Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da 5.Din Şurası'nda konuştu. Önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Osmanlıca'nın öğrenilmesi yönündeki çalışmaları eleştirenlere yönelik 'Artık Süleymaniye'deki arşivlerde yeni kurduğumuz Kağıthane'deki Başbakanlık arşivlerindeki o eserleri okuyamayan bir milletin ne durumda olduğunu bi düşünelim. Bu neye benzer biliyor musunuz çok büyük serveti olan bir zenginin iflası ne denli acı ise bu ondan daha büyük acıdır. Bunun öğretilmesini istemeyenler var. Bu çok büyük bir tehlike. İsteselerde istemeselerde bu ülkede Osmanlıca öğretilecek' dedi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
İmam hatip okulunda okumuş, fırsat buldukça da dine ait meseleleri takip etmiş biri olsam da böyle derin bir mevzuu da siz değerli hocalarımızın karşısında teorilerden bahsedecek değilim. 40 Yıldır siyasetle uğraşan bir kardeşiniz olarak bugün de Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak meselenin pratik boyutları beni ilgilendirmektedir. Şuan bir başka vazifem olduğunu da düşünüyorum. Dine ait tüm mesele ve konuların artık özgürce ele alınabilmesi için ilgili tüm kesimleri cesaretlendirmekle mükellef olduğum inancındayım. Bazı konular özgürce ele alınamamıştır. Din konusu tarafsız korkulardan uzak, mahalle baskılarından uzak şekilde gündeme taşınamamıştır. Dindarlık ile cehalet hep eş tutulmuştur.
SAHTE HOCALARIN TOPLUMU ZEHİRLEMEK İÇİN YAPTIĞI MÜCADELE DESTEKLENMİŞTİR
Akıl ve bilim tek çıkış yolu gibi gösterilmesi manidardır. Bu ülkede bu topraklarda kimi zaman Kur'an'ın okunması, öğretilmesi hatta bir dönem ezanın aslı ile okunması dahi yasaklanmıştır. Başörtüsü yasaklanmıştır. Din eğitimi yasaklanmış, camiler kapatılmış, kimi camiler ahır olarak kullanılmıştır. Yasakların ötesinde sakal bırakanlar başörtüsü takanlar selam verenler aslı ile selam verenler namaz kılanlar horlanmış, tahkir edilmiş ve bazı imkanlardan da mahrum bırakılmışlardır. Din ve dindarlar söz konusu olduğunda her türlü tasarruf yapılabilmiştir. Kitaplarla, yazılarla, resim ve karikatürlerle en kutsal değerler özgürlük adı altında tahkir edilmiştir. Bütün bunlar bırakın dinin yaşanmasına, konuşulmasına, muhafaza edilmesine dine ve dindarları korumaya karşı cevah dahi verilememiştir. Dini savunan siyasetçiler gerici olmuştur, hatta dar ağacına bile çıkmıştır. Şunu da söylemek istiyorum. Sahte hocaların adeta toplumu zehirlemek için yaptığı mücadele desteklenmiştir. İhanet şebekesi kuran din adamı kılıfına giren şarlatanlar dini sinsice çarpıtmaya çalışanlar dini özel menfaatlere dönüştürmeye çalışanlar ekranlar sayesinde imkanlarına imkan katmışlardır.
SÜREKLİ SALDIRILARA MARUZ KALDIK
Uluslararası saldırıya operasyona maruz kaldık. Bugün hala uluslararası ölçekte bu saldırılar d evam ediyor. Neden biliyor musunuz biz bu ülkede millete özgüven aşılamanın mücadelesini verdik veriyoruz. Biz bu millete cesaret aşılamanın mücadelesini verdik veriyoruz. Cesaret aşılamanın bazı soruları sorma yönünde teşvik ediyoruz. Hedef yapılıyorsak boşuna yapılmıyoruz. Sorulamayan soruları sorduğumuz için hedef yapılıyoruz. Dindar kelimesi kullandığımız için, başörtüsünü yasağını kaldırdığımız için, 4+4+4'ü getirdiğimiz için çok ağır eleştirilere hakaretlere hatta saldırılara maruz kaldık. Zorunlu din dersini tartışıyorsunuz da zorunlu fizik dersini neden tartışmıyorsunuz dediğim için içerde dışarda saldırıya maruz kaldık. Birinci dünya savaşını konuşalım dediğim için saldırıya maruz kaldık. Amerika Kıtası'nı Müslümanlar daha önce oraya ulaşmıştı dediğim için saldırıya maruz kaldık. Kadınlar için eşit kavramının çeviri bir kavram olduğunu söylediğim için saldırıya maruz kaldık.
