İŞTE ŞARKININ HİKAYESİ
Kiziroğlu Mustafa Bey, 16. yüzyılda yaşamış efsanevi namlı bir yiğittir. Kizir, Kars'ın Susuz kazasına bağlı bir köydür. Bu köy Kısır dağlarının geniş eteklerine kurulmuştur. Köy düz toprak damlı evlerden oluşmaktadır ve köyün hakim bir yerinde de bir kale kalıntısı vardır. Köylüler buraya "Kiziroğlu'nun kalesi" derler. Kiziroğlu, bu köyde yaşamış ve burada efsaneleşmiştir derler.
Söylentiye göre; şimdiki Kiziroğlu Köyü'nün yerinde bir birinden uzak yirmi yirmi beş kadar ev bulunmaktaymış. Bölge dağlık ve ormanlık olduğu için insanları da bu nedenle serttir derler. O zamanlar burada yaşayan insanların başında bulunan kişiye "Kizir" derlermiş. Kizir; muhtar demektir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü, tüm Anadolu'ya yayılmış. Tüm kötüler ondan korkar olmuş. Gel zaman git zaman kizirin bir oğlu olmuş. Daha küçükken iyi at biner, kılıç kuşanır olmuş. İşte Kiziroğlu Mustafa Bey bu çocuk. Bütün çocukluğu Kısır Dağı'nda at binip avlanmakla geçmiş Mustafa'nın. O da babası gibi büyüyünce namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamış. Zaten onun bulunduğu çevrede kimse haksızlık etmeye cesaret edemezmiş.
O sırada doğuya gelen Köroğlu, Kısır Dağları'nda Ferro deresine yerleşmiş, amacı doğudaki haksızlıkları yok etmekmiş. Bir gün Köroğlu bir at gezisinde Kizir Köyü'nü görmüş, "Buradaki adaletsizlikler de benden sorulur" demiş ve gitmiş orada bir kale kurmuş. İşlerinden dolayı bir müddet köyünden ayrı kalan Kiziroğlu köye döndüğünde Köroğlu'nun kalesini görmüş. Sinirlenmiş. Köroğlu'nun yanına gidip sertçe çıkışmış: "Sen kim olasın ki benim yurdumda saltanat süresin." Her ikisi de birbirlerini kötü insan olarak bilirlermiş.
O zamanın adaletine göre iki yiğit dövüşmüş, galip gelen diğerini öldürüp savaşı kazanırmış. Köroğlu ve Kiziroğlu günlerce at üstünde kavga etmişlerse de yenişememişler. Kılıç kavgasında ve güreşte de yenişememişler. Mustafa Bey'in atı Ala Paça da Köroğlu'nun atı Kırat'la güreşmekte. Mustafa Bey şöyle bir geri bakmış ki ne görsün atı Ala Paça Köroğlu'nun atını alt etmiş duruyor. "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nice olur" deyip gayrete gelmiş ve Köroğlu'nu yere vurmuş. Tam kamasını çekmiş vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğit, bana biraz mühlet ver, yiğitlerimi göreyim karımla helallaşayım" demiş. Mustafa Bey bırakmış. Köroğlu eve gidip olanları karısına sazıyla sözüyle anlatmaya başlamış:
Bir atı var Ala Paça peh peh peh
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kaldı ortamdan biçe
Ağam kim, Paşam kim, Nigar kim,
Hanım kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor beyin oğlu
Köroğlu geciktiği için evine kadar gelen Kiziroğlu, o sırada kapı aralığından türküyü duyunca duygulanmış ve utanmış. Kapıyı çalıp içeri girmiş. Mustafa Bey'i karşısında gören Köroğlu her şeyin bittiğini düşünürken Mustafa Bey sarılıp onu öpmüş. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" demiş. Köroğlu da "Ben artık buradan gideyim, burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz" demiş ve köyü terk edip batıya doğru gitmiş.