Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine dinleme cihazı konulmasına ilişkin davanın sanıklarından Ali Özdoğan'ın, soruşturma sırasında "gerçeğe aykırı bilirkişilik yaptığı" iddiasıyla TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Teyfik Demir hakkında bulunduğu suç duyurusu üzerine açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının kararında, Özdoğan'ın suç duyurusu dilekçesinde, "Erdoğan'ın ofisine yerleştirilen dinleme cihazlarıyla ilgili adli ve idari soruşturma sırasında rapor alınan Demir'in, 'bilimsel verileri yansıtmaktan uzak rapor hazırlayarak, gerçekleri saptırdığının' öne sürüldüğü" belirtildi ve şikayet üzerine Demir'in ifadesinin alındığı bildirildi.
Karara göre Demir, savcıya verdiği ifadede, üniversitenin Makine Mühendisliği Bölümü Malzeme ve İmalat Anabilim Dalında doçent olduğunu kaydetti. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının yazısı üzerine, uzmanlığından faydalanılması için üniversite rektörünce görevlendirildiğini söyleyen Demir, görevlendirme iletildikten sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı yetkilileriyle iletişime geçtiğini anlattı.
Kendisine, "poliüretan bir malzemenin üretim tarihini belirlemek üzere, bilmediği bir kurumca deney yapıldığının" söylendiğini aktaran Demir, deney raporunun ilgili bölümlerinin kendisine tutanakla teslim edildiğini ve deney yönteminin bilimselliğinin ve hata olup olmadığının sorulduğunu söyledi.
Demir, ifadesinde şunları kaydetti:
"İnceleme konusu malzemenin kapalı bir yerde kullanıldığını Başbakanlık Başmüfettişlerinden öğrendim ve onlara deneylerin açık ortamda yapıldığını, öncelikle deneylerin kapalı bir ortamda tekrar yapılması gerektiğini, buradan çıkacak gün farkının ilk deneyde belirlenen üretim tarihine geriye dönük eklenmesi gerektiğini sözlü olarak söyledim. Ayrıca kapalı ortamın, sebep olabileceği gün farkı hakkındaki tahminimi de sözlü şekilde gerekçeleriyle belirttim. Daha sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişleri deney yapan kurumun tekrar deney yapmak istemediğini söyleyerek, benden, görüşümü yazılı olarak vermemi istediler.
Ben de bilimsel görüşümü Başbakanlık Teftiş Kurulunca teslim edilen rapor bölümünü inceleyerek, 9 Ocak 2014'te düzenlediğim bilirkişi raporuyla bildirdim. Düzenlediğim raporun, kamuoyunda 'böcek soruşturması' olarak bilinen soruşturmayla ilgili olduğunu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 17 Şubat 2014'te ifademe başvurulduğunda öğrendim."
"YARGI MAKAMLARININ TAKDİRİ"
Poliüretan malzemelerin kullanıldığı, üretildiği, test ve karakterizasyonlarının yapıldığı makaleleri bulunduğunu, bunların bilim atıf indeksine girmiş dergilerde yayınlandığını anlatan ve bu malzemelerle ilgili diğer akademik çalışmalarına değinen Demir, "Kaldı ki ben, bilimsel görüşümde, bana teslim edilen rapor bölümlerinde uygulanan deney ve yöntemin kesinlikle bilimsel ve güvenilir bir yöntem olduğunu, sadece bunun kapalı bir ortamda da tekrar edilmesi gerektiğini, zira kapalı ortamdaki sonuçların farklı olabileceğini bilimsel gerekçelerle açıkladım" beyanında bulundu.
Demir, rapordaki görüşünü "tahmin edilmektedir" şeklinde belirttiğine dikkati çekerek, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmadığını, görevini kötüye kullanmadığını, iftirada bulunmadığını dile getirdi ve "Bilimsel mütalaa verdim ve buna itibar edip etmemek yargı makamlarının takdiridir. Bilimsel mütalaa veren kişinin bu şekilde suçlanmasını anlamış değilim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
"GÖRÜŞ, GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKARILMASI AÇISINDAN FAYDALI"
Kararda, müşteki Özdoğan'ın da arasında bulunduğu 13 kişi hakkında hazırlanan iddianame ile dava dosyasının incelendiği aktarılarak, Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre bilirkişi raporlarının delilleri değerlendirme aracı olduğu, ancak başlı başına bir delil olmadığına işaret edildi. Mahkemelerin de bilirkişi raporuyla bağlı olmadıkları hatırlatılan kararda, kanuna göre, cumhuriyet savcılarının, soruşturma ya da davanın taraflarının da "uzman" kişilerden bilimsel görüş alabilecekleri anlatıldı.
Kararda, "Somut olayın değerlendirilmesinde, şüpheli Teyfik Demir'in, TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporu inceleyerek, yazılı olarak bilimsel görüşünü bildirmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından faydalı olmuş ve bu durum Ankara Ağır Ceza Mahkemesine hitaben düzenlenen iddianamede anlatılarak, yargılama makamının dikkatine sunulmuştur" ifadesi kullanıldı ve davanın açıldığı Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, gerekli görmesi halinde uzmanından yeniden görüş alabileceği hatırlatıldı.
Bilirkişi raporu ve uzman mütalaalarına itirazların yargılama makamına yapılması gerektiği de belirtilen kararda, atılı suçların unsurlarının oluşmadığı, bu nedenle takipsizlik kararı verildiği ifade edildi.