İçişleri Bakanı Efkan Ala katıldığı bir televizyon programında Meclis Alt Komisyonu'ndan geçen İç Güvenlik Paketini değerlendirdi. Vatandaşın yıllardır dile getirdiği birçok sıkıntıyı ortadan kaldıracak olan paket; kolluk güçlerinin yapısından bonzai tehlikesine, molotoftan nüfus işlerine kadar çok sayıda konuyla ilgili reform başlığı içeriyor. Vatandaşın büyük çoğunluğunun bir an önce düzeltilmesini istediği konularda çözüm sunan pakete karşı ciddi defans gösteren bir kesim de var. Paketin sıkıyönetim uygulamalarını aratmayacağı ve özgürlükleri kısıtlayan vasıflarının olduğu dillendiriliyor. İç Güvenlik Paketi Meclis Alt Komisyonu'ndan geçti. Önümüzdeki günlerde meclise gelecek.
PAKETTE NELER VAR?
Aslında bu bir reform paketidir. Ayrıca, AB ilerleme raporlarında da Türkiye'ye yöneltilen eleştirilerin bir kısmının karşılandığı bir paket. AB ilerleme raporlarında güvenlik teşkilatlarının, örneğin jandarma teşkilatının sivil otoriteye bağlanmamış olması eleştiri konusu yapılmış ve son ilerleme raporunda dile getirilmişti. Bu da dâhil olmak üzere emniyet, jandarma teşkilatı ve sahil güvenlik yapısı ile ilgili düzenlemeler içeren bir paket hazırladık. Aynı zamanda bu paketle nüfus hizmetlerinden, okul güvenliğine dek vatandaşın işini kolaylaştıracak düzenlemeler getiriyoruz. Polis Vazife ve Salahiyetler Kanunu ve bazı diğer kanunlarda da değişiklikler yapıyoruz.
Molotofla ilgili düzenleme şaşırtıcı biçimde sık gündeme geldi. Molotof kokteyli silah muamelesi görecek. Zaten Yargıtay daha önceki bir kararında molotofun silah olduğuna karar vermişti. Ancak polis ve jandarmanın önleyici tedbir alma konusunda sıkıntıları vardı. Bu değişiklikle Yargıtay'da verilen kararın kanundaki karşılığı düzenlenmiş oldu.
BONZAİYE EROİN CEZASI
'Güvenlik' denildiğinde akla gelen hususlardan birisi de çocukların güvenliği. Bonzai ve uyuşturucu maddeler ile mücadelede neler planlanıyor?
Bonzai, uyuşturucu maddelere göre daha az cezaya çarptırılıyordu. Bu konu çocuklarımızın güvenliği için çok önemli. Eroin nasıl uyuşturucuysa, bonzai de aynı muameleye tabi olacak ve okul çevrelerinde satış yapıp çocuklarımızı zehirleyenlerin kanunların boşluğundan yararlanma imkânı ortadan kaldırılacak. Kanunlarda uyuşturucu içen ile satan arasında farklı bir durum söz konusuydu. Eskiden yakalanan kişiler, 'içiciyim' diyerek kurtulabiliyor ya da az ceza alabiliyordu. Şimdi okul, hastane, askeri alanlar gibi yerlerin belli bir mesafesinde bu tür bir kullanım gerçekleşiyorsa, içici-satıcı ayrımı kaldırılıyor. Böylece belli bir mesafe içinde satıcı hangi cezayı alıyorsa içici de aynı cezayı alacak.
Paketin toplanma ve gösteri düzenleme özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeler içerdiği yönünde de iddialar var.