İLİM SİYASETİN ELİNDE OLMAZ, SİYASET İLMİN HİZMETKARI OLUR
Yoksulun, mağdurun, mazlumun garibin ve gurebanın ve dindarın hakkını savunduğumuz için milletin iradesini savunduğumuz için milletin iradesi ile vazife üstlendiğimiz için bizden rahatsız oluyor bizi hedef alıyorlar. Darbe ile işbaşına gelmiş bir şahıs çıkıyor İnterpol'e talimat veriyor. Oraya verdiği talimatla Yusuf el-Karadavi kırmızı bültenle aranıyor. Bu nasıl bir iştir? İlim siyasetin elinde olmaz, siyaset ilmin hizmetkarı olur. Hak budur. Siyaset iyiye değil kötüye gittiğinin alametidir. Türkiye'de diyanet işleri başkanlığımızın, Din işleri Yüksek Kurulu'muzun 5.'si yapılan bu din şurası ile alınan kararların takipçisi olması ve bunu İslam dünyası ile paylaşması yapacağı en önemli görevlerden biri olacaktır. İslam dünyasında bir söylem birliği yok bizim bunu başarmamız lazım.
DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR
Eleştiri yaptığımız için bizi eleştirenler var. Petrolü elması altınları çalıyorsunuz diye yüksek sesle haykırdığımız için bizden rahatsız oluyor ve hedef yapıyorlar. Geçenlerde Afrika'da bir açıklama oldu rahatsız oldular. Dediğim orada da yine bütün bu petrol elmas altın konularına değindiğim için. Yine bir İslam ülkelerine hitaben dünyada şuanda sondan yaklaşık 50 ülke içinde 27'sinin İSEDAK toplantısında İslam ülkesi olduğunu söylediğimde rahatsız olanlar var. İslam dünyasının içerisinde petrol ülkeleri sadece zekatını verse bu ülkelere bu ülkeler dünyadaki zengin ülkeler arasında yer alır. Fakat böyle bir dert var mı yok. İçerdeki taşeronlar bu saldırılara neden oluyor eminim ki bilmiyorlar. Ama dışardan uluslararası medyadan bizim bu sözlerimizi eleştiri konusu yapanlar neyi sorguladığımızı biliyorlar. Artık nasıl doğru sorduğumuzu görüyor ve çok bilinçli bir şekilde bize itiraz ediyorlar. Artık sorulmayanları soruyoruz. Konuşulmayanları 200 yıldır konuşuyoruz. Bize dayatılan ezberleri hamdolsun bozuyoruz. Onlar susmamızı istiyorlar biz ısrarla Filistin, Mısır'da demokrasi, Suriye'den adalet istiyoruz. BM'yi eleştiriyoruz diyoruz ki tüm dünya bir ülkenin dudakları arasına mahkum edilmemelidir. Dünya çünkü 5'ten büyüktür diyoruz.
KAPTIKLARI SALTANATI BIRAKMALARI MÜMKÜN DEĞİL
Bunlar işlerine gelmez. Ellerindeki her türlü araçla bugün de yarın da üzerimize gelmeye devam edecektir. 5 Ülke, Avrupa, Asya, Amerika kıtaları haricinde Müslüman ülkeleri temsil eden tek bir ülke yok. Nerede adalet nerede eşitlik? Böyle birşey olabilir mi? Bunu kendilerine sorduğumuzda inanın cevap bile veremiyorlar. Onun da güncellenmesi lazım. Kaptıkları saltanatı bırakmak mümkün değil. Uluslararası medya ve içerdeki taşeronları ile üzerimize gelecekler. Kendi topraklarına yabancılaştırdıkları yazarlarla sanatçılarla misyonerleri ile ihanet çeteleri ile üzerimize gelecekler. Hasan Sabbah'larla üzerimize gelecekler bunu biliyorum. Dinin sahibine de inşallah mahçup olmayacağız. Şu hususun altını özellikle çiziyorum. Yaptığımız bir yanlışın yerine başka bir yanlışı bir baskının yerine başka bir baskıyı bir zulmün yerine başka bir zulmü ikame etmek değildir. Biz normalleşme istiyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadele hak, hukuk, adalet, hakikatin mücadelesidir. Bu mücadele 200 yıldır esirgenen her alandaki hakların teslimi yani normalleşme mücadelesidir. Yarın yine bize saldırıya geçecekler ama bunusöylemek durumundayız.
