur ve kendi İçtihatları gereği ülke ve rejim için tehdit ve tehlike gördükleri hususlarda tedbir ve teklif getirmeleri elbette sorumlulukları gereğidir ve bu içtihatları yanlış bile olsa kendilerine sevap getirir."
Muharrem Coşkun - Star gazetesi