Tabii ki bu iddialar doğru değil. Gösteri ve yürüyüşler değil, yüzlerini örterek gösterilere katılan göstericiler cezalandırılacak. Vatandaşın hak ve özgürlerini koruyan, can güvenliğini garanti altına alan düzenlemeleri içeren bir paket hazırladık. Kurallara uyarak demokratik hak ve özgürlüklerini kullananlar için kısıtlayıcı hiçbir durum yok. Ancak hak ve özgürlükleri kötüye kullanarak diğer vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini tehdit eden, mal ve can güvenliğini tehlikeye sokan kişilerin önlenmesi yönünde tedbirler alınıyor. Bu tedbirler zaten demokratik ülkelerin uyguladığı standartlar dikkate alınarak yapılan düzenlemelerdir.
KEYFİ TERFİLERE SON
Paketi sıkı yönetime dönüş olarak yorumlayanlar var. Ne dersiniz bu tepkiler için?
Bu tepkiyi kim ortaya koyuyor ona bakmak lazım önce. Vatandaş bu düzenlemelerden oldukça memnun ve biz de çalışmalarımızı yaparken vatandaşı merkeze alır onların talepleri doğrultusunda adım atarız. Bazı marjinal kesimlerin paketin içeriğinde ne olduğuna bakmadan söyledikleri asılsız cümleleri dikkate alarak çalışma yapamayız. Bu pakete karşı çıkanlar zaten şiddetten medet uman bir kesim. Ne yapalım yani bırakalım da uyuşturucuyu rahatça satsınlar mı, önleyici tedbir almayalım mı, ya da molotof kokteyli mi atsınlar? Eleştiride bulunanların bazıları paketin içeriğine bakmadan bu tavrı takınıyorlar.
Paketle ilgili kimileri polis devletine geçiş yaşanacak derken bir kesim de polisin gücü bitiyor eleştirilerinde bulunuyor. Paket polislerle ilgili nasıl bir yenilik getiriyor?
Bu paketin bir reform paketi olmasını hazmedemeyenler buradan bir olumsuz algı üretme çabası içine girdiler ki, bu durumla Türkiye'de her yeni bir adım atıldığında karşılaşmak mümkün. Polis teşkilatında piramit tersine çevrilmiş durumda. Türkiye'nin ihtiyacının üç katı emniyet müdürü var; ama ihtiyacın beşte biri kadar komiser, yedide biri kadar baş komiser, yarısı kadar da komiser yardımcısı var. Bu böyle devam edemez. Bundan böyle keyfi terfiler olmayacak, ne kadar müdüre ihtiyaç varsa, terfi de bu ihtiyaca göre yapılacak. Burada müdürlerin değil de, milletin ihtiyacı baz alınacak. Bu önemli bir paradigma değişimidir.
KAMU VE ŞAHIS MALINA ZARAR VEREN TÜM ZARARI KARŞILAYACAK
Paketi hazırlarken dünya örnekleri incelendi mi?
AB ülkelerinde gözaltı süreleri ne kadar, kim gözaltına alma yetkisine sahip tüm bunları araştırarak çalışmamızı ilerlettik. Bizim hazırladığımız paket bu gelişmiş ülkelerden çok daha iyi bir noktadadır. Bu ülkelerde çoğunda kolluk güçlerinin çok daha fazla yetkisi var.
Gezi ve 6-8 Ekim olayları ile sokaklarda kamu ve şahıs mallarına verilen zararlar büyük maliyet oluşturdu. Bu pakette bu konuda da bir değişiklik öngörüyorsunuz.
Kamu malına zarar verenlerden tazmin yolu getiriliyor. Zarar veren kişiler bu zararı ödeyecekler. Burada zaman aşımı iki katı süreye çıkartılıyor. Bir kişi herhangi bir eylem ve gösteri sebebiyle kamu ve şahısların mallarına verdiği tüm zararı karşılayacak.
Çözüm sürecinde mesafe kat edildikçe provokasyonların da arttığı görülüyor. Paketin sürecin salimen ilerlemesine katkı sağlayacak bir vasfı da var diyebilir miyiz?
