Milli Eğitim Şurası'nda Osmanlı Türkçesinin, Anadolu İmam Hatip Liseleri'nde zorunlu, diğer okullarda ise seçmeli olması yönünde tavsiye kararı alındı. Osmanlıca şu anda İmam Hatip okullarında seçmeli, toplam 88 Sosyal Bilimler Lisesi'nde ise zorunlu. İHL'lerde 11'inci sınıftan itibaren, SBL'lerde ise 10. sınıftan itibaren haftada iki saat Osmanlı Türkçesi dersi veriliyor.
Bu dersi ise Türkiye'de sadece tarih ve edebiyat mezunları verebiliyor. Her yıl ise 8 bin 200 öğrenci tarih bölümünü, 8 bin 300 öğrenci de edebiyat bölümünü kayıt yaptırıyor. Uzmanlar Osmanlıca dersinin verilebilmesi için bu bölümlerden mezun olanların en az 6 ay kurs görmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Konunun uzmanları Osmanlıca hakkındaki görüşleri ise şu şekilde sıralandı.
Prof.Dr. Namık Açıkgöz, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü: "Osmanlıca, anlatıldığı gibi zor ve karışık değildir. İşin bu aşaması en geç lise yıllarında halledilmelidir ve üniversiteye gelip edebiyat, Türkçe, çağdaş Türk lehçeleri, tarih, arşivcilik gibi bölümlerde okuyacak olan öğrenciler, hâlâ elifbâ ile uğraştırılmamalı; Doktora yapmış bir akademisyen de bu tür basit bir işle meşgul edilmemelidir. Öğenciler bu dersleri almakta geç kalmışlardır.
Lise 1. ve 2. sınıfta öğrenciler basit Osmanlıca öğrense de, lise 3. ve 4. sınıfta daha ileri seviye Osmanlıca öğrenmelidir. Zorunlu olan ilk aşamada harfler öğretilmeli; normal metinler okutulmalıdır. Seçmeli olan ikinci aşamada, bazı gramer kaideleri öğretilmeli."
Prof. Dr. Mikail Bayram, Ahi Evran Üniversitesi: "Osmanlıca derslerin gündeme getirilmesinde biraz geç kalındığını düşünüyorum. Osmanlıca pratikte Türkçeden farklı bir dil değildir. Osmanlıcanın yeni nesile öğretilmek istenmesi son derece hayati önem taşıyor. Burada korkulacak ne var anlamıyorum.
Yaşayan bir dil olan Osmanlıca yakın tarihten örnekler alınarak öğretilecek. Öğrenciler Peyami Safa ve Ömer Seyfettin gibi değerli yazarların romanlarını okuyup anlayabilecek. Ben yıllardır öğrencilerime Osmanlıca öğretiyorum. Bazı öğrencilerim bir ayda Osmanlıca öğrendi. Bugüne kadar Osmanlıcanın terk edilmesi büyük bir kayıptır."
Murat Bardakçı, Tarihçi (dünkü Habertürk gazetesindeki yazısından): "Osmanlıca yahut Eski Türkçe derslerinin en büyük faydası öğrencinin meselenin aslını öğrenmesi, yani Osmanlıca ile Türkçe'nin aynı diller olduğunu anlamasını sağlayacak olmasıdır. Maksat öğrenciye Refik Halid, Hüseyin Rahmi, Reşad Nuri gibi Türkçe'nin önemli yazarlarının eserleri ile 1900'lerin başındaki gazeteleri orijinallerinden okuyabilme bilgisini vermek ve daha gerilere gitmeyi heveslilere bırakmak olmalı, akademisyenlerin "gramer" merakı işe karıştırılmamalıdır.
Eski harfleri yazmayı öğretmek gereksizdir, bugün o yazıyı okuyabilenin de hatasız şekilde yazması artık imkânsız gibidir ve sadece okumanın öğretilmesi ile yetinilmelidir."
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Marmara Üniversitesi, Tarih Bölümü öğretim üyesi: "Konunun tartışılması Osmanlıcanın Türkçeden farklı bir dil olduğu algısını değiştirmesi bakımından bile faydalı olmuştur. Bugün Türkiye'de latin harfleri kullanıyoruz dile Latin olmuyoruz. Osmanlıca da Türkçedir. Osmanlıca dilinin öğretilmesi Osmanlı medeniyetinin öğretilmesi bakımından önemlidir.
Bugün dedesinin mezar taşında yazanı, Topkapı Sarayı'nın duvarlarında ne yazdığını bilmeyen bir nesil var. Geç kalınmış bir uygulama. Osmanlıca öğretirken gramere boğmadan metinler üzerinden bir eğtim ile çocuklarımız bu dili daha kolay bir şekilde öğrenebilir. Hatta sınıf geçmesine etki eder not dahi verilmemeli. Gramere kurallara boğmadan bu dili öğretebiliriz."
Sultan İkinci Abdulhamid'in torunu Şehzade Orhan Osmanoğlu: "Bence Osmanlıca'nın öğrenilmesi gerekiyor. Özellikle şimdiki gençlerin öğrenmesi gerekiyor. Ben çocuklarıma öğretmeye çalışıyorum.
Ancak öncelikle Osmanlıca'yı sevdirmek gerekiyor. Başka bir dil olduğunu zannediyorlar. Ancak başka bir dil değil. Osmanlıca eski Türkçedir. Alfabesi Arapça'dır. Fakat, bence öncelikle bir iki yıl seçmeli olarak okutulmalı. Önce sevdirelim gençlerimize. Bilsinler ki başka bir dil değil. Kendi öz dilleri olduğunu görsünler. Ondan sonra, bir iki yıl sonra zorunlu yapılabilir. Arşivlerimize bile giremiyoruz. Bu açıdan önemli."
Prof.Dr.Yılmaz Kurt, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM) Müdürü: "Yeterli ön hazırlık yapılmadan bu şekilde büyük işlere girişilmesi faydadan çok zarar getirebilir.
Bir lise öğrencisinin aldığı temel Osmanlıca ile mezar taşı okuyabileceği düşünülüyorsa, hayal kırıklığı yaşayacaklardır. Ancak Ömer Seyfeddin, Halide Edip gibi yazarlarımızı, Atatürk, İnönü, Kazım Karabekir gibi devlet adamlarımızı kendi kalemlerinden belki okuyabilirler. Atatürk'ün 1928'de yapmış olduğu Büyük Nutuk'unu anlayabilirler. El yazısına girilebileceğini sanmıyorum."
Prof. Dr. Bülent Arı, Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Dolmabahçe Sarayı Eski Müdürü: "Elimizde Osmanlıca ile ilgili mevcut kitaplar var. Bu kitaplar tekrar gözden geçirilip günümüz müfredatına uygun hazırlanabilir. Günümüz eğitimi için 19. asır Osmanlıcası örnek alınmalı. Daha eski dönemlere gittiğimizde dil ağırlaştığı için bunu öğretmek zor olur.
El yazması kitapları bu çocuklar anlayamaz. Tarih bölümünde okuyan öğrenciler bile bu konuda zorluk çekiyor. Burada verilen eğitimle öğrenciler Ömer Seyfettin, Reşat Nuri, Ahmet Rasim gibi yazarların yazdığı kitapları okumayı öğrenecekler. Bundan ötesi olamaz."