YAPAY DİNE HİZMET EDİYORLAR
Aslında kendi elleriyle kendi dinlerini icat etmiş olduklarının farkında değiller. Bunlar bilinçli veya bilinçsiz İslam'ın karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabasında olduklarını bilmiyor veya bilmek istemiyorlar. Din ve devlet işleri ayrı olsun diye kendi yapay dinlerinin mücadelesini verdiklerinin bilincinde değiller. Bu ülkede çıktılar ne dediler? Sipariş şairleri çıktı. Kabe'nin arabı olsun bize Çankaya yeter dediler. Bu yapay bir din kurma, helvadan put yapma değilde nedir? Kendileri yaptılar, kendileri taptılar.
İSTESELER DE İSTEMESELER DE OSMANLICA ÖĞRETİLECEKTİR
İnsan kutsaldır, can kutsaldır. Biz insan için can için mücadelemizi sürdüreceğiz. 200 Yıldır yaşanan baskılara rağmen köklerimiz ile kesilmeye çalışılan irtibata rağmen Türkiye'nin alimleri münevverleri hamdolsun ayaktadır. Kitaplarımızla eserlerimizle arşivlerimizle bağımızı koparmaya yönelik girişimlere rağmen Türkiye'nin ilim erbabı ayaktadır. İşte 5 gündür süren bir Şura'da Osmanlıca gündeme geliyor. Osmanlıcayı bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden rahatsız olanlar var. Bununla biz gerçekleri öğreneceğiz. Mezar taşlarının okunmasını mı öğreneceğiz diyor. O mezar taşlarında bir tarih yatıyor. O mezar taşlarında nelerin yazdığını bilmeyen bir nesilden daha büyük cehalet olabilir mi? Sıkıntı burada. Bu bizim şahdamarlarımızın koparılmasıydı aslında. Bizim şah damarlarımızı kopardılar. Dünyada bunun benzerini hülağu yapmıştır. Bağdat'ın yakılıp yıkılması gibi bizim de onbinlerce eserimizin yakılıp yıkılması herhalde sıradan bir olay değildir. Artık Süleymaniye'deki arşivlerde yeni kurduğumuz Kağıthane'deki Başbakanlık arşivlerindeki o eserleri okuyamayan bir milletin ne durumda olduğunu bi düşünelim. Bu neye benzer biliyor musunuz çok büyük serveti olan bir zenginin iflası ne denli acı ise bu ondan daha büyük acıdır. Bunun öğretilmesini istemeyenler var. Bu çok büyük bir tehlike. İsteselerde istemeselerde bu ülkede Osmanlıca öğretilecek. Alman Hanz geliyor öğreniyor o eserleri inceliyor araştırıyorlar. Ama malesef bunlarda böyle bir durum söz konusu değil. O yüzden bizi sürekli savunmada bırakmaya yönelik baskılara rağmen Türkiye'nin ilim hayatı diridir ve daha da diri olacaktır. Bu dinin bir sahibi var bu dine dünya var oldukça sahip çıkacaktır. Bize düşen emanete sahip çıkmaktır. Bize biçilen rolleri bize giydirilen kıyafetleri atıp şöyle kendimiz olabilirsek adaletin yeryüzüne egemen olması mümkün hale gelecektir.
MİLLET HER ZAMAN ARKANIZDADIR
Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak benim bir diğer vazifem sizleri yüreklendirmektir. Hiç korkmadan çekinmeden ilmin dairesinde yapılması gereken ne ise onu yapın. Defanstan çıkın ileri koşun. Her zaman arkanızda olacağız, teşvikçiniz olacağız. Unutmayın bu millet her zaman sizin yanınızdadır. Milletimizin, ümmetin ve yeryüzünün umudu olan siz alim ve münevverlerimizi her zaman ışığımız, rehberimiz ve geleceğimiz olarak göreceğiz. İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte son derece zor süreçte değerli görüyorum. Tehditlerin geride kaldığı bir Türkiye'de böyle bir şuranın mutlaka hayırlı ve umut olacağına inanıyorum. Rabbim hepimize zihin açıklığı versin. Rabbim kalplerimizi açık eylesin. Sizlere şahsım ve milletim adına emekleriniz için teşekkür ediyor, Şura'nın bir kez daha bölgemize ülkemize dünyamıza hayırlar getirmesini diliyor hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
Sabah.com.tr