Osmanlı müfettişlik raporlarına ve Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki belgelere bakıldığında Dersim bölgesinde yaşayan insanların asker vermedikleri, vergi ödemediklerinin külliyen yalan olduğunu anlıyoruz. Ama oranın kendine has bir özelliği var. Çok dağlık bir bölge. Ne Osmanlı ne de Cumhuriyet oraya ciddi bir yatırımda bulunmamış. Mezhepsel olarak da Alevi bölgesi olduğundan dolayı yatırımların değil müfettişlerin uğrak yeri olmuş.
ŞOK BELGE İÇİN RESMİN ÜZERİNE TIKLAYIN
1938 TÜRKİYE'SİNDE CHP DEVLET DEMEKTİ
Türkiye Cumhuriyeti ilk kurulduğunda bir Alevi şehrine tahammülü yok. Geçmişten bu yana Dersim'i potansiyel bir tehdit olarak gören CHP yönetimi bu bölgeyi dağıtmak istiyor. 4. Dersim müfettiş raporları hem Meclis'e hem de CHP'ye gönderiliyor. CHP demek zaten o dönemde devlet demek. Başka bir parti yok çünkü. 1933 raporundan sonra Dersim'in adı Tunceli oluyor ve hareket başlıyor.
TESLİM OLMAYA GELİRKEN SEYİT RIZA'YI TUTUKLUYORLAR
-15 Kasım Seyit Rıza'nın asılmasının 77. yıldönümüydü. Seyit Rıza'yı darağacına götüren süreç nasıl başlıyor?
1935'te silahla7 köy köy toplanıyor. Bütün köyler aranıyor. 3794 tane silah toplanıyor. Seyit Rıza eşkıya deniliyor. 1915'teki Rus işgali sırasında Harput'a geçmek isteyen Ruslara karşı Seyit Rıza ve adamları direniş gösteriyor. Eşkıya denilen adam Rus işgalcilerin Harput'a girişini önlüyor. Hakkında yakalama kararı olduğu için teslim olmak ve ifade vermek için Elazığ'a gidiyor. Köprüde askerler tarafından gözaltına alınıp mahkemeye götürülüyor.
ARAÇ FARLARI IŞIKLARINDA İDAM GERÇEKLEŞİYOR
-Seyit Rıza'nın mahkeme sürecinde neler yaşanıyor?
Hızlı bir mahkeme süreci başlıyor. 4. Müfettişlik Meclis'e sormaya gerek duymadan mahkemenin idam kararını uygulamaya karar veriyor. Meclise onaylatmıyor ama her aşamasında CHP'nin haberi var. Acilen oğlu ve birkaç arkadaşı ile birlikte Buğday Meydanı'nda askeri araçların far ışıklarında oğlu ile beraber 15 Kasım 1937'de idam ediliyor. Seyit Rıza'nın "Evlad-ı Kerbelayız, günahsızız, ayıptır, günahtır" şeklinde başlayan savunmasını da işte o uyduruk mahkemede yapıyor.
O kadar çok öldürme olayı yaşanıyor ki artık can sıkıntısından öldürmeler oluyor. Yoldan geçenlere nişan alıp öldürüyorlar. Dersim'in nüfusunun %20'si katlediliyor. Bir o kadar da sürgüne gönderiliyor. Bir de öldürülenlerin çocukları var. Bunlar da evlatlık olarak veriliyor. Bence devlet bunları açıklamalı. Bunların yanında 2 bin civarında kayıp var. Dersim nüfusunun yarısı yokediliyor. Kesin rakamlar Genelkurmay belgelerinde. Ama onlar belgeleri nedense bir türlü açmıyor.
Sabiha Gökçen de bombardımana katılıyor. "Ben onları insan değil keçi zannediyordum" diyerek gururla anlatıyor. Kendi anılarında Dersim'i nasıl bombaladığını uzun uzun anlatıyor. Bunların hepsi belgeli fotoğraflı...
İSMET İNÖNÜ OPERASYONUN BAŞINDAKİ KİŞİDİR
-Başbakan ve CHP lideri İsmet İnönü bu katliamdan bilgi sahibi mi?
İnönü tamamen bu operasyonun başındaki kişidir. 1933 raporlarına bakarsanız CHP'nin ve İnönü'nün belirleyici olduğunu görürsünüz. Alevi kesimi bu işe inanmak istemiyor. Seyit Rıza asılmadan önce o bölgedeydi ve bir gün sonra Elazığ'a geldi. Bilgisi olmadığını asla düşünmüyorum.
ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU'NU ALKIŞLAMAK GEREKİR
-75 yıldır Dersim katliamı hiç konuşulmadı. 2011 yılında Erdoğan'ın özrü, 2014 yılında Davutoğlu'nun cesur açıklamaları tartışmayı başka bir noktaya getirdi. Peki Dersim katliamının sorumlusu dediğiniz CHP neden bir adım atmıyor?
Devletin kibirli bir yapısı vardı yıllardır. CHP AK Partililer kadar bu cesareti gösteremedi. AK Parti muhafazakar bir parti olmasına rağmen bu konuda cesur bir politika izliyor. "Dersim modern Kerbela'dır" diyen Başbakan Davutoğlu'nun açıklamalarını alkışlamak gerekir. Şimdiye kadar hiçbir politikacı bunu söylemeye cesaret edemedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da 2011'de yaptığı Dersim'den özür açıklaması çok ileri bir açıklamadır.
-Peki CHP'den bir özeleştiri beklemek hakkımız değil mi?
CHP bence sorumluluğunu kabul etmeli. Çünkü o dönemde CHP devletin kendisi. Kendi arşivlerine bakarsa katliamın izlerini bulacaktır. Özür dileseydi daha güçlü çıkardı bu tartışmadan. Özür dilemek acizlik değil güç göstergesidir.
AK PARTİ ALEVİLERİN GÜVENİNİ KAZANABİLİR
-Dersim kökenli Kemal Kılıçdaroğlu katliamda CHP'nin izlerinden haberdar olmaması mümkün mü?
Ben CHP'nin yönetilemediğini düşünüyorum. CHP yönetilmiyor, idare ediliyor. Dersimli Kılıçdaroğlu'nun bu olayları bilmemesine imkan var mı? Atatürk yeniden hayata gelse ve CHP'nin başına geçse belki o da yönetemeyecek bu partiyi. Onun için halktan kaptı, Ankara partisi haline geldi.
-Peki Aleviler neden ısrarla Cumhuriyet tarihi boyunca CHP ile birlikte hareket ediyor?
Kendi celladına aşık olmak olarak görülebilir bu. Diğer taraftan Alevi toplumunda bir Hz. Ali bir de Atatürk fotoğrafı vardır. Aleviler bence tarihle yüzleşip kendini buna göre değerlendirmeli. "Dersim modern Kerbela'dır" açıklaması çok önemlidir. Bu oy verip vermeme meselesi değil. Bütün Alevi örgütleri geçmişi yeniden gözden geçirmeli bence. Tabi bir de Sivas, Maraş, Çorum katliamlarının yarattığı travma henüz atlatılabilmiş değil. Alevi toplumu hala tedirgin. Bence bu mesafe kapanabilir. Güven ortamı yeniden oluşabilir.
DERSİM'E 1938 MÜZESİ YAPILMALI
AK PARTİ ALEVİLERE ÖZGÜRLÜK VERMEKTEN KORKMAMALI
-Peki ne yapılması gerekir. Ne yapılırsa Alevi meselesi kökünden çözülmüş olur?
Cem evlerine bir statü verilirse bence müthiş bir gelişme olur. Bence büyük bir rahatlama olur. Gereksiz yasaklar yüzünden bu sorun derinleşiyor. Kürtçe yasağı gibi, başörtüsü yasağı gibi bir mesele bu. Serbest bırakıldı da ne oldu? Kürt devleti mi kuruldu şeriat mı geldi? Alevilik meselesinde gereksiz bir hassasiyet ve korku var. Özgür bırakılır, Cem Evleri'ne ibadethane statüsü verilirse bu sorun çözülür. Sünniler bu çözümden korkması için hiçbir neden görmüyorum.
DERSİMLİLER TAZMİNAT DEĞİL ÇÖZÜM İSTİYOR
-Böyle bir çözüm yöntemi geçmişin acılarını tümden tazmin edebilir mi?
Dersimlilerin para ve tazminat peşine düşeceklerini zannetmiyorum. Başbakan Davutoğlu önümüzdeki günlerde Dersim'e gidecek. Şehrin tam ortasında Kışla denilen bir yer var. Orası kültür merkezi yapılmak isteniyor. Orada 1938 müzesi açılmasına vesile olursa ben elimdeki belgeleri vermeye hazırım. O cesareti şu anki iktidar gösterdi. Bu yapılırsa Türkiye'yi daha güçlü kılar. Alevi meselesinin çözümünde önemli bir adım olur.
İsa Tatlıcan - Sabah.com.tr