ANKARA SAAT 09.00
Emniyet Müdürü'ne ulaşamayan İçişleri Bakanı, saat 07.00'de İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'yu aradı. Çapkın'a Vali Mutlu da dahil olmak üzere o gün 17 saat boyunca hiç kimse ulaşamadı. Saat 07.30'da Paralel Yapı'nın medya organları, operasyon haberlerini vermeye başladı ve kamuoyu oluşturmaya başladı. Operasyonun detaylarını öğrenen o dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, operasyona operasyonla yanıt verdi. İçişleri Bakanı Efkan Alâ'ya gerekli talimatları verdi: "Müdür yarın sabaha kadar görevinin başındaymış gibi dursun. Müdahil olmayın. Müdürün neden ortadan kaybolduğunu öğrenip gereğini yapın." Paralel medya, Türkiye gündemine bomba gibi düşen operasyonun dalga dalga yayılacağını duyurup asıl hedefin Bilal Erdoğan olduğunu işlemeye başlarken, Başbakan Erdoğan, Ankara'da kendisine en yakın çekirdek kadroyu toplayıp hareket stratejisi belirledi. Operasyonların devam edeceği bilgisine ulaşan Erdoğan, ikinci hamleyi yaptı ve operasyonlara çifte denetim getirdi. Bir önceki operasyonu başsavcıdan gizleyerek yapan savcı ve polislerin, Emniyet Müdürü ile başsavcının onayı olmadan yeni bir operasyon yapmasının önüne geçildi.
İSTANBUL SAAT 11.30
Saat 11.30'da Emniyet Müdürü Çapkın gizlendiği adresten çıkıp Emniyet'teki makamına gelirken kendisine operasyondan bilgisi olup olmadığını soran gazetecilere bilgisi olmadığını ima eden açıklamalar yaptı. Saatler 15.00'i gösterdiğinde Emniyet'e giriş çıkışlara kontrol getirildi. Operasyonu gerçekleştiren ekiplerden bir kısmı emniyetin avlusunda toplanıp yüksek sesle, "Bunun ucu mesleğimize de, ömrümüze de dokunsa devamını yapacağız" diye bağırarak, etrafa gözdağı verdi. Paralel medya ve onların yönlendirmesiyle canlı yayın yapan bir kısım merkez medya, "büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu" anosuyla, darbe girişiminin başarıya ulaşması için tüm çabayı gösteriyorlardı. Peki darbe girişiminin yargı ayağındaki savcı ve hâkimler uluslararası boyutları olan planın neresindeydi? 17 Aralık sözde soruşturmasını, kaçakçılık ve narkotik suçlar bürosu savcısı Celal Kara ile memur suçları savcısı Mehmet Yüzgeç yürütüyordu.
PARALEL YAPIYA ATEŞ PÜSKÜRDÜ
HÂKİMLERİ AYARLADILAR
Koordinatör konumundaki isim ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz'dü. Öz, Ergenekon soruşturması kapsamında yürüttüğü Odatv soruşturmasında gazeteci Ahmet Şık'ın basılmamış kitabını toplatıp, gazeteci tutuklatınca özel yetkileri alınarak bu göreve atanmıştı. Operasyonun medya ayağını da eski Ergenekon savcılarından ve dönemin başsavcı vekili Fikret Seçen üstlenmişti. Eş zamanlı operasyonlar aslında 3 ayrı soruşturma dosyasıydı. Rıza Sarraf grubu, Fatih Belediyesi ve TOKİ grubu olarak yürüttükleri dosyaları, paket yapıp 17 Aralık sabahı topyekûn saldırıya geçmişlerdi. Başsavcının operasyonlardan bilgisinin olmamasının nedeni de kısa sürede anlaşıldı. Özel ekip, başsavcıya bilgi vermediği gibi dosyayı UYAP'a bile girmemişti. 16 Aralık Pazartesi günü gözaltı kararlarını imzalayan nöbetçi hâkim Cemil Gedikli idi. Gedikli, Ergenekon sanığı Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin telefonuna, emniyette Hizbut-Tahrir üyesinin rehberinin yüklenmesi olayında yargılanan polis memurunu beraat ettirmişti. Başsavcıya bilgi vermeyen, aylarca dosyayı UYAP'a yüklemeyen özel ekip, işini her açıdan sağlama almıştı.