İstanbula yönelik özel yasa ile ilgili soruları da yanıtlayan Topbaş, Türkiyede 30 büyükşehir var. 30 büyükşehrin yasası aynı. Denizlinin Malatyanın, Diyarbakırın büyükşehir yasası ile İstanbul Büyükşehir yasası aynı. İstanbul için bu yasa dar gelmekte ve yetersiz kalmakta. O bakımdan İstanbulu ayrıştırmak lazım diye düşündük dedi.
Yeşilköyde bulunan CNR Expo Uluslararası Anne, Bebek, Çocuk Fuarı açılış törenine katılan İBB Başkanı Kadir Topbaş, fuarda yaptığı gezintinin ardından gazetecilerin, kamuda şeffaflık paketinde yer alan imar değişikliği ve İstanbul yasası ile ilgili sorularını yanıtladı.
PLAN, ANAYASA NİTELİĞİNDE OLMALI
Başbakan Ahmet Davutoğlunun kamuda şeffaflık paketinde yer aldığını belirttiği imarla ilgili düzenlemeler hakkında konuşan Topbaş Bu planın anayasa niteliğinde olması gerekiyor. İstanbul'da göreve geldiğimizde planlı bir süreç başlattık ve bunu devam ettirmeye çalışıyoruz. İmar kentlerin geleceğinin tasarlanması demektir. Bu plan günlük yaşamın standardını yükseltecek ve gelişim sürecine de katkı sunacak bir düzenleme olmalıdır. Geçmişe saygı duyan geçmişin değerlerini geleceğe taşıyan bir dizayn olması gerekiyor şeklinde konuştu.
BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE RAHATSIZ EDİCİ ADIMLAR ATILMAYACAK
İmar rantlarının kişiye özel değil kamu ve halk menfaati taşıması gerektiğini belirten Topbaş 2014te tekrar göreve geldiğimizde hastane, okul, otel gibi kamu menfaati dışında kalan bireysel plan değişikliği yapmayacağımızı açıklamıştık. Plan bütünlük içerisinde oluşacak bir rant varsa onu da kamuya aktarımı konusundaki bazı düzenlemeleri de talep ettik dedi.
Parsel bazında bir değerlendirme yerine, genel bir değerlendirme yapılacağını belirten Topbaş, şöyle konuştu:
Birileri arsa kapatarak geleceğe yatırım yapmamalı. Herkes aldığı alanın içine aldığının farkında olmalı. Ve oradaki imar yapılanmasının ne olduğunu bilerek adım atmalı. Bu özellikle kamu vicdanını rahatlatacak bir adımdır. Yerel yönetimlere kaynak akarımı konusunda önemli bir fırsat verilecektir. Birilerinin kasasına girmesi yerine milletimiz kazanacaktır.
Bundan sonra yapılacak olan süreçte rahatsız edici adımlar atılmayacak. İstanbul ölçeğinde her tarafta yüksek yapılar olmaması lazım. Yüksek yapıların yapılacağı alanlar belirlenmek suretiyle, orada yüksek yapı yapmak isteyenlerin de elde edecekleri rantı da yerel yönetimlerle paylaşarak yüksek yapıları yapılabilme bölgelerini belirlememiz gerektiğini her ortamda dile getirdim.
İSTANBUL'U DİĞER BÜYÜKŞEHİRLERDEN AYRIŞTIRMAK LAZIM
İstanbula yönelik düzenlenecek Özel Yasa ile ilgili soruları da yanıtlayan Topbaş, Türkiyede 30 büyükşehir var. 30 büyükşehrin yasası aynı. Denizlinin Malatyanın, Diyarbakırın büyükşehir yasası ile İstanbul Büyükşehir yasası aynı. İstanbul için bu yasa dar gelmekte ve yetersiz kalmakta. İstanbul bazı beklentileri dile getirdiğinde diğer büyükşehirler bundan rahatsız olmakta. Onlar da İstanbulun farklı bir yasayla yönetilmesini arzu etmekteler. Diğer şehirlere göre yapılan yasa da İstanbula ters geliyor. O bakımdan İstanbulu ayrıştırmak lazım diye düşündük dedi.
Topbaş, İstanbula farklı bir statü getirecek uygulamalara trafiği denetleme, trafik yetkilerini almayı örnek gösterdi.
HAVARAY SİSTEMİNİN ZORLUKLARI DA VAR
İstanbulda yapılacak havaray sistemini anlatan Topbaş, sistemin olumsuzlukları için Havarayın taşıma kapasitesi belli. Yükselttiğiniz zaman trene dönüşmesi gerekiyor. İnsanların zeminden 7-8 metre yukarı çıkarak istasyonları kullanması gerekiyor. Bu gibi zorlukları var dedi.
BİRİLERİ TİRAJ HESABI YAPABİLİR
Fransadaki saldırılar ve İslamafobi ile ilgili bir soruya baş şöyle yanıt verdi:
Sıkıntılar çıkararak kan ve gözyaşı ortaya koyacak olumsuzluklardan kaçınmak gerekiyor. Birileri tiraj hesabı veya başka hesaplar yapabilir. Ama doğru olan insani değerlerin ölmemesidir. Fransada yaşanan olayları hepimiz kınadık. UCLG Başkanı olarak Fransa Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Paris Belediye Başkanına taziyelerimi bildirdim. Bu tür olaylarda en çok etkilenen yerel yönetimler oluyor. Belki huzursuzluktan tatmin olan birileri olabilir. Bunların getireceği sıkıntılar hepimize dokunacağı için özellikle yönetici olarak bizlerin ve medya dünyasının hassasiyet göstermesi gerekiyor. Üzerinde durmak, takip etmek bu olumsuzluğun sürekliliğini sağlar. Gündemden düşürmek gerekir.