17
Aralık darbe girişiminin savcısı Celal Kara, bir operasyonla Paralel'in kontrolüne geçen Cumhuriyet gazetesine darbeyi itiraf eden açıklamalar yaptı. Kara'nın "1 numara Erdoğan'dı. Bunu inkâr mı edeyim" sözleri, darbenin itirafı olarak yorumlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Asıl hedef bendim. Çocuklarım üzerinden bana ulaşacaklardı" şeklindeki açıklamaları, Savcı Celal Kara'nın açıklamaları ile doğrulandı.
1 NUMARA ERDOĞAN'DI
Dosyada Bilal Erdoğan'la ilgili bariz bir şey olmadığını itiraf eden Kara, "Ama Başbakan'la ilgili bir şeyler çıkardı. Biz polis fezlekelerine de yazmamıştık, Meclis'e gönderdiğimiz bilgi notuna da eklemedik, ama bence işin içindeydi Erdoğan. Rıza Sarraf, Abdullah Happani ile görüşmesinde, Egemen Bağış'tan bahsederken 'O, beni 1 Numara'ya ulaştıracak' diyor. Bağış'ın üzerindeki 1 Numara kim olabilir? Başbakan'dır" diye konuştu. Kara, kumpas itirafını şu sözlerle ağzından kaçırdı: "1 Numara'nın kim olduğunu dosyaya yazmadım. İddianamede işleyecektim. Yani Erdoğan'ın ismi iddianamede yer alacaktı. Geri dönüş olmayacaktı."
"36 YILDA ÇIKARLARDI"
Yasadışı dinlemeleri hukuk kılıfına sokmaya çalışan Kara, suçladığı kişilerle ilgili 50 yıldan 500 yıla kadar hapis istemiyle dava açma hazırlığındayken görevden alındığını anlattı. Kara, "Zaten infazın azami süresi var. Ağırlaştırılmış müebbet değil bunun cezası. Azami yatacağı süre 36 yılı geçemez" dedi. Kara, "(Dava açılsaydı) Zafer Çağlayan'ın hayatı bitmiş olurdu muhtemelen" ifadesini de kullandı. Kara'nın sözlerini değerlendiren Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, "Bu açıklamalar çok güzel oldu. Amaçlarının dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan'ı devirmek olduğu bir kez daha kendi ağızlarından netleşti. Dinleyemeyeceği kişileri, kendi görüşünde olan hakimleri denk getirerek dinleme kararları alıp dinlediklerini, kendi yaptıkları usulsüzlükleri kendi ağızları ile itiraf etmiş oldular" dedi.
O SAVCI'NIN MARİFETLERİ
Kara, darbe girişimi sırasında gözaltına alınanlara savunma hakkı vermemesi ile biliniyor. HSYK Teftiş Kurulu'nca hazırlanan raporda, 3419 sayfalık fezlekenin Kara tarafından incelenmediğine vurgu yapıldı. Salih Kaan Çağlayan'ın ifadesinin 4 dakika, Barış Güler'in 7 dakika ve Mustafa Demir'in ise 14 dakika sürdüğü, böylece savunma haklarının engellendiği belirtildi. İstanbul'dan Afyonkarahisar'a atanan Kara, bu ve benzer tutumları nedeniyle ihraç talebiyle sevk edildiği HSYK 2. Dairesi tarafından açığa alınmıştı.
Açığa alınan Savcı Celal Kara'nın 'darbe itirafı' gibi açıklamalarına hukukçulardan da eleştiri geldi. İşte hukukçuların yorumları:
Bu açıklama bir iftira suçudur
Ceza hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu
"Bir savcının görevi kötüye kullanmasına Savcı Celal Kara'nın açıklamasından daha iyi bir örnek olamayacağını düşünüyorum. Bu açıklama alenen bir iftira suçudur. Delillerin olaylar ve kişilerle ilişkilendirilmesi esnasında elde kuvvetli ve makul şüpheler olması gerekli. Bir savcı bu bağlantıyı kurmadan kendi aklından '1 numara' oluşturamaz. Diğer yandan madem böyle bir garip iddianame yazacaktın 'ne diye bunu basına açıklıyorsun' derler savcıya."