Çok doğru söylediniz. Sistemde açık varsa ve devlet bu alanı doldurmamışsa orayı doldurmak isteyenler çıkıyor. Çözüm süreci Türkiye'nin en değerli projelerinden birisidir. Geçmişte Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetmiş, hiç kimseye faydası olmayan bir sorunu ilk defa bir siyasi iktidar inisiyatif alarak çözmeye çalışıyor. Ve bu sorun çözüldüğü zaman Türkiye'nin nasıl bir gelecek elde edeceğini bilen aktörler, devreye girerek bunu sürekli sabote etmeye çalışıyor. Biz bu reformları yaparken Eski Türkiye'nin paradigmalarıyla hareket edenler bunu anlamayacaklardır. Bizim bakacağımız yer ise vatandaşın talebi ve AB standartlarıdır.
HDP kanadından çözüm süreci devam ederken bu pakete neden ihtiyaç duyulduğu yönünde eleştiriler var. Çözüm sürecine zarar verecek bir içeriği var mı paketin?
Yasin Börü'ler vefat mı etsin yani! Olaylarda 42 vatandaşımız hayatını kaybetti. Şiddet olaylarının devam ettiği yerde ne çözümden ne süreçten ne de insanların güvenliğinden bahsedilebilir. Bu paket çözüm sürecinin zeminini oluşturacak düzenlemelerdir. Çözüm süreci hakların ve özgürlüklerin garantiye alınmasıyla ancak mümkün olabilir. Bu tasarı da bunu yapmaya çalışıyoruz. Hak talep eden kişi elinde molotofla yüzü kapalı şekilde neden gelsin eylemlere. Eyleme gidip hak talep eden kişi elinde molotof değil, pankart taşır. Devlet bu konuda kendi üzerine düşeni yapacak ve vatandaşın rahat edeceği imkânı oluşturacaktır. Devlet bunun için vardır zaten.
İKTİDARA SANDIKTAN GİDİLİR
Vatandaşın işini doğrudan kolaylaştıracak yeniliklerden bahsettiniz birkaç örnek verir misiniz?
Pasaport ve sürücü belgeleri Nüfus Müdürlüğü'ne devredilecek. Orada görev yapan polisler doğrudan güvenlik hizmetleriyle ilgilenecek. Ayrıca adresini değiştiren bir vatandaşımız doğal gaz abonesi olunca orası nüfus idaresine adres değişikliğini bildirecek, vatandaşımız tekrar nüfus idaresine gitmek zorunda olmayacak. Soyadı değiştirme konusunda da kolaylık getiriyoruz. Deli, dana, sapık, öküz, damızlık vb. soyadları var, isimler yanlış yazılmış imla hataları olmuş. Bunları düzeltmek için mahkemelerde dava açması gerekiyor vatandaşımızın. Bu kanunla bir yıl içinde nüfus müdürlüklerine başvurarak mahkemeye gitmeden düzeltme imkânı getiriyoruz.
Fethullah Gülen'in iadesi konusunda atılan adımı paralel yapı ile mücadele bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz ve süreç nasıl işleyecek?
Herkes için nasıl işliyor ise onun için de öyle işleyecek. Bu işin prosedürü zaten işliyor. Devletin kendi içinde kuralları var. Bunlardan memnun olmayanların o kurallara nasıl karşı çıkacağına dair de düzenlemeler var. Yönetime talipseniz bunu yapmanın yolu siyasi mekanizmalardır. Siyasi parti kurarsınız ve halka gidersiniz. Halk size yönetim yetkisi verirse gelir yönetirsiniz. Sonra belli aralıklarla halk tarafından gene teste tabi tutulursunuz. Bu işlerin yolu budur. Paralel yollardan, yan yollardan darbelerle dolaşmak yol değildir. İktidar olmanın, ülkeyi yönetmenin yolu sandıktan geçer. Bunun dışındaki yöntemler kim yaparsa yapsın zarar vermekten başka bir sonuç getirmez. Kendilerine de, millete de, devlete de zarar verirler. Bundan çıkarılacak çok ders var.
POLİS OKULLARI TARİH OLACAK
Polis alımında da bir değişim öngörülüyor. Nasıl bir farklılık olacak?