Kumpasta rolü olmadığı yalan
Röportajda Celal Kara'nın tanıtıldığı bölümdeki "Balyoz davasında mahkemenin tensiple yakalama kararına bir üst mahkemede yapılan itirazın geçerli olmadığına dair kararı verdi" ifadelerin yanlışlığına dikkat çeken Av. Hüseyin Ersöz şunları söyledi:
"Celal Kara'nın geçmiş kumpas davalarında hiçbir rolünün olmadığını söylemek gerçeklerle örtüşmez. Balyoz davasında tutukluluğun devamı yönünde verdiği mütalaalar, 102 sanığın tutuklanması yönünde görüş bildirmesi yaşanan hukuksuzların bir parçası olduğunun en açık göstergesidir."
Hukukta yeri, izahı yok
Emekli Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Ali Fahir Kayacan:
"Savcı Celal Kara iddianamede 1 numaralı sanığın dönemin Başbakanı olduğunu iddia ediyorsa hangi suçla suçlayacaktı bunu da söylemesi gerekirdi. Bir savcı nasıl hemen böyle bir sonuca varabilir bunun hukukta yeri ve izahı yoktur. Elbette kişinin niyeti farklıysa bu açıklamada olduğu gibi olmaz denileni olur yapmaya da çalışır."
Darbe girişimi ortaya çıkıyor
Emekli Başsavcı Reşat Petek:
"17 Aralık soruşturması ilk patlak verdiğinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, amaçlarının hükümeti devirmeye yönelik olduğunu açıkladı. Celal Kara'nın açıklamaları da Erdoğan'ın ifşa ettiği durumu doğrular niteliktedir. 'Doğrudan ismi olmasaydı, tapelerde bilgi olmasaydı da iddianamede ismi geçecekti' diyor. Bu korkunç bir ifşaat. CMK'da, 'yeterli deliller varsa iddianamede isminden bahsedilir' denir. Savcının izlenimi, kanaati ya da yorumla bunu söylemesi ve 'iddianamede yer verecektim' demesi, 17 Aralık'ın bir yolsuzluk soruşturması olmayıp sivil şahıslar üzerinden bakanlara, oradan da Erdoğan'a ulaşılarak hükümeti devirme operasyonunun bir parçası olduğunu gösteriyor. Olayın soruşturmadan öte hükümeti devirmeye yönelik bir girişim olduğunu ispatlıyor.
HSYK'YA ÇAĞRI
Paralelci Savcı Celal Kara'nın açıklamaları darbe itirafıdır. Ayrıca emniyet-yargı Üzerinden sergilenen kirli bir kumpasın ifadesidir. Yargının nasıl bir bir darbe girişiminde araç olarak kullanıldığının belgesidir. Paralel yapının yolsuzluk susturuculu bu darbe girişiminde asıl hedefin Başbakan ve Hükümeti olduğu alenen itiraf edilmiş bulunmaktadır. "Dönemin Başbakanı" diye önceden fezlekenin hazırlanmış olması asıl amacın ne olduğunun belgesi hükmündedir. Paralel suç şebekesinin bu hukuki yolsuzluğu o örgüte mensup savcı tarafından alenen ve küstahça bir dile ortaya konulmuş bulunmaktadır. Kara vb. Paralelci savcıların yargı teşkilatı içinde bir gün dahi bulunmaları bu itiraftan sonra toplum vicdanını rahatsız eder. Paralelci yargı mensupları demokrasi ve hukuk açısından bakıldığında sistem içinden sökülüp atılması gereken bir ur hükmündedirler. HSYK bu itiraftan sonra paralelci savcılar hakkında gereğini yapmalıdır. Bağımsız ve tarafsız yargı ise bu darbecilerden hesap sormalıdır. Bu darbeci yapının emniyet ayağından sorulan hesabın Kara gibi yargı ayağını oluşturan unsurlarından da sorulması gerekiyor. Geciken adalet adalet değildir.