Polis teşkilatında bundan sonra sivil liselerden gelen, üniversitelerde okumuş kişileri polis yapacağız. Şu anda bir kısmını öyle alıyoruz. Çocuk yaşlardan itibaren alınıp ayrı bir eğitimle belli bir sınıfa ait yetiştirilen kişilerin polis yapıldığı uygulamalarda daha sonra bazı sıkıntıların yaşanması kaçınılmaz oluyor. Demokratik ülkelerin birçoğunda olduğu gibi yetişmiş gençlerimizden aldığımız kişileri belli eğitimlere tabi tuttuktan sonra polis yapacağız. Yani önce lise ve dengi okullardan ve üniversiteden mezun olanlara sınav, ardından da polislik eğitimi… Polis ihtiyacımızı artık bu yöntemle karşılayacağız.
Bir tarafta değişikleri destekleyen ancak yeni uygulamaların suiistimal edilebileceğinden de endişe edenler var.
Suç işleyenlerle mücadele edilsin, molotoflar engellensin, uyuşturucu satışı engellensin, ama acaba burada bu suçu işlememiş olanların hakları nasıl korunacak? 'Güvenlik güçleri kendi görevini ya da yetkisini kötüye kullanırsa, masum vatandaşa yönelik olarak bu yetkiler kullanılırsa' diye endişeye düşülüyor olabilir. Eski kalıplarla düşünüldüğünde bu gerçekten de ciddiye alınması gereken bir kaygı. Onun için de biz bir denge kuracağız. Polis ya da jandarma, suçluyla mücadele ederken masum vatandaş da kendisinden emin olmalı. Masum vatandaş işlemediği bir suçla itham edilerek gözaltına alınmamalı. Aynı zamanda bu vatandaşın hakkı ne devlet, ne de gösteri yapan diğer vatandaşlar tarafından ihlal edilmeli.
'ÇEKERİM KARAKOLA' DEVRİNE SON
"Polis suçluyla mücadele ederken masum vatandaş da kendisinden emin olmalı" dediniz. Peki, denge nasıl kurulacak?
Bu yetkileri verirken başka denetim mekanizmaları da oluşturuyoruz. Yetkilerin kötüye kullanılmasını engelleyecek mekanizmalar getiriyoruz. Mesela bazı suçları belirliyoruz ve bu suçlar işlenirken suçüstü olursa gözaltına alınabilecek. Gasp, çocuk istismarı, silahlı saldırı, yaralama, hırsızlık, uyuşturucu gibi toplumu korumamız gereken, aciliyet taşıyan suçlar için bu uygulanacak. Bu gözaltı yetkisi sokaktaki her güvenlik görevlisine değil, idare tarafından belirlenmiş belli amirlere veriliyor. Bu bazı batı ülkelerinde de böyle.
Bu neyi sağlayacak?
Bir hadise olduğu zaman polis anında amiriyle irtibat kurabilecek. Böylece suça anında müdahale edebilecek. Eski Türkiye'nin 'Nerede bu devlet' ve 'Çekerim karakola' devri bu paketle kapanıyor. Bir suça müdahale ederken anında amirinden durumu anlatarak talimat alabilecek. Elbette bu talimatları verebilecek kişiler belirli kişiler olacak. Bakanlık bunları denetleyecek. 'Bu da yetmez' diyoruz ve Kolluk Denetim ve Gözetim Komisyonu kuruyoruz. Bu komisyon akademisyenlerin, hukukçuların da olacağı sivil bir yapı olacak. Vatandaş şikâyetçi olduğu zaman, devlet görevlileri kendi arkadaşlarını kollama tavrı içinde olursa veya vatandaş tatmin olmazsa bu sivil komisyona başvurabilecek. Güvenlik güçlerimize bir yandan yeni yetki görev verirken, öte yandan ciddi bir mekanizmayla denetlemeye tabi tutuyoruz.